İslam Dininde Açlık Grevinin Yeri var mıdır

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Birçok ülkelerde bazı kimseler, meselâ hükümeti protoste etmek için açlık grevini yapıp, ölünceye kadar yemek yemezler. İslâm dininde açlık grevinin yeri var mıdır?

Tarihte kayıtlı ilk açlık grevi eski Hindistan’da yapıldı. Sürgüne gönderilen Kral Rama’nın ülkesine dönebilmesi için eyleme başlayan kardeşi amacına ulaşamadı ama bir protesto biçimi olarak açlık grevi zaman içinde yerleşti. Öyle ki Hıristiyanlık öncesi İrlanda’da yasallaştı. Adaletsizliğe uğrayan bir kişi açlık grevi yapıp öldüğünde suçladığı kişi ya da makam, eylemcinin borçlarını üstlenmek zorundaydı.

Ölüm orucuna başlayan veya başka bir tâbirle açlık grevine giren bir insan, bir şey yeyip içmemektedir. Aç ve susuz kalan bir insan ise gün geçtikçe takâtten düşüp zayıflayacak, neticede ölüme gidecektir. İnsanın kendi kendini ölüme terk etmesinin, canına kıymasının diğer bir adı da “intihar”dır.

Hükümeti veya düzenini protesto etmek için açlık grevini yapıp ölüme sebebiyet vermek intiharın bir çeşidi olup büyük bir vebâldir. Hatta domuz ve leş gibi haram şeyi zaruret halinde yemeyip ölüme sebebiyet vermek dahi günahtır (7).

Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın.” (Bakara, 2/195)

buyuran Yüce Rabbimiz; insanın hem maddî hem de mânevî hayatını her türlü tehlikeden korumasını emretmektedir.

Bunun için, insanın ölmeyecek kadar bir şeyler yeyip içmesi farzdır. Çünkü bedenimiz, ancak yeyip içmekle ayakta durabilir, hayatiyetini devam ettirebilir. Bu farzı yerine getiren insan büyük bir sevap kazanır. Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (asm),

Şüphesiz, Allah helâl olan her şeyden dolayı mükâfat verir. Hattâ kulun ağzına götürdüğü lokmada bile sevap vardır.” buyururlar. (Mecmau’l-Enhur, 2/524)

Dipnot
(7) al-Fetavâ al-Hindiye, c. 5, s. 338

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir