Kaza Borçu Olan Kişi Sünnet Namazlarını Kılabilir mi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kaza Namazı Borcu Olan Sünnet Kılamaz mı? Kadın erkek herkes tarafından ısrarlı sorulan sorulardan biri de budur. Bu mevzuda aslmda iki farklı görüş, Hanefi ile Şafii’nin görüşüdür. Diğer mezheplerin görüşleri bir bakımdan Şafiiye, diğer bakımdan da Hanefî’ye yakın görünmektedir.

Namaz borcu olanlar sünnet kılamazlar, sünnet yerine kaza kılmaları gerekir, deniyor. Böylece namazlarını vaktiyle terk etmiş olanlar sünnetleri de terk etme izni almış oluyor gibi bir durum meydana geliyor. Bu konuda mezheplerin görüşü nedir? Biz Hanefiler nasıl hareket etmemiz gerekir?

İslam şiarı olan Farz namazı kılmak çok önemlidir.
Farz bir namazı vaktinde kılmaya eda, vakti geçtikten sonra kılmaya kaza, bozulan bir namazı tekrar kılmaya da iade denir. Bir namaz ya bile bile kasden kılınmayıp kazaya bırakılır veya bir özürden dolayı kazaya kalır. Bir vakit namazı kasdî olarak kılmayıp kazaya bırakmak büyük birgünahtır.

Hanefî mezhebine göre kazaya kalmış namazları bulunan kimseler farz namazların öncesi ve sonrasında kılınan (revâtib) sünnetleri de kılarlar. Vaktinde kılamadıkları namazları da ilk fırsatta kılmaya çalışırlar.

Şâfiî mezhebine göre üzerinde kaza namazı olan kimse, geçmiş namazlarının hepsini kaza etmeden bayram ve vitir namazı da dâhil sünnet-i müekkede olsun, gayrimüekkede olsun hiçbir nafile namaz kılamaz. Üzerinde kaza namazı bulunan kimsenin, bütün zamanını bu namazları kaza etmeye ayırması gerekir. Hatta uyku, evin geçimi gibi terk edilmesi güç olan önemli bir iş hariç bütün vakitlerini kazaya kalan namazlarını kılmakla geçirmesi gerektiğinden nafile ile meşgul olması caiz değildir (Dimyâtî, Hâşiyetü i’âneti’t-tâlibîn, I, 39-40).

Hanefilere göre: Kaza namazı borcu olanlar beş vakit namaz öncesi ve sonrası sünnetleri kılmalı, kaza namazı kılmak için bu sünnetleri terk etmemelidir. Ayrıca, kılınması için hakkında hadis bulunan diğer kuşluk, teşbih, evvabin, teheccüd namazları da kılınmalı, kaza namazı için bunlar da terk edilmemelidir!.

Bunların dışmda kendiliğinden kılman nafile namazlar olacaksa, işte bunların yerine kaza namazı kılınması uygun olur. Ama namaz öncesi sonrası sünnetlerle, kılınması için Efendimizin tavsiyeleri bulunan sünnetler kaza namazı için terk edilmemelidir.

Peki, kaza namazı için Sünnetler terk edilirse ne olur? Hiçbir şey olmaz. Sadece bir farz kılınmış, bir sünnet de terk edilmiş, yani bir kazanılmış, bir de kaybedilmiş olunur.

Malikilere gelince: Kaza namazı olanlar, sabah namazı sünneti, vitir, bayram, tahiyyetül’mescid gibi haklarında hadis bulunan sünnetleri kılmaları (efdal değil) caizdir, kılabilirler. Kalmayıp ta kaza kılsalar efdalini yapmış olurlar.

Hanbelilere göre ise: Farz namaz borcu olanların namaz öncesi ve sonrası sünnetleri kılmaları caizdir. Ancak kazalarını kılmaları ise efdaldir, daha iyisidir. Başka nafile kılmaları ise haramdır.

Sabah namazının sünneti bütün mezheplerde müstesna. O, çok kuvvetli bir sünnet olduğundan her zaman kılınır, hiçbir durumda ihmale uğratılamaz.

Şafîiye gelince: Onda farz namaz borcu olanların sünnet kılmaları caiz olmaz. Bir an evvel farzları kılıp borçlarından kurtulmalı, ondan sonra sünnetleri kılma imkanı elde etmiş olmalılar.

(Günün Meseleleri-2) kitabından özetlediğim bilgilerden müellif Hayreddin Karaman Hoca efendi şu sonucu çıkarmaktadır:

– “Görüldüğü üzere dört mezhebden üçüne göre, üzerinde kaza namazı borcu bulunan kimselerin sünnet kılmaları caiz olup, Hanefilere göre de üstelik efdaldir, yani daha iyi ve faziletli bir davranıştır, kılınmalıdır. ” (s. 445)

Ben bu sonuca şu hususları da ilave etmek istiyorum.

Sünnetleri bırakıp ta yerinde kaza kılacak olan bir Hanefî, bir kazanmış, bir de kaybetmiş sayılır. Kazandığı, kıldığı farz borcundan kurtulmuş olmasıdır. Kaybı da, terk ettiği sünnet sevabından mahrum kalmış olmasıdır. Demek ki sünnetleri terk ederek kaza kılmada bir kazanç, bir de kayıp söz konusudur. Bu ise insana pek huzur vermemektedir.

Bunun en huzurlusu, kayba uğramadan kazanmakür. Yani sünnetleri terk etmeden kazalarını kılmaktır.

Unutulmamalıdır ki, bir kaza namazı beş dakika vakit alır. Bir sünnet terkinden de ancak beş dakika kazanılır. Beş dakika kazanmak için sünneti terk mahrumiyeti göze alınabilir mi?

Halbuki gün boyu hayatımızda değil beş dakika, bazen saatlerimiz dahi boşa harcanabilmektedir. Kazanacaksak oralardan kazanmalıyız vakitlerimizi, diye düşünemekteyim..

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna