Çoğu kez gebeliğin cinsel arzuyu arttırdığını mı, yoksa azalttığı mı sorusu ortaya çıkar. Fizyolojik açıdan, cinsel organlarda daha fazla kan toplandığı için, cinsel arzuların artması gerekir. Gebeliğin başlangıcında vajina duvarlarının esnek hale gelmesi, erkekte de artan bir sıyrılma oluşturur. Gebelik sırasında kadının cinsel yaşamla ilgili düşünceleri üç kategoriye ayrılabilir.
Birinci gruba giren kadınlar, gebe kaldıkları zaman, kadınlıklarına daha fazla güvenmeye başlarlar. Bu güven duygusu ve arzular birleşince, o zamana kadar olmadık şekilde orgazmı tadarlar. Artık gebe kalmak korkusu da ortadan kalktığı için, kendilerini daha çok zevke kaptırırlar. Bu özellikle ilk zamanlar ve ilk gebelik için söz konusudur.
İkinci grup kadınlarda annelik sevgisi uyanır, bütün öteki arzular zayıflar. Annelik bilinci, özellikle gebeliklerinin orta devresinde cenin hareketlerini hisseden kadınlarda görülür. Böyle kadınlar, eşlerini cinsel birleşimden caydırmaya çalışırlar.
Erken doğum veya düşük yapmaktan da korkabilirler. Erken doğum veya düşük yapmak eğiliminde olan kadınların dışında, her türlü cinsel yaşamdan kaçınan kadınlar, akıllıca davranmış olmazlar; bu durumda koca ile barış içinde yaşamak çok zorlaşır. Kadın direnmekte devam ettiği taktirde, kocasına başka türlü yardımcı olmalıdır. Üçüncü gruba, gebelikleri ileri devresine varmış kadınlar girer. Vajina duvarları cinsel temas için çok yumuşak hale gelmiştir. Her iki tarafta hemen hiç uyarılmazlar. Zevk duygusu o kadar azdır ki, kadın cinsel yaşama karşı ilgi duymamaya başlar. Rahimin iyice genişlediği son aylarda, cinsel temas canını sıkar ve genellikle çok çabuk yorulur.
