Tuttuğunuz Oruç Hangi Türdendir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Avamın orucu, Havasın orucu yoksa Havasül havas orucu, belki bunları yeni duyuyorsunuzdur. Lakin Orucunuz Hangi Cinsten? Avam’ınkinden mi? Havas’sınkinden mi, yoksa siz daha da ileri gitmişsiniz de havassü’l-havas’ın orucundan mı nasiplisiniz?

Oruç ibadeti Hz. Adem’le başlayan insan olmak şerefinin ayrılmaz bir parçasıdır. Oruç, ruha faydalı olduğu gibi, bedene de faydalı bir ibadettir. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.):“Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz.” buyuruyor. Ama nice kimseler var ki, böyle bir mükellefiyeti ifa saadetinden mahrumdurlar.

Cenâb-ı Hakk’ın ihsan ettiği bunca nimetlere karşılık, muayyen bir zaman içinde midesini alışkanlıklardan koruma cihetine girmeyişi, nefsinin arzularına sed çekme iradesini göstermeyişi, Mü’min için telâfisi zor bir mahrumiyettir. Pişmanlığı âhirete varmadan bayram gününde başlayacaktır.

Üç Türlü Oruç Vardır:
1- Avamın (genelin) Orucu: Ramazan ayında her müslümanın tutması farz olan, niyet edip imsak vakti ile akşam vakti arasında yemeden içmeden ve cinsi münasebetten kesilmekle yapılan oruçtur.

2-Havassın (seçilmişlerin) Orucu: Avam için belirlenen sınırlar bunlar için de geçerlidir. Bunların orucunun avamın orucundan farkı, şu uzuvlarla birlikte oruç tutmaktır. Gözü haramdan, dili yalan ve gıybetten ve malayani sözlerden, kulağı kötü şeyleri dinlemekten, eller ve ayakları günaha götüren her şeyden alıkoymakla tutulan oruçtur.

3-Havassul-Havasın (Peygamberler ve Evliyaların Orucu) Orucu: Avam ve Havas için belirlenen sınırlar bunlar için de geçerli olmakla birlikte kalbi, ruhu ve nefsi, Allah’ın zikrinden ve başkalarının sevgisinden keserek tutulan oruçtur. Bu büyüklerin oruçları yalnız yeme ve içmeyi kesmekle sınırlı değildir. Onların nefislerine ve ruhlarına tutturdukları oruç, hayat güneşi batana kadar devam eder. Onların bu tür oruçlarının iftarı cennettedir. Zira Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki;
– “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur. “ (Tirmîzî, Kıyâme, 26)

Mübah olan dünyevî sohbetler bile onlara orucu bozucu hallerden sayılır. Gönüllerine dünya endişesi sokmazlar. Âhiret saâdetinden gayrı şeyi akıllarına getirmemeye ehemmiyet verirler. Şayet dünya endişesi, para arzusu, mal, can hissi kalblerine gelirse çok üzülürler, oruçlarını yaraladıklannı kabul ederler…

Şimdi, sizler, bizler, yani hepimiz bir düşünelim:

– Orucumuz kimin orucu cinsindendir? Avam’ınkinden mi? Havas’sınkinden mi, yoksa siz daha da ileri gitmişsiniz de havassü’l-havas’ın orucundan mı nasiplisiniz?

İsterseniz bir deneyin. Siz de muayyen bir zaman gayret edin. Havas orucu tutun. Sadece yiyip içmeyi değil, gıybeti, çekememezliği, hasedi, münakaşayı ve kötü düşünceyi de terketmeye çalışın. Kalbinizi dünya sevgisinden tecrid edin, bütün varlığınızla, âhireti düşünmeye yönelin! Bakalım neler hissedeceksiniz?

İmam-ı Gazali Hazretleri, sadece avam orucu tutan iki kadın, Resûlüllah’a gelerek susuzluğa dayanamayıp, oruçlarını bozmak istediklerini anlattığı bir kıssada söze şöyle devam eder:

– Hazret-i Resûlüllah, bu kadınlara: “Tükürün bakayım” dedi. Onlar tükürdüklerinde ağızlarından kıpkırmızı kan çıktığını gördüler. Resûlüllah (sav) buyurdu ki:

– Sizi susatan oruç değil. Müslüman kardeşinizin yediğiniz etidir. Gıybetini etmiş, etini yemişsiniz. İşte bu kan da o etin kanıdır. Orucu sadece midenizle değil, ağızlarınızla, dilinizle, kalbinizle de tutun ki, kurtulasınız” buyurmuştur.

AYET-İ KERİME
(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, Kur’an; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda (ki Kadir gecesinde) indirildi. Sizden kim (mazereti olmaksızın) bu ayın ilk hilaline erişirse/görürse hemen orucunu tutsun, kim de hasta veya seferde olup da yer ise, tutmadığı günler sayısınca (câiz olan) başka günlerde orucunu kaza etsin. Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Bu da, o sayıyı (kaza ile) tamamlamanız ve size yol göstermesine karşılık Allah’ın yüceliğini tanımanız içindir. Olur ki düşünür de şükredersiniz. Bakara – 185 .

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir