Abdulkadir Geylani Öğüt Dolu Sözleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Abdulkadir Geylani (k.s.) 1077 yılında Gilan eyaletinin Nef köyünde doğan Abdulkadir Geylani’nin nesebi Hz. Ali’ye dayanır. 18 yaşında iken ilim tahsil etmek maksadıyla Bağdat’a gelen Geylani, hadis, fıkıh ve edebiyat okudu. Bir süre sonra da tasavvufa intisap etti. Bir yandan medreselerde ders okuturken bir yandan da vaazlar vermeye başladı. Hitabeti geniş kitleler üzerine çok etkili olmuştur. Eserleri tasavvuf edebiyatının en güzel örneklerini teşkil eder. Konuşmalarında ise, samimi yakarışlarını dile getiren dua ve niyazlara yer verir. Bugün ona nispet edilen elli civarında eseri vardır. 1166’da vefat etti. Kabri Bağdat’tadır.

✿ Hak’tan korkanın korkusu arttıkça kalbi ona korkuyu unutmayı öğretir. Onu Hakk’a yakınlaştırır. Ona müjdeler verir.

✿ Sağlam bir kalp tevhit, tevekkül, yakîn, tevfik, ilim, iman ve kurbiyet ile dolar.

✿ Kalb dünya arzularından birinе bağlı kaldığı vе gеçici lеzzеtlеrdеn birinin pеşinе takılıp gittiği müddеtçе, imkâni yok, ahirеti sеvmiş olamaz.

✿ Bir şeyi hatırlamak Allah’ı unutturuyorsa, o şey o kişi için uğursuzdur.

✿ İnanmayan bir gönül içinde kuş bulunmayan kafese benzer.

✿ Kulun kalbi Rabbine erince Rabbi onu kimseye muhtaç etmez.

✿ İnsanlara gösteriş için, onların rızalarını almak için amel yapıp, sonra da bunu Allah Teâlâ’nın kabul etmesini istemek yakışır mı?

✿ Eğer O’nu bilseydiniz başkasını inkar eder, sonra da O’nun gayrısını O’nun vasıtasıyla bilirdiniz.

✿ Allah’a ancak, O’ndan başka herşeyi terkeden kimseler yaklaşabilir.

✿ Derdi de yaratan O’dur, devayı da. O kendisini öğretmek için belâya mübtela kılar. Böylece hem belâ verebileceğini, hem bunu kaldırabileceğini gösterir.

✿ Belâlar kula Cenab-ı Hakk’ın kapısını çalmayı öğretir.

✿ Kur’an’ın iki yönü vardır: O’nun elinde olan yönü, bizim elimizde olan yönü.

✿  İlim kılıç, amel el gibidir. El olmadan kılıç kesmez. Kılıç olmadan da el kesmez.

✿ Allah’ı tanıyan O’nu sever. O’nu seven O’na uyar.

✿ Şöyle denilmiştir: “Şeriatın şahitlik etmediği her hakikat zındıklıktır.”

✿ Dünya herkesi boğacak kadar engin bir denizdir.

✿ Allah Teâlâ rızıkların taksimini bitirmiştir. Rızıkta zerre miktarı artma ve eksilme olmayacaktır.

✿ Hakk’ı bulursan eşyayı ondan görürsün. Ne düşmanın kalır, ne üzerinde hakkın olan biri.

✿ Sûfîler ‘niçin’i, ‘nasıl’ı, ‘yap’-‘yapma’yı unutarak, kendilerini Rablerinin önüne atmışlardır.

✿ Bir kişi, Kur’an ve Sünnet’e göre sevimli ise sen de onu sev, kötü ise sen de kötü gör.

✿ Nefsine dizgin vur ve bin. Aksi halde o sana biner.

✿ Ey zavallı! Sana fayda vermeyen şeyler hakkında konuşmayı bırak. Dünya ve ahirette sana fayda verecek işlerle uğraş. Kalbinden dünya düşüncelerini çıkar.

✿ Zenginlerle sohbetin onlara değer vermeyerek, fakirlerle sohbetin ise kendine değer vermeyerek olsun.

✿ Günahların kötü bir kokusu vardır. Allah’ın nuru ile bakanlar bunu anlar, fakat halktan gizler, onları rezil etmezler.

✿ Nasibin olanı kaybetmezsin, onu senden başkası yiyemez. O başkasının nasibi olmaz. Nasibini ona hırs göstermekle elde edemezsin.

✿ Veliliğin şartı gizlenmek, nebiliğin şartı açıklamaktır.

✿ Sûfîlerden biri demiş ki: “İnsanlar hakkında Allah’a uy, Allah hakkında insanlara uyma!”

✿ Faydayı ve zararı Allah’ın dışındakilerden bilenler Allah’ın kulu değildir.

✿ Müminin âdeti önce düşünüp sonra konuşmaktır. Münafık ise önce konuşur, sonra düşünür.

✿ Zamanını önce ahireti elde etmek için sarfet. Geri kalan vaktinde de geçimini temin için harca.

✿ Ben istiyorum fakat Allah vermiyor, bundan sonra istemeyeceğim deme. Duaya devam et. İstediğini vermezse ona karşılık razı ve memnun olacağın başka bir hal verir.

✿ Nefsinden gelen istekleri kabul edip kendine zulmetme. İpini onun eline verme. Yoksa dünya ve ahiretini zarara sokarsın.

✿ Doğruluk ve kalp temizliği olmadan hiçbir insan Allah’a yaklaşamaz.

✿ Başına gelen marazlar, sıkıntılı haller senin için bir temizleyicidir. Onlar seni temizleyecek ve sen Hakk’a yakınlık sağlayacaksın.

✿  İhlâs, seni insanların görüp bilmesine önem vermeyip Allah Teâlâ’nun görüp bilmesine önem vermektir.

✿ Ademoğlunun başına gelen her türlü belâ, Rabbinden şikayet etmesi yüzündendir.

✿  Nefsine hiçbir hâli ve makamı nispet etme!

✿ Bu işin başı Allah’tan başka tanrı olmadığına şehadet etmek, son noktası ise bütün nesneler ve davranışların birbirinin aynı olmasıdır.

✿  Ârif hem dünyada, hem de ahirette yabancıdır.

✿ Dünya nefslerin, ahiret kalplerin, Allah ise sırların sevgilisidir.

✿ Mümin dünyada, zâhid ahirette gariptir. Ârif ise Allah’ın dışındaki her yerde gariptir.

✿ Dünya hikmettir, ahiret ise kudret. Hikmet alet ve sebeplere ihtiyaç duyar, kudret ise duymaz.

 Bu ilim [tasavvuf ilmi], kitap sayfalarından değil, Allah erlerinin ağzından alınır.

✿ İlim öyle bir şeydir ki sen bütün varlığını ona adadığın zaman o sana ancak bir parçasını verir.

 İmanı kuvvetli olanın imtihanı ağır olur.

Abdülkadir Geylani’nin Oğluna Öğütleri

Ey evlat!

Önce nefsine öğüt ver. Onu yola getir. Sonra da başkalarını… Senin, henüz ıslaha muhtaç hallerin var. Gözlerin bir adım öteyi görmüyor. Körleri neyinle yola getirmek sevdasındasın.
Hak tasarrufundan sana laf açmak düşmez. Sana gereken; onu sevmek, ondan gayrı kimseden korkmamak ve bütün işleri onun uğruna görmek… Bunlar kalple olur. Dilgürültüsüne getirip söze bağlamakla olmaz. Sonra mihenk taşma vurulunca utanırsın. Halk arasında söylediğin sözleri yalnız kaldığında da söylüyor musun? İşte en önemli iş! Bu oluyorsa mesele yok. Kapı önünde tevhid, içeri girince de şirk! Yakışır mı? Bu, nifak alâmetidir.

Ey evlat!

Kader oluğu altında uyu. Uyurken sabra yaslan. Önce uyur görün, sonra tam uykuya dalar, hakikate erersin. Kurtuluş yolunu göstererek kulluğa devam et. Böyle devam ettikçe iyilikler akar gelir. Yazılandan gayrisi başa gelmez. Bu arada iyi olmayacağını sandığın şeyler de gelebilir; tam arzu ettiğinde gelir. Hepsini hoş gör.

Ey evlat!

Yalnız kaldığın zaman, seni kötü işten koruyacak duyguya muhtaçsm. Ayak kaymasını önleyecek tedbirin olmalı. Hakkın her an seni kontrol ettiğini içinden sezmelisin. Bu düşünceler varlığını sarmalı… Benliğini bu öğütlerle donattıktan sonra nefisle cenge çıkman mümkün olur.

Ey evlat!

Nefsi bir yana at. Şahsi arzularından geç. Er kişilerin ayakları altında toz ol! Toprak ol!… Nefsine muhalif ol. Ona uyma. Onu kuvvetle bağla, çözme. Onu hapset. Her zaman onunla mücadele et ve onu yenmeye çabala.

Ey evlat!

Bir eline dünyayı, öbür eline de ahireti al. İkisini yan vana getir. Bir yere yerleştir. Aralarından çık. Kalbin çıplak olsun; onda ne dünya ne de ahiret bulunsun.

Mevla’ya yöneldiğinde, masivadan soyun. Yaratan ile yaratılmışları karıştırma. Hâlik’ı bırakıp halk olma. Bütün sebeplerden kesil. Yaratıcılık iddia edenleri yere vur. Bunları yaptıktan sonra, dünya ile ahireti bıraktığın yere git; dünyayı nefsine ver, ahireti kalbine koy, Mevla’yı da sırrında sakla.

Ey evlat!

Nefisle olma. Kötü arzuyla olma. Dünya ile olma. Ahireti de bırak. Haktan gayri bildiğin şeyden silkin. Bunları yapabildiğin an, tükenmez hâzineye erersin. Sonsuz hazine dedikleri budur. Hidayet bu yolda olur; oraya erersen ölmek senin için imkânsız sayılır.

Günahtan dön. Koşar adım efendine git. Tövbe edeceğin zaman dışını ve içini temizle. Mevla’na sarıl, günah libasından çık. Peygamberin gösterdiği yola gitmek gere-
kir.

Ey evlat!

Başına bir iş gelecek olursa, sabır eli ile karşıla. Şifa buluncaya kadar dur. Bağırma, çağırma. Şifa gelirse şükür eli ile al. Bu hale geldiğin zaman, en güzel şeyi bulmuş olursun.

Ey evlat!

Bütün gayretin en çok lazım olana olmalı. O en lüzumlu olan ise Allah’tır. Onu ara, Allah ve onun katında olan sana yeter.

Her şeyin bir varlığı olur. Dünyayı kalbinden atarsan yerini ahiret alır. Halk bir yere bırakılırsa onun yerini Hakk alır.

Şu günün ömrün için son olduğunu bil. İşlerini ona göre ayarla. Bu duygu sana yeter. Öbür âleme hazırlık yap. Ölüm meleğini candan bekle. Onun gelişi seni sevindir-meli. Dünya iman sahiplerine pişme ocağıdır. Ahiret onları hazır bekler.

Yalancı! Allah’ı sevdiğini söylüyorsun. Nimet halinde Allah de, sonra da kaç kaybol; bu yakışır mı? Allah’ı yalnız iyilik için mi anacaksın? Bela karşısında dağ gibi olmalısın. Allah sevgisi o zaman belli olur. Bu duygudan mahrumsan “hiç“sin. Bu yol, içi bozukları hemen açığa çıkarır.

Ey evlat!
Dünyada daima kalmak için yaratdmış değilsin. Onda yalnız yiyip içmek için durmuyorsun. Bulunduğun hali hemen değiştir. Bulunduğun halde Allah’ın sevmediği şeyler mevcuttur. Yalnızca kelime-i tevhitle yetindin. Tâat olarak sadece bununla yetinmek senin için iyi bir iş değildir. Bu sana fayda sağlamaz. Bunu başka ibadetler de takip etmeli.

Ey evlat!
Sana acıyorum. Çok az düşünüyorsun. Tefekküre daldığın yok. Tefekkür kalpten olur. Kalbine yönel… İşte Peygamberimizin “Bir anlık iyi düşünce, bir gece sabaha kadar yapılan nafile ibadetinden daha hayırlıdır” buyurması buna dayanır.

Ey evlat!
Bildiklerinden sorumlusun. Yerinde kullandığın takdirde sahibi sana çıkışır. Ayrıca bilgi de senden davacı ohır.

Ey evlat!
Sabırlı adam kuvvet sahibi olur. Buna işaret olarak Allahu Teâlâ şöyle buyurdu: “Sabırlı kullara hesapsız mükâfat verilir.”

Ey evlat!
Kâinatın her zerresinde Allah’ın güzel sanatı vardır. Bu güzel sanatların her biri Hakk’a varan delildir. Bu delillere yapışan herkes Hakk’a ulaşabilir. Derin düşüncelere dal. Düşüncelerin derinlere kök saldıkça yükselirsin ve yücelirsin.

Ey evlat!
Dünyalık toplarken dikkatli ol. Gece odun toplayan gibi olma. Elini attığın zaman, neyi alacağım önceden kestirmelisin.

Ey evlat!
İnsanların önünde gezen birçok felâketler vardır. Her felâketin de kendine göre hayli dalları vardır. En büyük felâket, sonsuz saadetten mahrum olmaktır. En büyük saadet, ruh zenginliğine ermektir. Bunun için çok çalışmak ve tembel olmamak lazımdır.

Tembellik insanları korkunç uçurumlara atar. Tembel olma. İşlerini sağlam yap ve çalışkan ol. Dünyayı çalışanlar kazanır. Ahireti çalışanlar kazanır.

Ey evlat!
Dua bağına yapış. Rızaya yönel. Dilini kalbinden ayrı etme. Ağzından çıkan, kalbinde bulunan olmalı. Her ikisini de iyi yönet ki, hoş olasın.

Ey evlat!
Sen kaçan bir kölesin. Efendine dön. Onun kapısı önünde boynunu eğ. Emirlerine tevazu göster. “Desinler”i bırak, emirlere yapış; dedikoduyu bir yana at, yasaklardan çekil. Onun bütün hükümlerine boyun eğ, her emrine uysallık göster. Bunlar olursa kulluk tam olur.

Ey evlat!
Uyan… Başkası dürtmeden kendiliğinden uyan. Acıyı görmeden gözlerini aç. Din sahibi ol. Dindar kişilerle bir arada bulun. İnsanların en üstün ve aklı derli toplu olanı, Allah’a uyandır. En cahili ve aklı perişan olanı ise, ona isyan bayrağı çekendir.

Ey evlat!
Bilgisizlerle sohbet ediyorsun; iyi etmivorsun. Onların hali seni de sarar. Onlara uyarsan kurtulman kolay olmaz. Ahmakla oturan ahmak olur. Bilen ve bilgiyle iş tutanları ara.

Ey evlat!
Hizmet edersen sana hizmet edilir. Uysal olursan, kafa tutanın olmaz: Aziz ve Çelil olana hizmetçi ol. Şu dünyanın sahte sultanlarına hizmet etmekle eline ne geçer? Hangisi ölümü geri çevirebildi? Kısmetinde olmayanı, bir tanesi sana verebiliyor mu?

Ey evlat!
Şiarın sessizlik olmalı. Yarlığına hâkim olarak sükutu libas gibi giymelisin. Bütün arzun, halkan şerlilerinden kaçmak olmalı. Bu hali kazanmak için yere sığınak eşip girmek gerekirse onu da yap. Bunu âdet edin. Ta ki imanın ölmesin. Doğruluk kanatların böyle açılır. Kalp gözlerin de görmeye başlar. Ey evlat! Allah’a kul ol. Kader geldiği zaman susmayı âdet edin. Bu halde ince hikmetler sezeceksin.

Hekim Calinos’un bir çırağı vardı. Ona zahmetli hayli zor işler yaptırırdı. Çırak sesini çıkartmazdı. Alacağını aldı. Hekim oldu. Bütün bilgileri ezber etti. Bunu duvma-dın mı?

Ey evlat!
Onun hükmüyle iş tut. Doğru hattan çıkma. Ahdi unutma, hepsini yapmaya gayret et. Şeytanı yık, kötü olan tabiî arzularını yen. Allah’ın yardımından ümidini kesme.

Ey evlat!
Belki de yarın yeryüzünden ismin silinir. Cismin zemine geçer ve sen eli boş olursun. Bu, bir an meselesidir. Belki hemen, belki de biraz sonra olur; yarına kalmaz.

O halde gaflet niye? Niçin bu gaflet uykusu? Kalpleriniz niçin böyle kararmış? Sanki birer taş kesilmişsiniz.

Ey evlat!
Ahireti dünyadan öne al. Böyle yaparsan ikisini birden kazanırsın. Dünyayı ahirettten öne alacak olursan ikisini de kaybedersin.

Ey evlat!
Allah’ın rahmeti boldur; ümit kesme; herkese yeter, sana da yeter.

kaptığın günah kirini yıka, tövbe suyu ile olsun, gözyaşı ile olsun. Din libası kirden böyle kurtulur. Tövbe üzerinde dur. ihlâsı bırakma.

Her yediğin ve içtiğin şeye iki şahit bul. Biri kitap, öbürü de sünnet olsun.

Her halinde Allah’ın emri ve Peygamberin âdeti önderin olsun.

Bir iş yapacağında, kitap ve sünnet izin verirse yap; kalbine de sor.

Ey evlat!
Afiyet, afiyeti aramamaktır. Afiyeti arayan, afiyeti bulamamıştır. Zengin, zenginliğini aramaz. Zenginliği fakirler arar.

Şifa aramak hastaların işidir. Bütün şifa Hakkra teslim olmaktadır. Sebepleri bir yana at. Kalbini temizle. Putlar varsa çıkar.

Akıllı ol. Yapmacıkları bırak. Hevese kapılma. Şunu bil-ki, halka bir adım atsan Hak’tan uzak kalırsın. Sen Hakk’ı aradığını söylüyorsun, halbuki halkı arıyorsun.

“Ben Mekke’ye gidiyorum.” deyip Horasan yolunu tutana benziyorsun.

Bu dünya bir denizdir. İmanın da bir gemidir. Gemi sağlam olursa burada boğulmaktan kurtulursun.

Ey evlat!
İşlerde sana düşen, dürüst olmaktır. Gözünü yaptığın işlere dikme. Onlardan gelecek yararı bekleme. Bir iş yaparken ne halktan bir şey um, ne de yüce Allah’tan ısrarla karşılık iste. Kulsun, efendinin rızasını gözet.

Ey evlat!
Sağlam ol; açık sözlü ve iyi olursun. Bir hüküm verirken için temiz olursa konuşman güzel olur, yaptığın işler iyi olur. İçini temiz tutarsan dışın da hoş olur. Bütün selamet Hakk’a itaattedir. İtaat, ise, Allah’ın emrini tutmak ve yasak ettiğini yapmamaktır.

Ey evlat!
Oruç tut. İftar vakti fakirleri de gözet. Yediğinden biraz da onlar yararlansın. Bir kimse yalnız yer ve yedirmezse ona fakirlik gelir. Ona bela ve darlık gelmesinden korkulur.

Ey evlat!
Korku üzerine ol. Emin olma. Bu halin Rabbine kavuşuncaya kadar devam etsin. Kalbin istikrar buluncaya kadar böyle ol.

Kul Mevla’sından korktuğu müddetçe kötülükleri gider, kalbi ve sim sakin olur. Bu hali kimse sezemez, Hakk’la arasında olur.

Ey evlat!
Çalış! Hiç kimseye eziyet için gayret etme. Herkese iyi niyet besle. Ancak cemiyetin düzeni için bir şeyler yapılacaksa onu da yapmaktan geri durma. Bu, ibadet sayılır.

Ey evlat!
Sakın Hakk kalbinde başkasını bulmasın. Başkasının korkusu kalbinde yer tutmasın. Başkasından bir ümide kapılma. Başkasmı sevme. Hakiki sevgiye sahip olan Allah’ın sevgisini başkasına değişme.

Ey evlat!
Sana lazım olan varsa onu bulmaya çalış. Bir şey bulmaya gayret et. Çalışana Allah yardımcıdır. Bu denizde gayret et. Dalgalar sağa çarpa, sola vura, bir gün seni sela-

sahiline atar.

Sen dua et; o icabet eder. Sen çalış; başarıyı o verir. Sen nasibini unutup kaçsan bile o sana acır ve yanına koşarak gelir.

Kalp pas tutunca sahibi anlar, gidermeye çalışırsa ne âlâ, aksi halde fena kararır.

Bir kimse kendisini dünyaya kaptırırsa kalbi kararır. Sakınma duygusu da ölür. Haram helal demez mal toplamaya başlar. Utanma duygusu da ölür.

öğüt verilen yerlere devam et. Kalp öğüt dinlemeyi bırakınca körelir.

Kurtuluş yolu arayan, nefsini haram olan şeylerden sakınsın. Şüpheli şeyleri bıraksın. Şehvet duygularını kalbinde taşımasın. Allah’ın emrini yerine getirmek için nefsini sabırlı kılsın. Kader işlerine boyun eğsin.

Ey evlat!
Gayretin kadar alırsın. Ne kadar çalışırsan, şerefin o kadar olur. Her şey karşılıklıdır. Çalışmadan verilmez. Kalbinden halk sevgisini atmayana Hakk yakın olmaz.

Ey evlat!
Bazı hataların var. Çocukluk ve gençlik devrinde geçirdiğin günlerin sevdasındasın. Kırk yaşma yaklaştın, yahut onu da aştın. Bu halinde bile çocukların oynaması gereken şeylerle oynamaktasın. Cahillerle karışmaktan sakın.

Ey evlat!
Kendine güven vermekle yetinme, batarsın. Kendi görüşü ile yetinen batar, zelil olur. Düz yolda ayağı kayar. Kendi görüşünü beğenen, hidayetten mahrum olur.

Ey evlat!
Aklını başına al. Aceleci olma, Acele ile eline bir şey girmez.

İz’an sahibi ol. Kullarla iyi geçin.

Ey evlat!
Allah’ın yolcularının kölesi ol. Dünya ve ahiret onlara hizmet eder. Hakk Teâlâ’nın izniyle arzu ettiklerini alırlar. Onlarla olunuz! Size dünyadan suret, öbür âlemden ise mana verirler.

Ey evlat!
Sakın ha sakın, dünya zevki için kimseyle çe-kişme-yesin. O zevkler verilir alınır, geçer gider. Fakat sen arada vok olursun.

Ey evlat!
İlmi önce halktan öğren, sonra Hâlık’tan… Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: “Bir kimse bildiği ile amel ederse, bilmediğini de Allah öğretir.”

Ey evlat!
önce kalbinle Hakk Teâlâ’yı an. Sonra da dilinle. Yalnız şunu unutma. Bir defa dilinle anarsan, bin defa kalbinle an.
Bilhassa başına gelecek afetlere karşı Hakk’ı an, sabırlı ol.

ölümü düşün, ölümü anmak kalbe cila verir, ölümü düşünmek ve ona hazırlık yapmak, kalbinden perdeleri kaldırır.

ölümü hatırlamak, nefsi yenmekte sana yardım eder. Şeytanı yıkar, kalbinden dünyalık hevesi çıkarır, ölümden öğüt almayan için azat yolu yoktur. Peygamber Efendimiz “Öğüt için, ölüm yeter.” buyurdu.

Ey evlat!
Başkasında bulunan bir hatayı defetmek istersen nefsinle yapma, imanınla yap. Kötülükleri iman yıkar, iyiliğe yö-nelirsen Rabbin sana yardım eder ve meleklere över.

Ey evlat!
Sen kendin için öğütçü ol. Benimle ve başkasıyla çekişip durma; kendine bak.

Benim söylediklerim dış cephen için; nefsine vereceğim öğüt ise iç alemine tesir eder.
Ölümü durmadan hatırlayarak nefsine öğüt ver.

Ey evlat!
Sizden yalnız doğruluk ve ihlâs istiyorum. Bunun yararı sizedir. Sizi, sizin iyiliğiniz için istiyorum; benim için değil.

İç ve dış konuşmalarınızı bir kayda bağlayınız. Çünkü sizi daima gözeten melekler var. O melekler daima dışınızı murakabe eder. Hakk ise içinizi.

Ey evlat!
Allah yolcuları karanlığa ışıkla girer. Onların ışığı Hakk’a kulluktur. Onlar korku ve çekinme içinde olurlar. Sonlarının kötü gelmesi ihtimali onları korkutur.

Ey evlat!
İman yönünden zayıfladığını hissettiğin an; komşunu, akrabam, beldeni ve iklimini bir yana at. Çünkü onlar seni kurtaramaz.

İman kuvvetini bulunca da durma, ehline git. Halka koş. Onlara doğru ve gerçeği anlat. Takva zırhına bürünmeden halka karışma, ayrıca iman kalkanı ile de kalbini koru. Elinde daima tevhit kılıcı bulunsun. Yanında, dua icabetine ait oklar hazır olmalı..

Allah yolcularına katıl, onlarla sohbet et. Onların öyle nazarı vardır ki, hikmetlerini bir şahıs üzerinde toplayıp ciddi bir nazar kılsalar, onu manen diriltirler.

Ey evlat!
Ümitlerini kıs. Hırsım azalt. Sana emanet edilen namazlarını vaktinde kıl.
Vasiyetini yazıp başucuna koymadan uyumak iman sahibine yakamaz.

Kendini bulunduğun yerde emanet bırakmış gibi ol. Yerken de öyle ol. Ehlin arasında varlığın bir emanet gibi olsun.

Allah’ım! Ben halime mağlubum, sırlara dair sarf ettiğim kelam için sana özür beyan ederim.

Bazı büyükler şöyle der: “Sakın sonunda özür dileyeceğin iş yapma. ”

Yazık sana, karşılıksız bir şey talep eder oldun. Hele bir düşün… Hak Teâlâ’nın Kur’ân’da anlattığı az uyuyan, çok ibadet eden ve ağlayan kimselerle aranda dağlar var.

Hakk, gerçek kul olduklarını bildiği için, ibadet zamanı gelince onları ayıktırır; derin uykuda dahi olsalar uyandıracak kimseyi onlara sağlar.

Ey evlat!
Allah dedikten sonra kalanı bırak. Söyle: “Beni o yarattı, hidayetim onun elindedir.”

Ey evlat!
Önder zatın çocuğu ol, ona uy. Bütün yükünü onun önüne dök ve onunla yola koyul. Bazen o zatın sağında, bazen de solunda, bazen gerisinde, bazen önünde yola devam et. Sakın onun görüşü dışına çıkma ve muhalifi olma.

Böyle yaparsan, maksuduna kavuşursun, sağlam caddeden sapmazsın.
Rabbini birle; her darlık açılır ve her sıkıntı zail olur.

İbrahim Peygamber (a.s.) mancmığa kondu, ateşe atılıyordu. Bu durumda bütün vasıtalar aradan kalktı. O, bu sıkışık durumda Rabbinden gayrına iltifat etmedi. Yalnız Hakk’m zatım istediği için, Hakk Teâlâ ateşe şu emri verdi: “Ey ateş! İbrahim için serin ve selam ol.” İşte bu emrin verilmesi, tevhit ve ihlâs bereketi ile oldu.

Oğlum!
Sana Allah gerek. Onun zatından başkasıyla uğraşma. Ev onun evi. Rızkı yoktan halk etti; vaktini bile tayin et-

Ey evlat!
Hakk’m nimetlerini itiraf etmedikten sonra felah bulamazsın.

Kılınan namaz, varacağın yolun yarısı sayılır. Oruç kapıya kadar götürür. Doğruluk gösterir, sadaka verirsen içeri girersin. Buna göre, ayeti kerimede şöyle buyurur: “Yol kat etmek için sabırla ve namaz kılmakla Allah’tan yardım talep ediniz.”

Gece ibadeti uykudan sonra başlar. O zaman kalp yalnız kalır. Onun taamı ve şarabı Hakk’a münacat olur. Hele o anda rükû, secde ve kıyamdan alman tat hiçbir şeye benzemez. Her şey tabii âlemin karanlığına dalmış iken, Hakk’m huzuruna çıkmak ne hoş olur.

Namaz, halkı kalpten çıkarıp attıktan sonra kılınırsa, Hakk’a vuslat saydır.Bilemezsin, cennet ehli misin, yoksa cehennem ehli mi? Sonun belirsiz. Bugün belki temiz adın olabilir ama aldanma. Yarın adın kimlerin arasında okunur, bilemezsin.

Yavrucuğum!
Sabaha erince akşama kalacağım nefsine vadetme. Akşamı yapmca da sabaha çıkacağını ona söyleme.

Dün geçip gitti, iyiliğine ve kötülüğüne dair olan şeyler orada kaldı. Onlar sana şahitlik edecek.

Seni hangi şey gaflete itti? Tam gafil olmanın delili, bir sürü gafille oturup kalkınandır.

Temeli bir hiç üzerine atılanla sohbet etme; hem onunla sohbet ne lâzım? Dışına baksan mühürlü olduğunu, içine dalsan ayıpların yerleştiğini görürsün ve daima Hakk’a karşı geldiğini anlarsın.

Gelmesi arzu edilen iyi haller, omuz büküp oturmakla gelmez.

Ey evlat!
Hakk’a karşı layık ol. Hata edersen ondan kork. En çok korkulması gerekenden nasıl emin olunur?

Ömrüne yemin olsun ki, Hakk sana yakınlık verir. Zatma yakın kılar. Seni tahsis eder. İlâhi lokmalar yedirir. Sırlarına ıttıla (öğrenme) peyda ettirir. Müşahede âlemine geçirir. Fakat bir şey talep eder. Kalbi hüzün. Çünkü burası hüzün diyarıdır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt