İsra Suresi Türkçe Okunuşu Arapça Yazılışı ve Meali

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kur’ân-ı kerîmin on yedinci sûresi. Kasas sûresinden sonra, Yûnus sûresinden önce inmiştir. İsrâ sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Yüz on bir âyet-i kerîmedir. Peygamber efendimizin mîrâc (göklere çıkarılma) mûcizesinin Mekke’den Kudüs’e kadar olan kısmı bu sürenin birinci âyetinde anlatıldığı için sûreye İsrâ adı verilmiştir. İsrâ’yı inkâ r küfürdür. Mîrâcı yâni Kudüs’ten sonrasını inkâr ise bid’attir. İsrâ sûresindeki belli başlı konular mîrâc mûcizesi, Benî İsrâil’in (İsrâiloğullarının) nankörlükleri ve başlarına gelenler, Allahü teâlânın kudreti, kıyâmet ve âhiret hayâtına dâir hükümlerdir. (İsmâil Hakkı Bursevî)

Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan İsra süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz.

Fazileti : İbn Hanbel, Tirmizî ve Nesâî gibi muhaddislerin aktardığı bir rivayete göre Hz. Âişe Peygamber efendimizin, genellikle geceleri Benî İsrâil (İsrâ) ve Zümer sûrelerini okuduğunu bildirmiştir (Şevkânî, III, 233).

Kısaca Konusu : İsrâ olayı, İsrâiloğulları’nın kötülükleri sebebiyle uğradıkları iki büyük işgal ve yıkım, önemli bir kısmı Kur’ân-ı Kerîm’den önceki ilâhî kitaplarda da bulunan temel dinî ve ahlâkî buyruklar, yeniden dirilmenin mümkün olduğu ve âhiret sorumluluğu, Allah’ın kuşatıcı ilmi, ilk insanın yaratılışı, İblîs’in isyanı, insanın seçkin bir varlık oluşu, ibadet ve namaz,Kur’an’ın önemi, müşriklerin inatçılığı, müminlerin itaatkârlığı sûrenin başlıca konularıdır.

İSRA SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. Subhanellezî esra bi abdihî leylem minel mescidil harami ilel mescidil aksallezî barakna havlehu li nuriyehu min ayatina innehu huves semîul besîyr

2. Ve ateyna musel kitabe ve cealnahu hudel li beni israiyle ella tettehîzu min dunî vekîla

3. Zurriyyete men hamelna mea nuh innehu kane abden şekura

4. Ve kadayna ila benî israiyle fil kitabi le tufsidunne fil erdî merrateyni ve le ta’lunne uluvven kebîra

5. Fe iza cae va’du ulahume beasna aleykum îbadel lena ulî be’sin şedîdin fe casu hîlaled diyar ve kane va’dem mef’ula

6. Summe radedna lekumul kerrate aleyhim ve emdednakum bi emvaliv ve benîne ve cealnakum eksera nefîra

7. İn ahsentum ahsentum li enfusikum ve in ese’tum feleha fe iz cae va’dul ahîrati li yesuu vucuhekum ve li yedhulul mescide kema dehaluhu evvele merrativ ve liyutebbiru ma alev tetbîra

8. Asa rabbukum ey yerhamekum ve in udtum udna ve cealna cehenneme lil kafirîne hasîyra

9. İnne hazel kur’ane yehdî lilletî hiye akvemu ve yubeşşirul mu’minînellezîne ya’melunes salihati enne lehum ecran kebîra

10. Ve ennellezîne la yu’minune bil ahîrati a’tedna lehum azaben elîma

11. Ve yed’ul insanu biş şerri duaehu bil hayr ve kanel insanu acula

12. Ve cealnel leyle ven nehara ayeteyni fe mehavna ayetel leyli ve cealna ayeten nehari mubsîratel li tebteğu fadlem mir rabbikum ve li ta’lemu adedes sinîne vel hîsab ve kulle şey’in fassalnahu tefsîyla

13. Ve kulle insanin elzemnahu tairahu fî unukîh ve nuhricu lehu yevmel kîyameti kitabey yelkahu menşura

14. İkra’ kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasîba

15. Menihteda fe innema yehtedî li nefsih ve men dalle fe innema yedîllu aleyha ve la teziru vaziratuv vizra uhra ve ma kunna muazzibîne hatt neb’ase rasula

16. Ve iza eradna en nuhlike karyeten emarna mutrafîha fe fesku fîha fe hakka aleyhel kavlu fe demmernaha tedmîra

17. Ve kem ehlena minel kuruni mim ba’di nuh ve kefa bi rabbike bi zunubi îbadihî habîram besîyra

18. Men kane yurîdul acilete accelna lehu fiha ma neşau li men nurîdu summe cealna lehu cehennem yaslaha mezmumem medhura

19. Ve men eradel ahîrate ve sea leha sa’yeha ve huve mu’minun fe ulaike kane sa’yuhum meşkura

20. Kullen numiddu haulai ve haulai min atai rabbik ve ma kane atau rabbike mahzura

21. unzur keyfe faddalna ba’dahum ala ba’d ve lel ahîratu ekberu deracativ ve ekberu tefdîyla

22. La tec’al meallahi ilahen ahara fe tak’ude mezmumem mahzula

23. Ve kada rabbuke elle ta’budu illa iyyahu ve bil valedeyni îhsana imma yebluğanne îndekel kibera ehaduhuma ev kilahuma fe la tekul lehuma uffiv ve la tenher huma ve kul lehuma kavlen kerîma

24. Vahfîd lehuma cenahaz zulli miner rahmeti ve kur rabbirhamhuma kema rabbeyanî sağîyra

25. Rabbukum a’lemu bima fî nufusikum in tekunu salihîyne fe innehu kane lil evvabîne ğafura

26. Ve ati zel kurba hakkahu vel miskîne vebnes sebîli ve la tubezzir tebzîra

27. İnnel mubezzirîne kanu îhvaneş şeyatîyn ve kaneş şeytanu li rabbihî kefura

28. Ve imma tu’ridanne anhumubtiğae rahmetim mir rabbike tercuha fe kul lehum kavlem meysura

29. Ve la tec’al yedek mağluleten ila unukike ve la tebsutha kullel beştî fe tak’ude melumem mahsura

30. İnne rabbeke yebsutur riska li mey yeşau ve yakdir innehu kane bi îbadihî habîram besîyra

31. Ve la taktulu evladekum haşyete imlak nahnu nerzukuhum ve iyyakum inne katlehum kane hit’en kebîra

32. Ve la takrabuz zina innehu kane fahîşeh ve sae sebîla

33. Ve la taktulun nefselletî harramellahu illa bil hakk ve men kutile mazlumen fe kad cealna li veliyyihî sultanen fe la yusrif fil katl innehu kane mensura

34. Ve la takrabu malel yetîmi illa billetî hiye ahsenu hatta yebluğa eşuddehu ve evfu bil ahd innel ahde kane mes’ula

35. Ve evful keyle iza kiltum vesinu bil kîstasil mustekîym zalike hayruv ve hasenu te’vîla

36. Ve la takfu ma leyse leke bihî îlm innes sem’a vel besara vel fuade kullu ulaike kane anhu mes’ula

37. Ve la temşi fil erdî merah inneka len tahrikal erda ve len tebluğal cibale tula

38. Kullu zalike kane seyyiuhu înde rabbike mekruha

39. Zalike mimma evha ileyke rabbuke minel hîkmeh ve la tec’al meallahi ilahen ahara fe tulka fî cehenneme melumem medhura

40. E fe asfakum rabbukum bil benîne vettehaze minel melaiketi inasa inneku le tekulune kavlen azîyma

41. Ve le kad sarrafna fî hazel kur’ani li yezzekkeru ve ma yezîduhum illa nufura

42. Kul lev kane meahu alihetun kema yekulune izel lebteğav ila zil arşi sebîla

43. Subhanehu ve teala amma yekulune uluvven kebîra

44. Tusebbihu lehus semavatus seb’u vel erdu ve men fîhinn ve im min şey’in illa yusebbihu bi hamdihî ve lakil la tefkahune tesbîhahum innehu kane halimen ğafura

45. Ve iza kara’tel kur’ane cealna beyneke ve beynellezîne la yu’minune bil ahîrati hîcabem mestura

46. Ve cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhu ve fî azanihim vakra ve iza zekerte rabbeke fil kur’ani vahdehu vellev ala edbarihim nufura

47. Nahnu a’lemu bima yestemiune bihî iz yestemiune ileyke ve iz hum necva iz yekuluz zalimune in tetteiune illa raculem meshura

48. unzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fela yestetfy’une sebîla

49. Ve kalu e iza kunna îzamev ve rufaten en inna le meb’usune halkan cedîda

50. Kul kunu hîcareten ev hadîda

51. Ev halkam mimma yekburu fî sudurikum fe seyekulune mey yuîyduna kulillezî fetarakum evvele merrah feseyunğîdune ileyke ruusehum ve yekulune meta hu kul asa ey yekune karîba

52. Yevme yed’ukum fe testecîbune bi hamdihî ve tezunnune il lebistum illa kalila

53. Ve kul li îbadî yekululletî hiye ahsen inneş şeytane yenzeğu beynehum inneş şeytane kane lil insani aduvvem mubîna

54. Rabbukum a’lemu bilkum iy yeşe’ yerhamkum ev iy yeşe’ yuazzibkum ve ma erselnake aleyhim vekîla

55. Ve rabbuke a’lemu bi men fis semavati vel ard ve le kad faddalna ba’dan nebiyyîne ala ba’dîv ve ateyna davude zebura

56. Kulid’ullezîne zeamtaum min dunihî fe la yemlikune keşfed durri ankum ve la tahvîla

57. ulaikellezîne yed’une yebteğune illa rabbihimul vesîlete eyyuhum akrabu ve yercune rahmetehu ve yehafune azabeh inne azabe rabbike kane mahzura

58. Ve im min karyetin illa nahnu muhlikuha kable yevmil kîyameti ev muazzibuha azaben şedîda kane zalike fil kitabi mestura

59. Ve ma meneana en nursile bil ayati illa en kezzebe bihel evvelun ve ateyna semuden nakate mubsîraten fe zalemu biha ve ma nursilu bil ayati illa tahvîfa

60. Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner ru’yelletî eraynake illa fitnetel linnasi veş şeceratel mel’unete fil kur’an ve nuhavvifuhum fe ma yezîduhum illa tuğyanen kebîra

61. Ve iz kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblîs kale e escudu li men halakte tîyna

62. Kale e raeyteke hazellezî kerramte aleyye le in ehherteni ila yevmil kîyameti le ahtenikenne zurriyyetehu illa kalîla

63. Kalezheb fe men tebiake minhum fe inne cehenneme ceazukum cezaem mevfura

64. Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhum fil emvali vel evladi veîdhum ve ma yeîduhumuş şeytanu illa ğurura

65. İnne îbadî leyse leke aleyhim sultan ve kefa bi rabbike vekîla

66. Rabbukumullezî yuzcî lekumul fulke fil bahri li tebteğu min fadlih innehu kane bi kum rahîyma

67. Ve iza messekumud durru fil bahri dalle men ted’une illa iyyah felemma neccakum ilel berri a’radtum ve kanel insanu kefura

68. E fe emintum ey yahsife bikum canibel berri ev yursile aleykum hasîben summe la tecidu lekum vekîla

69. Em emintum ey yuîydekim fîhi taraten uhra fe yursile aleykum kasîfem miner rîhî fe yuğrikakum bima kefartum summe la tecidu lekum aleyna bihî tebîa

70. Ve le kad kerramna benî ademe ve hamelnahum fil berri vel bahri ve razaknahum minet tayyibati ve faddalnahum ala kesîrim mimmen halakna tefdîyla

71. Yevme ned’u kulle unasim bi imamihim fe men utiye kitabehu bi yemînihî fe ulaike yakraune kitabehum ve la yuzlemune fetîla

72. Ve men kane fî hazihî a’ma fe huve fil ahîrati a’ma ve edallu sebîla

73. Ve in kadu le yeftinuneke anillezî evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izel lettehazuke halîla

74. Ve lev la en sebbetnake le kad kidte terkenu ileyhim şey’en kalîla

75. İzel le ezaknake dî’fel hayati ve dî’fel memati summe la tecidu leke aleyna nesîyra

76. Ve in kadu leyestefizzuneke minel erdî li yuhricuke minha ve izel la yelbesune hîlafeke illa kalîla

77. Sunnete men kad erselna kableke mir rusulina ve la tecidu li sunnetina tahvîla

78. Ekîmes salate li dulukuş şemsi ila ğasekîl leyli ve kur’anel fecr inne kur’anel fecri kane meşhuda

79. Ve minel leyli fe tehecced bihî nafiletel leke asa ey yeb’aseke rabbuke mekamem mahmuda

80. Ve kur rabbi edhîlnî mudhale sîdkîv ve ahricnî muhrace sîdkîv vec’al lî mil ledunke sultanen nesîyra

81. Ve kul cael hakku ve zehekal batîl innel batîle kane zehuka

82. Ve nunezzilu minel kur’ani ma huve şifauv ve rahmetul lil mu’minîne ve la yezîduz zalimîne illa hasara

83. Ve iza en’amna alel insani a’rada ve nea bi canibih ve iza messehuş şerru kane yeusa

84. Kul kulluy ya’melu ala şakiletih fe rabbukum a’lemu bi men huve ehda sebîla

85. Ve yes’eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbî ve ma utîtum minel îlmi illa kalîla

86. Ve lein şi’na le nezhebenne billezî evhayna ileyke summe la tecidu leke bihî aleyna vekîla

87. İlla rahmetem mir rabbik inne fadlehu kane aleyke kebîra

88. Kul leinictemeatil insu vel cinnu ala ey ye’tu bi misli hazel kur’ani la ye’tune bi mislihî ve lev kane ba’duhum li ba’dîn zahîra

89. Ve le kad sarrafna lin nasi fî hazel kur’ani min kulli meselin fe eba ekserun nasi illa kufura

90. Ve kalu len nu’mine leke hatta tef cura lena minel erdî yembua

91. Ev tekune leke cennetum min nehîyliv ve înebin fe tufecciral enhara hîlaleha tefcîra

92. Ev tuskîtas semae kema zeamte aleyna kisefen ev te’tiye billahi vel melaiketi kabîla

93. Ev yekune leke beytum min zuhrufin ev terka fis sema’ min kulli meselin fe eba ekserun nasi illa kufura ve len nu’mine li rukîyyike hatta tunezzile aleyna kitaben nakrauh kul subhane rabbî hel kuntu illa beşerar rasula

94. Ve ma menean nase ey yu’minu iz caehumul huda illa en kalu e beasellahu beşerar rasula

95. Kul lev kane fil erdî melaiketuy yemşune mutmeinnîne le nezzelna aleyhim mines semai meleker rasula

96. Kul kefa billahi şehîdem beynî ve beynekum innehu kane bi îbadihî habîram besîyra

97. Ve mey yehdillahu fe huvel muhted ve mey yudlil fe len tecide lehum evliyae min dunih ve nahşuruhum yevmel kîyameti ala vucuhihim umyev ve bukmev ve summa me’vahum cehennem kullema habet zidnahum seîyra

98. Zalike cezauhum bi ennehum keferu bi ayatina ve kalu e iza kunna îzamev ve rufaten e inna le meb’usune halkan cedîda

99. E ve lem yerav ennellahellezî halekas semavati vel erda kadirun ala ey yahluka mislehum ve ceale lehum ecelel la raybe fîh fe ebez zalimune illa kufura

100. Kul lev entum temlikune hazine rahmeti rabbî izel le emsektum heşyetel infak ve kanel insanu katura

101. Ve le kad ateyna musa tis’a ayatim beyyinatin fes’el benî israîle iz caehum fe kale lehu fir’avnu innî le ezunnuke ya musa meshura

102. Kale le kad alimte ma enzele haulai illa rabbus semavati vel erdî besair ve innî le ezunnuke ya fir’avnu mesbura

103. Fe erade ey yestefizzehum minel erdî fe ağraknahu ve mem meahu cemîa

104. Ve kulna mim ba’dihî li benî israiyleskunul erda fe iza cae va’dul ahîrati ci’na bikum lefîfa

105. Ve bil hakkî enzelnahu ve ibl hakkî nezel ve ma erselnake illa mubeşşirav ve nezîra

106. Ve kur’anen feraknahu li takraehu alen nasi ala muksiv ve nezzelnahu tenzîla

107. Kul aminu bihî ev la tu’minu innellezîne utul îlem min kablihî iza yutla aleyhim yehîrrune lil ezkani succeda

108. Ve yekulune subhane rabbina in kane va’du rabbina le mef’ula

109. Ve yehîrrune lil ezkani yebkune ve yezîduhum huşua

110. Kulid’ullahe evid’ur rahman eyyem ma ted’u fe lehul esmaul husna ve la techer bi salatike ve la tuhafit biha vebteğî beyne zalike sebîla

111. Ve kulil hamdu lillahillezî lem yettehîz veledev ve lem yekul lehu şerîkun fil mulki ve lem yekul lehu veliyyum minez zulli ve kebbirhu tekbîra

İSRA SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1.Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.

2.Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve onu, “Benden başkasını vekil edinmeyin” diyerek, İsrailoğullarına bir rehber yaptık.

3.Ey kendilerini Nûh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin çocukları! Gerçek şu ki, o çok şükreden bir kuldu.

4.Biz, Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğullarına, “Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz” diye hükmettik.

5.Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va’d idi.

6.Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık.

7.İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.)

8.Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yapmışızdır.

9,10.Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.

11.İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir.

12.Biz geceyi ve gündüzü (kudretimizi gösteren) iki alâmet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip gündüz alametini aydınlatıcı kıldık. İşte biz her şeyi açıkça anlattık.

13.Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.

14.“Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecektir.

15.Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.

16.Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.

17.Nûh’tan sonra da nice nesilleri helâk ettik. Kullarının günahlarını hakkıyla bilici ve görücü olarak Rabbin yeter.

18.Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.

19.Kim de mü’min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.

20.Rabbinin lütfundan her birine; onlara da, bunlara da veririz. Rabbinin lütfu (hiç kimseye) yasaklanmış değildir.

21.Bak nasıl, onların kimini kimine üstün kıldık. Elbette ahiretteki dereceler daha büyüktür, üstünlükler daha büyüktür.

22. Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın.

23.Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.

24.Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”

25.Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.

26.Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.

27.Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.

28.Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.
29.Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.

30.Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.

31.Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.

32.Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.

33.Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.

34.Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.

35.Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.

36.Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

37.Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.

38.Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.

39. Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme. Sonra kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.

40.Rabbiniz erkek çocukları size seçip-ayırdı da kendisine meleklerden kız çocukları mı edindi? Gerçekten çok büyük bir söz söylüyorsunuz.

41. Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor.

42.De ki: “Eğer onların iddia ettiği gibi, Allah’la beraber (başka) ilâhlar olsaydı, o zaman o ilâhlar da Arş’ın sahibine ulaşmak için elbette bir yol ararlardı.

43.Allah, her türlü eksiklikten uzaktır, onların söylediklerinin ötesindedir, yücedir.

44.Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.

45.Kur’an okuduğunda, seninle ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz.

46.Kur’an’ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur’an’da (ibadete lâyık ilâh olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.

47.Onlar seni dinlerlerken hangi maksatla dinlediklerini, kendi aralarında konuşurlarken de o zalimlerin, “Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” dediklerini çok iyi biliyoruz.

48.Bak, senin için ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık (doğru) yolu bulamazlar.

49.Dediler ki: “Biz bir yığın kemik, bir yığın ufantı olduğumuz zaman mı yeniden bir yaratılışla diriltilecekmişiz, biz mi?”

50. De ki: “(Şüphe mi var?) İster taş olun ister demir!”
51.“Yahut aklınızca, diriltilmesi daha da imkânsız olan başka bir varlık olun, (yine de diriltileceksiniz.)” Diyecekler ki: “Peki bizi hayata tekrar kim döndürecek?” De ki: “Sizi ilk defa yaratan.” Bunun üzerine başlarını sana (alaylı bir tarzda) sallayacaklar ve “Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!”

52.Allah’ın sizi (kabirlerinizden) çağıracağı, sizin de O’na hamd ederek emrine hemen uyacağınız ve (kabirlerinizde) pek az kaldığınızı sanacağınız günü hatırla!

53.Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.

54.Rabbiniz sizi daha iyi bilir. (Durumunuza göre) dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. Seni de onlara vekil olarak göndermedik.

55.Hem Rabbin göklerde ve yerde kim varsa daha iyi bilir. Andolsun, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.

56.De ki: “Onu bırakıp da ilâh diye ileri sürdüklerinizi çağırın. Onlar, başınızdaki sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler.”

57.Onların yalvardıkları bu varlıklar, “hangimiz daha yakın olacağız” diye Rablerine vesile ararlar. O’nun rahmetini umarlar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur.

58.Ne kadar memleket varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edeceğiz, ya da şiddetli bir azapla cezalandıracağız. İşte bu, Kitap’ta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış bulunuyor.

59.Bizi, (Kureyş’in istediği) mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olması alıkoydu. (Nitekim) Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onlar bu yüzden zalim oldular. Oysa biz mucizeleri sırf korkutmak için göndeririz.

60.Hani sana, “Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur’an’da lânetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı.

61. Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı ile eğilmişlerdi. Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç ben, çamur hâlinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir miyim?” demişti.

62.Yine demişti ki: “Benden üstün tuttuğun kişi bu mu, söyler misin? Andolsun eğer beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, (azdırarak) kontrolüm altına alacağım.”

63.Allah, şöyle dedi: “Çekil, git.” Onlardan kim sana uyarsa, kuşkusuz cehennem tam bir karşılık olarak hepinizin cezası olacaktır.”

64.“(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.

65.“Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!”

66.Rabbiniz, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütendir. Şüphesiz O, size karşı çok merhametlidir.

67. Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.

68.Peki, karada sizi yere geçirmesinden, yahut üzerinize taşlar savuran kasırga göndermesinden, sonra da kendinize bir vekil bulamamaktan güvende misiniz?

69.Yahut sizi tekrar denize döndürüp üstünüze, kasıp kavuran bir fırtına yollayarak nankörlüğünüz sebebiyle sizi boğmasından, sonra da bize karşı kendiniz için arka çıkacak bir yardımcı bulamama (durumun)dan güvende misiniz?

70. Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.

71.Bütün insanları kendi önderleriyle birlikte çağıracağımız günü hatırla. (O gün) her kime kitabı sağından verilirse, işte onlar kitaplarını okurlar ve kıl kadar haksızlığa uğratılmazlar.

72.Kim bu dünyada körlük ettiyse ahirette de kördür, yolunu daha da şaşırmıştır.

73.Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.

74.Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.

75.İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.

76.Seni o yerden (Mekke’den) sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi, senin ardından orada pek az kalırlardı.

77.Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın.
78.Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir.

79.Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.

80. De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.”

81.De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”

82.Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.

83.İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da umutsuzluğa düşer.

84.De ki: “Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir.”

85.Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”

86.Andolsun, dileseydik biz sana vahyettiğimizi tamamen ortadan kaldırırdık; sonra bu konuda bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın.

87.Ancak Rabbin’den bir rahmet olarak böyle yapmadık. Çünkü O’nun sana olan lütfu büyüktür.

88.De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”

89. Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.

90,91,92,93. Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”

94.İnsanlara hidayet (Kur’an) geldikten sonra onların iman etmelerine ancak, “Allah, bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi?” demeleri engel olmuştur.

95.De ki: “Eğer yeryüzünde, (insanlar yerine) yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.”

96. De ki: “Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. Çünkü O, kullarından hakkıyla haberdardır, onları hakkıyla görendir.”

97.Allah, kimi doğru yola iletirse işte o, doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, böyleleri için O’nun dışında dostlar bulamazsın. Onları kıyamet günü körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzüstü haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir. Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız.

98.Bu, onların cezasıdır. Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr ettiler ve, “Biz bir yığın kemik, bir yığın ufantı olduktan sonra mı yeniden bir yaratılışla diriltilecekmişiz, biz mi?” dediler.

99.Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? Allah onlar için, hakkında hiçbir şüphe bulunmayan bir ecel belirlemiştir. Fakat zalimler ancak inkârda direttiler.

100.De ki: “Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Zaten insan çok cimridir.”

101.Andolsun, biz Mûsâ’ya apaçık dokuz mucize verdik. İsrailoğullarına sor (sana anlatsınlar): Hani Mûsâ onlara gelmiş ve Firavun da ona, “Ben senin kesinlikle büyülendiğini zannediyorum ey Mûsâ!” demişti.

102.Mûsâ ise, “İyi biliyorsun ki, bunları ancak, göklerin ve yerin Rabbi apaçık deliller olarak indirmiştir. Ey Firavun, ben de seni kesinlikle helâk olmuş bir kişi olarak görüyorum” demişti.

103.Bunun üzerine Firavun (işkence etmek ve öldürmek suretiyle) o yerden onların kökünü kazımak istedi. Biz de onu ve beraberindekileri hep birden suda boğduk.

104.Bunun ardından İsrailoğullarına şöyle dedik: “Bu topraklarda oturun, ahiret va’di (kıyamet) gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz.”

105. Biz onu (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ve o da hak ile indi. Seni de ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

106.Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.

107.De ki: “Ona ister inanın, ister inanmayın. Şüphesiz, daha önce kendilerine ilim verilenler, Kur’an kendilerine okunduğunda derhal yüzüstü secdeye kapanırlar.”

108.“Rabbimizin şanı yücedir. Rabbimizin va’di mutlaka gerçekleşecektir” derler.

109. Onlar ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır.

110.De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.

111. “Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve âcizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah’a mahsustur” de ve O’nu tekbir ile yücelt.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna