Yetim ve Öksüz (Kimsesiz) Çoçuklara Bakmanın Hükmü ve Sevabı Nedir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Öncelikle Allah kimseyi anne ve babasız bırakmaksın özellikle çoçukları, Lakin bazı nedenlerden dolayı bazen bu durumla karşılaşabiliyoruz. Yüce Allah’ın bütün fiilleri bir hikmete, bir sebebe bağlı olarak tecelli etmektedir.

Dinimizde yetim ve kimsesiz çocuklara bakmak, büyütmek, onların malı mülkünü korumak sevap olduğu gibi onlara kötü davranmak, haklarını yemek de günahtır. Bu nedenle evlat edinme, bir başkasının çocuğunu kendi ailesi içine katma âdeti, tarihin her devrinde tatbik edilen bir husustur. Bunun en büyük örneği’de Peygamberimiz de (a.s.m.) Zeyd bin Haris’i kendisine evlâtlık olarak almısıdır.

Kur’an-ı Kerim’in 21 yerinde doğrudan veya dolaylı olarak, yetimlerin gözetilmesi emredilmektedir. Bu konuda, sadece Duha ve Maun surelerine bakmak bile, yeterli bir fikir verebilir.

Geçim güçlüğü çeken bir akrabanın çocuğuna bakmak, terbiye ve eğitimine yardımcı olmak da bu şekilde düşünülebilir. Nitekim Peygamber (sav)’in dedesi Abdülmuttalib vefat edince amcası Ebû Talib onun bakımını üstlenmişti.

Fakat dinimizde evlatlık almak caiz olmadığı gibi bir çocuğun gerçek anne ve babasını ona unutturmak da caiz değildir. İslam, cahiliye Araplarında yaygın olarak mevcut olan bu evlatlık müessesini kaldırmıştır.

Bu konudaki âyetin meali şöyledir:

“Allah, evlâtlıklarınızı oğullarınız gibi tutmanızı meşru kılmadı. Bunlar, sizin dillerinize doladığınız boş sözlerdir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir. Onları (evlât edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yoktur.” (Ahzab, 33/4-5)

Efendim, hayat hep aynı karar üzere sürüp gitmiyor. Bir de bakıyorsunuz ki, bir fırtına çıkmış, dünün zengini, mal mülk sahibi fırtına sonrasmm fakiri haline gelmiş: analı babalı birçok masum çocuk da anasız, babasız, bakıma muhtaç duruma düşmüştür.

Bu gibi hallere Müslüman ne der acaba? Bu kimsesizlere bakmak, yardımda bulunmak ne kadar makbul bir ibadet, ne ölçüde kıymetli bir hizmettir Allah (cc)’ın indinde…

Bir adam Hz. Rasûluîlah (sav)’ın huzuruna girdi ve bir derdinden bahsedeceğini söyledi. Kendisine müsaade edilince şöyle konuştu:

Ya Rasûlallah, kalbim katılaştı, duygum azaldı. Bundan müştekiyim.

Rasûlullah (sav) ona şöyle bir cevap verdi:

“-Yetimin başını okşa, kalbinde bir kıpırdanma hissedeceksin.”İsterseniz bu konudaki bir hadisi kısaca şöyle bir gözden geçirelim.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır:

– Kim Müslüman kardeşinin bir sıkıntısını giderir, muhtaç olduğu yerde onun derdine deva olursa, Allah (cc) da onun sıkıntısını giderir, derdine deva olur.

Bu sebeple geçmiş Müslümanlar ellerinin altında daima birkaç fakir barındırır, ekonomik durumu zayıf aileleri idare eder, yetimlere himayede bulunurlardı.

Bilhassa kimsesiz öksüzler için, Rasûlullah’ın büyük müjdeleri ve şefaatleri bahis mevzuudur.

Bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:

– Bir kimse merhamet ve şefkatle yetimin başını okşarsa Allahu Teala, elinin değdiği tüylerin sayısınca o kimseye sevap yazar, o tüylerin sayısınca günahını affeder. O tüylerin sayısınca cennetteki derecesini yükseltir.

Bu müjde, yardıma muhtaç her türlü çocuğa bakana şamildir. Ana babası geçimini temin edemeyen çocuklara da bakmak, onları merhamet ve şefkatle belli başlı bir sanat ve iş sahibi yapmak, saçları sayısınca sevap kazanmak demektir.

Yetime bakmak, nasıl büyük sevaplardansa, onun malım yiyip, hakkını gaspetmek de son derece büyük günahlardandır.
Hz. Ömer’in oğlu Abdullah büyük günahları sayarken şöyle konuştu:

Büyük günahlar dokuzdur. Onlar da şunlardır:

1-Allah (cc)’a şirk koşmak.

2-Kasten adam öldürmek.

3-Askerden kaçmak.

4-Namuslu kadma iftira etmek.

5-Faiz yemek.

6-Ana-babaya asi gelmek

7-Sihir yapmak.

8-Helalı haram, haramı da helal saymak.

(Son olarak da):

9-Yetim malı yemek!

Yetim malı yemenin büyük günahlardan olması için haksız olarak yenmesi gerekir. Ona bakmanın karşılığı, masrafı gibi hususlar yetimin malını yemek sayılmaz; belki, meşru harcama, normal netice olur.

Yetimin malım haksız yere yiyenler hakkında İbn Abbas, şu ayetleri okurdu:

– O kimseler ki, yetimlerin malını yerler. Onların yedikleri yetimin malı değil, cehennemin ateşidir. Mahşerde karınlarının içini cehennem ateşi dolmuş olarak görecekler.

Büyükler bunun için derler ki:

– İçinde yetim bulunan eve hem müjdeler olsun, hem de eyvahlar! Müjdeler olsun, çünkü o yetimin yüzü suyu hürmetine Allah (cc) onları affedecektir. Eyvahlar olsun; çünkü o yetimin malını yiyip hakkını gasp ettikleri takdirde Allah (cc)’ın gazabına uğrayacaklardır.

Bütün mesele, ona bakıp yardım elini uzatırken Allah (cc)’m rızasını esas tutup, malına haksız yere göz dikmemektir.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna