Cenaze Mezara Konulduktan Sonra Telkin Okumanın Nedeni Nedir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Definden sonra meyyitin (vefât edenin) yüzüne karşı ayakta durarak okunan, kabir suâllerini ve cevaplarını bildiren sözlerdir. Veya Telkin, ölüye meleklerin sualinde yardım etmeye yönelik bir ameldir. Ölüye telkin neden verilir? mezarda olan ölüye telkin vermek çok uzun zamandan beri günümüze gelmektedir. Cenâze defnedildikten sonra okunan telkin verilip verilmeyeceği hususunda âlimler arasında ihtilâf vardır. Bu nedenle Ölü kabre konduktan sonra ölüye telkin vermenin hükmü etrafındaki görüşleri kabul edenler ve reddedenler olarak ikiye ayırabiliriz.

Telkin; son nefesine yaklaşmış, ölmek üzere olan kişinin yanında kelime-i tevhid ve kelime-i şehâdet okunmasına dendiği gibi; ayrıca cenaze defnedildikten sonra, kabirde sorulması muhtemel soruları ve cevablarını ölüye hatırlatma konuşmasına da telkin denilir.

Şâflî mezhebine göre sünnettir. Ravza Kitabı şöyle diyor: “Telkin ile ilgili hâdis-i şerif, her nekadar zayıf ise de, bazı sahih hadislerle takviye edilmiştir. Birinci asırdan günümüze kadar müslümanlar tarafından okunmuş ve okunmaktadır” (178).

Hanefî ulemâsının birçokları, telkini dile getirmemişlerdir. Tenvir al-Ebsâr gibi kitaplar, okunmasın diyorlar (179).

Bir kısmı da okunmasında beis yoktur demişlerdir. Hanbelî mezhebinin büyük ulemâsından İbn Kuddâm.ahmed b.Hanbel’den telkin hakkında bir şeyin varid olduğunu görmediğim gibi, diğer müctehidlerin de bir şey söylediklerine rastlamadım diyor. Yalnız Esrem’in bu hususta bir rivâyeti vardır (180).

Mevtânıza (ölülerinize) telkîn ediniz. (Hadîs-i şerîf-Nî’met-i İslâm)

Definden sonra telkîn vermek sünnettir. (İbn-i Âbidîn)

Telkîn özetle şöyledir: “Ey falan kişi! Bil ki bu kabir senin dünyâya âit son, âhirete âit ilk konağındır. Artık bu fânî dünyâdan ayrılıp sonsuz âleme göçtün. Şimdi sana Münker ve Nekir adında iki melek gelecek. Korkma, mahzûn olma. Onlar Allahü teâl â tarafından gönderilmiştir. Münker ve Nekir sana; “Rabbin kim? Peygamberin kim? Dînin nedir? Kitâbın nedir? Kıblen neresidir? Îtikâdda mezhebin nedir?” diye sorarlar. Onlara; “Rabbim Allahü teâlâ. Peygamberim Muhammed aleyhisselâm. Dînim İslâm. Kitâ bım Kur’ân-ı kerîm. Kıblem, Ka’be-i şerîftir.

Bil ki, ölüm haktır, kabir haktır, Münker ve Nekirin süâlleri haktır, haşr, neşr, hesap, mîzân (terâzî), sırât haktır. Mü’minler için hazırlanmış olan Cennet ve inanmayanlar için hazırlanan Cehennem haktır, gerçektir.

Yâ Rabbî! Bu kişiyi doğru cevap vermeye kâdir eyle. Eğer sâlih, iyi bir kimse ise, ona ihsânını ziyâde eyle, arttır. Eğer günahkâr ise, onu mağfiret eyle, affet. Âmîn.” (Kutbüddîn İznikî)

Özet olarak şunu söyleyebiliriz ki; definden sonra telkin vermek dinen uygundur. Ama yapılması kesinlikle em­redilmiş bir iş değildir. Peygamber efendimiz (Sav) in telkin verdiğine dâir bir habere rastlanamamıştır. An­cak ashaptan ve tabiinden yukarıdaki rivayetler gel­miştir. Bu hususta müctehitler, işaret edildiği üzere, üç ayrı fikirdedirler: Mekruh, mubah ve müstehap. Ümmet-i Muhammed’in çoğu, eskiden beri bu hareketi güzel görüp yapageldiklerinden, hatta kendisine telkin verilmesini vasiyyet edenlerin bile bulunmasından ötürü 9 güzel bir hareket olduğunu söylemek en iyisidir. Ama bu hususta elimizde kesin bir nass bulunmadığı için. ne yapılması emredilir, ne de yapana yasaklanır. Herkes ölüsüne telkin verip vermemekte serbest bırakı­lır, dileyen verir, dileyen de vermez.

Bir Müslüman kabrinde gömüldükten sonra orada, bir deve boğazlanıp paylaşılacak kadar bir zaman bekleyip Kur’ân okumak güzel görülmüştür. Genellikle Mülk, Vakıa, İhlâs ve Muavvizeteyn sûreleri, sonra Fatiha ile Bakara sûresinin başı okunur. Sevabı da, cenazenin ve diğer iman sahiblerinin ruhlarına bağışlanır. Ölünün bağışlanması için Yüce Allah’a dua edilir.

Cenaze toprağa gömülür gömülmez din kardeşlerinin hemen oradan dağılmaları uygun değildir. Cenazenin ruhu, onların bulunuşu ile alışkanlık kazanır, yöneltilecek sorulara hazırlanmış olur ve Yüce Allah’ın mağfiretini gözetlemiş bulunur.

Resulü Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bir cenaze gömüldükten sonra hemen geri dönmezdi. Bir müddet mezarı başında durur ve cemaata karşı şöyle buyururdu:

“Kardeşiniz için Yüce Allah’dan mağfiret isteyiniz ve kendisine sükûnet ihsan buyurmasını dileyiniz. O, şimdi sual görecektir.”(Ebu Davud, Cenaiz 69)

(178) Muğni’l-Muhtâc, c. 1, s. 367

(179) al-Durr al-Muhtâr, c. 1, s. 571

(180) al-Muğni li ibn Kuddâme c. 2, s. 385

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir