Aile İçinde Kimin Sözünü ve İsteklerine Boyun Eğmeliyiz

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ailede kimin sözü geçer? Kadın ve erkeğin doğasından veya kültürel etkilerden gelen farklılıkları olabilmekle birlikte evlilikteki iki kişi kadın ve erkek olmaktan önce birer insandır ve evliliği iki “insan” oluşturur. Bu nedenle Şuurlu Müslümanın evinde ne kadının ne erkeğin, ne gelinin ne de kaynananın sözü geçer, bu evlerde, “Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.” (Zümer, 39/18)

Eşlerin evde sözü geçen tek kişi olma çabası içine girmesi durumunda ise çoğunlukla kaos ortamı oluşmakta ve bu durum sorunları, anlaşmazlıkları beraberinde getirmektedir. Evet aile reisi olan erkek, “Ben amirim, bana kayıtsız şartsız itaat edeceksin.” diyerek, âilesinin tepesine dikilip zûlüm yapmağa hakkı yoktur. Bu evlerde kimse birbirinin hatasını yüzüne vurmaz, hatalar ve yanlışlar nasihat ve dua ile düzeltilir. Bu evlerde huzur, af ve merhamet ile sağlanır, aile içi istişare bu yuvaların olmazsa olmazlarındandır. Bu çatı altında her fert, sadece Allah’a güvenip dayanır.

Evliliğin en tehlikeli yıllan ilk senelerdir. Hele iki tecrübesiz ve acemi gencin yanında tecrübeli ve soğukkanlı bir büyük yoksa sen seyreyle bir pire için yorgan yakmaları… Sonra da gözyaşı içinde pişmanlık türküleri söylemeleri…

Evlilik hayatı, karşılıklı sabır ister, fedakârlık bekler taraflar, kötü günlerin geçip iyi günlerin geleceğine inanma mecburiyetindedirler.

Şayet maruz kalınan ilk sıkıntıları sanki ömür boyu devam edecek tahammülü imkansız zulümler, yanlışlar olarak görmeye başlarsanız, sizin işiniz zordur. Allah size sabırlar ihsan eylesin.

Falan beyin kızı filan beyin oğluyla bir araya gelip müşterek hayata başlıyorlar. Tabii ilk günlerde duygusal baskı sebebiyle birbirlerinin aksi ve ters taraflarını göremiyorlar.

Hatta günün birinde tersliklere düşebileceklerini hayal bile edemiyorlar. Ne var ki, gerçekler kendini zaman içinde gösteriyor.

Hissi baskı azalıyor, kendilerinin aksiliklerini, sivriliklerini, mizaç farklılıklarım görmeye başlamakla kalmıyor, iğne gibi, belki çuvaldız gibi birbirlerine baürmaktan da geri kalmıyorlar.

İşte bu devrede tartışmalar, kusur ve hataları görmeler başlıyor. Bazen ayrılma, boşanma gibi kötü sonuçlara bile gidiliyor…

Halbuki bunlar bir bakıma baştan bilinmesi, beklenmesi icabeden tezahürler. Aynı karında büyümüş kan kardeşleri sanki çok mu iyi geçiniyorlar? Onların aralarında hiç mi münakaşa olmuyor, tartışma çıkmıyor?

Ama nefis ve şeytan iyi şeyleri düşündürmüyor, sabır hissi vermiyor ki..

Bir de bakıyorsunuz saman alevi gibi bir yükseliş, arkasından da bir pire için yorgam bu saman alevine atış… Aile içinde bir arena…

Sevgili gençler, muhterem evliler, aile hayatmı doğru anlayın baştan. Birbirinizi iyi tanıyın lütfen.

Her insan başlı başma bir alem… Elbette farklılıklar olacak, birbirinize zıtlıklarınız göze çarpacak.

Sizler vitrindeki odundan yapılmış insan suretinde mankenler değilsiniz. Fikriniz, nefsiniz ve alışkanlıklarınız vardır. Bunlar sizleri ters düşürebilir, farklılıklar meydan getirebilir. Neden normal karşılamıyorsunuz?

Bu durumlarda kimin istek ve arzusuna uyulacak; ki-minkinde karar kılınacak isterseniz bir çare söyleyeyim size.

Bunun kestirmeden sonucu şudur.

Müşterek inancınız olan İslâm’ın emri ne ise oraya

gelinecek, orada karar kılınacak, orada buluşulacaktır.
Başka bir ifadeyle kimin isteği İslâm’a uygunsa onunkinde birlik sağlanacak, zıddma ise ancak kerhen, geçimi bozmamak için bir süre sabredilecektir.

Bakın büyük mütefekkir ne diyor taraflara:

– Hanımın bahtiyarı, dindar kocasına tabi olur.

– Beyin bahtiyarı da dindar hanımına boyun eğer.

Bahtiyardır o hanım ve o bey ki dinin koyduğu ölçüleri esas alır, o kurallara tabi olurlar.

Evet muhterem bey ve hanımefendiler, aziz gençler, işte buluşacağınız ortak nokta:

Hayatın başında sabrınızı tüketmeyin. Hemen kötü sonuca gitmeyin.

– Bu da geçer ya Hû! demeyi unutmayın. Gerçekten de inanın buna.

Yeter ki sabretmesini bilin, yeter ki Mimar Sinan’ın minareyi nasıl doğrulttuğunu hatırlayın, sizin de bir müddet minare doğrultmaya ihtiyacınızın olduğunu kabul edin, kendinizi Koca Sinan’dan „üstün görmeyin. Eninde sonunda İslâm’ın ölçüsünde buluşacağınızı düşünün ve beklemeyi tercih edin. Şayet mudu olmayı istiyorsanız..

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt