Kadınların Çalışması Para Kazanması Caiz midir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Efendim Dinimize göre yani İslama göre kadının çalışması caiz midir? veya Kadınların çalışması ile ilgili ayet veya hadis var mıdır? Bu durum, aslında kişiden kişiye, âileden âileye farklılıklar arz eder. Öncelikle İslam’da, insan olmaları bakımından, erkekle kadın arasında herhangi bir ayrım söz konusu değildir. Kadının çalışıp çalışmayacağı konusunu soran okuyucularımıza burada tek şıkkı tavsiyeyi pek isabetli bulmamaktayım. Çalışamaz, yahut da çalışmalıdır şeklinde tek hükmü takdim etmek, herhalde ailenin içinde bulunduğu ekonomik şartlan nazara almamak olur. Onun için konuya biraz geniş açıdan bakmaya çalışalım. İslami kaynaklarda dinen Kadının çalışmasını engelleyen her hangi bir yasak olmadığı, Ancak kadının çalışırken uyması gereken bazı kurallar vardır. Yoksa Dinimizde bayanların çalışmasını yasaklayan bir hüküm yoktur.

Kadının çalışması için gereken şartlar bazen kadının elinde de olamayabiliyor. Mesela kadın tüm vakar ve ciddiyetini muhafaza etse de, erkek bu davranışı göstermeyebiliyor. Çalışma hayatında kadının ne türlü istismar edildiği inkâr edilemez bir gerçektir. Ancak kadın da erkek de çalışırken harama girmemelidir.

Bir kadının iş yerinde çalışması için belli başlı şartlardan biri, tesettürüne mani olunmaması, vekar ve ciddiyeti hafife alınmamasıdır. Aynı zamanda bu iş yerinde başka insanlar da bulunması ve kadın tek erkekle başbaşa kalmamasıdır.

Öncelikle şunun altını çizmek gerekir. İdeal olanı, kadının çalışmamasıdır. Yani dışarıda yabancıların yanında çalışmaya mecbur kalmamasıdır. Çünkü kadının evindeki çalışması kendisine yetip de artar bile.

Zaten evindeki çalışması da bir bakıma nafile ibadet hükmünde bir meşguliyettir. Hanımların bu konuda imtiyazlı durumları vardır. Beyine gönül rızasıyla hizmeti, çocuklarına bakması, onlarla gece-gündüz haşır neşir olması nafile ibadetten başka bir manaya gelmez. Bu kudsiyette bir çalışma ise düşünen bir hanımefendi için tatmin edici olsa gerektir.

Çünkü bu çalışma, yuvasında huzur, amel defterinde de sevaba vesiledir. Ancak, ekonomik şartların zorlamasıyla yabancıların yanında çalışmaya mecbur kalan hanımları da görmekteyiz.

Bir mühim nokta da, çalışacak hanımın beyi ile olan durumudur. Hanımın çalışması beyinin izin ve rızasına bağlıdır. Beyinden izin çıkmaz, rızası söz konusu olmazsa hanımın çalışması meşru da olmaz, makul de görülmez.

Bu izni vermeyen beyden hanımın makul ve meşru isteklerine cevap verip vermediği araştırılır. Zarurî ihtiyaçlan temin ediyor, mecburî olan istekler eve getiriliyor da, hanım

bunlara kanaat etmiyor, daha fazlasını, daha lüks ve israflı-sını talep ediyorsa, buna çalışma gerekçesi olarak bakılamaz. İhtiyaç üstü istekte bulunan hanımın arzularına haklılık payı verilemez.

Bu konuda bazı hadisler bizi uyarmaktadır

Ahir zamanda lüks ve israf alıp yürüyecek. Öyle ki, ihtiyaç olmayan şeyler dahi zarurî ihtiyaç telakki edilir hale gelinecek. Bu durumda hanımlar, kızlar, oğullar ailenin reisini isteklerini karşılaması konusunda zorlayacaklar… Helal kazançla bu istekleri karşılayamayan evin reisi de bu defa he-lal-haram sınırlarını tanımaz hale gelecek, ne bulursa almaya çalışacak. Böylece aile reisini, çocuklanyla ailesi, uhrevi yönden felakete sürüklemiş olacakür. Demek ihtiyaç anlayışı çok değişecek…

Hadisin bu ikazı aile bireylerini ciddi şekilde düşündürmeli, çevrenin telkin ettiği ihtiyaç olmayan şeyleri de ihtiyaç gibi görmekten uzak kalmalı, helal lokmayla iktifa etmeye nefsimizi razı etme basiretini göstermeliyiz. Aksi halde beyi bırak hanımın çalışması dahi geçinmeye yetmeyecektir.
Çalışmak zorunda kalan kadınlar için akla ilk gelen temel şartlar şunlar olsa gerektir:

1- Çalışma yerine gidip gelirken ve iş yerinde fitne olmayacak, hanımı ve yakınlarını zihnen rahatsız edecek ahlakî davranışlar mevcut bulunmayacaktır. Yani çalışma ortamında emniyet ve ciddiyet bulunacaktır.

2- Çalışan hanım yabancı bir erkekle iki ikiye muhatap olmayacak, baş başa kalma gibi mecburiyetler söz konusu hale gelmeyecektir.

Bu konuda Efendimiz (s.a.v.)’in ikazı her zaman hatırda tutulacaktır.

‘ s, “Bir kadınla yabancı bir erkek, iki ikiye muhatap olur, baş başa kalırsa bunların üçüncüleri şeytandır!”

3-Tesettürlü bulunmak, namahreme tesettürsüz muhatap ol-mak zorunda kalmamak.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir