T ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

T harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları hangileridir? Açıklamalı olarak sıralanmış ve kolayca kavramanız için t harfi ile ilgili başlayan atasözü sözlüğünü derledik. Anlamlarıyla beraber başlayan t harfinin atasözü listesi.

Her ülkenin tarihi, kültürü, dili ve atasözleri var. Atasözleri, kültürümüzde oldukça önemlidir. Atasözleri, geçmişte edinmiş tecrübelerden yola çıkarak söylenmiş özlü sözlerdir. Kimin tarafından söylendikleri belli olmaksızın ağızdan ağıza dolaşan, yol gösterici nitelik kazanmış, az kelime ile çok mana ifade eden kültür unsurlarıdır. Ayrıca Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır. Kimi atasözü gerçek anlamı ile kullanılırken kimisi de mecaz anlamı ile kullanılmıştır. Ancak bütün atasözlerinin ortak amacı ders vermektir. Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır.
İşte alfabe sırasına göre tek tek harflerle Atasözü ve anlamları…

Tabak sevdiği deriyi yerden yere çarpar.
Kendisinde bir yetenek görülen kimsenin üzerinde daha çok durulur. Onun iyi yetişmesi için sıkı bir eğitim ve çalışma uygulanır.


Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır.
Kötü işler yaparak menfaat sağlayan kimse, buna elverişli olan durum sona erince sersemleşir, hiçbir iş yapamaz olur.


Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz.
Tarlasına hiç uğramayan, onu sürmeyen, çapalamayan, gübrelemeyen kimse ondan ürün bekleyemez. Tarlasını zamanında sürüp ekmeyen, gereken diğer işleri yapmayan kişi tarlasından iyi bir ürün alamaz.


Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın.
Toprağa hayat veren sudur. Bundan dolayı akarsuya yakın yerdeki tarla değerlidir. Çünkü sulanması kolaydır. Eve yakın olan tarla daha değerlidir; çünkü çapalama, gübreleme, ekme ve devşirme gibi tarla işleri çok kolaylıkla ve yollarda vakit geçirilmeden yapılabilir.


Tarlaya saban, sürüye çoban.
Tarlayı ekime elverişli, verimli hale getirmek için onu sürecek tarım araç ve gereçlerine ihtiyaç duyulur. Bir sürünün iyi beslenmesi ve korunmasıda ancak çobanla mümkündür. Bir işi verimli olarak çalıştıracak bir yöneticiye her zaman ihtiyaç duyulur.


Taş düştüğü yerde ağırdır (kalır) (taş yerinde ağırdır).
Kişinin değerini, kadir ve kıymetini en iyi bilenler, bu işle ilgili kimseler ile kendi çevresinde bulunanlardır. Bir insanı ve onun yaptıklarını yakın çevresi takdir eder.


Taşıma (dökme) su ile değirmen dönmez.
Bir işi yapacak kimsede yeteri kadar güç ve donanım bulunmadıkça, onun bunun yardımıyla sürekli ve verimli bir iş yürütülemez. İş yapacak kişide yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küçük katkılarıyla sürekli ve büyük bir iş yürütülemez. Bir iş doğal ve sürekli kaynaklara dayandırılmalıdır.


Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
İnsanı hem olumlu hemde olumsuz yönde en çok etkileyen sözdür. Acı ve kırıcı söz kalp incitir, dostu düşman yaparken; tatlı ve gönül okşayıcı bir söz en zararlı kimseyi bile bizim lehimize çevirir, dostumuz yapar. Sözün etkisi hiçbir zaman unutulmamalıdır.


Tatlı söz (kelam) dinletir, tatsız söz (kelam) esnetir.
Güzel bir konuşmayı herkes severek dinler. Sıkıcı bir konuşma dinlemek zorunda kalanlar, sıkıldıklarını belli etmekten kendilerini alamazlar. Anlatılana odaklanamaz, onu anlamakta zorluk çekerler.


Tatlı söz can azığı, acı söz baş kazığı.
Gönül okşayıcı sözler bizi yaşama bağlar, hayata karşı motive eder. Sert eleştiriler, onur kırıcı sözler ise hayattan bıkıp kopmamıza neden olur. Bu gibi durumlarda kendimize çeki düzen vermeli, hayata karşı yinede olumlu bakmayı öğrenmeliyiz.


Tatlı tatlı yemenin, acı acı geğirmesi olur.
Zevklerinin esiri olan erdemsiz kişiler, elindeki avucundakini sorumsuzca çarçur eden kişilerdir. Bir süre sonra ağır sıkıntılar içinde kıvranırlar. Bu sıkıntılarını hesaplayanlar ise, ellerindekini yemekten zevk alır, kendine zarar vermeyecek ölçüde, ihtiyaçları kadar harcamalar yaparak tüketir.


Tatlı ye, tatlı söyle (konuş).
İnsan, şu geçici dünyadaki misafirliğini neden kendine zehir eder? Biraz düşününce, bunun ne kadar saçma ve anlamsız olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. İnsan, özel hayatında ve çevresine karşı davranışlarında her zaman hoşa giden davranışlar içinde olmalıdır.


Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin.
Kötü malzemeyle pişirilmiş bir yemeğe tuz hiçbir lezzet katamaz. İşe yaramayan bir nesneyi işe yarar hale getirmek boşuna bir çabadır. Aklını kullanamayan bir kişiye de ne denli doğru yol gösterilmeye çalışılırsa çalışılsın, hiçbir yarar sağlamaz. O kişi yine bildiğini okumaya, akılsızca işler yapmaya devam edecektir.


Tavşan (dağ) dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.
Sıradan, önemsiz kişi, önemli bir kişiye küsse, önemli kişinin umrunda bile olmaz. Sitem ve nazlanışımız kişiden kişiye değişik anlamlar kazanır.


Tavşanı tazı tutar, çalımı avcı satar.
Kimi insanlar alın terinin ve emeğinin üzerine yatmayı, insanların sırtından şöhret kazanmayı pek severler. Yaşadığımız hayatta, kendi buyruğu altındaki kimselerin yaptıkları işleri kendi başarılarıymış gibi gösteren ve bununla övünen nice kimseler vardır.


Tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur.
Hayatını kendi bilek gücüyle kazanan akıllı işçi, beceremeyeceği yönetim işine el atmaz. Bilir ki böyle bir davranışı, kendisininde başkalarınında yıkımına yol açar.


Tebdil-i mekanda ferahlık vardır.
İnsan, sürekli yaşamak zorunda kaldığı ortamda kimi zaman bunalır. Hergün yapılagelen işler hayatı terdüzeleştirir. Bundan dolayı insan yer değiştirince ferahlar, tekrar yaşama sevinci bulur.


Tek kanatla kuş uçmaz.
Öyle işler vardır ki iş birliği gerektirir. Ancak bir yardımcı ile yapılırsa başarılabilir. Yardımcısız yapılamaz. Bazı işleri insanın tek başına yapması mümkün değildir. Böyle işlerde insanlar birbirlerine yardımcı olmayı bir görev bilmelidirler.


Tekkeyi bekleyen çorbayı içer.
Başarı ve mutluluk sürekli çalışmaya ve bir işte sebat etmeye bağlıdır. İyi sonuç elde etmek için bir yerde uzun süre çalışan ve sabırla bekleyen kimse, katlandığı sıkıntıların mükafatını görür. Bir iş üzerinde yılmadan, usanmadan sabırla çalışan kimse, sonunda katlandığı sıkıntıların mükafatını görür.


Tembele iş buyur, sana akıl öğretsin.
Tembel, kendisine iş buyurulunca bu işi yapmamak için şöyle bir yol izler: Ya onun yapılması gerek bulunmadığını söyler yada buyurulan biçimde değil, kendisinin işine gelen biçimde yapmayı önerir. Tembel bir kişiye bir iş yapmasını söylediğiniz zaman, o işi yapmamak için çeşitli bahaneler bulur. İşin gereksiz olduğunu söyler. Hatta size o iş hakkında bazı çözüm yolları gösterir, akıl öğretir.


Temiz iş altı ayda çıkar.
Hiçbir iş aceleye getirilmemelidir. Bir işin istenildiği şekilde, doğru dürüst yapılabilmesi için belli bir süreye ihtiyaç vardır.


Tencere dibin kara, seninki benden kara.
Kötülük, kusur yönünden sen benden daha betersin; anlamında kullanılan bir atasözümüzdür. Karşınızdakinde kusur aramaya çalışmayın. Yoksa o da sizin kusurlarınızı söylemekten kaçınmaz.


Terazi tartıyla, her şey vaktiyle.
Her şeyin bir ölçüsü ve zamanı vardır. Herkes bu kurallara uymalıdır. Düşünülen, uygulanan her şeyin bir vakti, bir ölçüsü ve zamanı vardır. Buna çok dikkat etmelidir.


Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var.
Hayatta herşey ölçü ile ve bir karara göre yapılır. Bundan dolayı herşeyin bir ölçüsü ve zamanı vardır. Bunlara dikkat etmemiz gerekir. Her şeyin uygun bir zamanı vardır. Bu zamanı bilmek, kollamak gerekmektedir.


Tereciye tere satılmaz.
Bir konu hakkında bizden daha bilgili ve deneyimli olanlara akıl vermeye ve yol göstermeye kalkarsak komik bir duruma düşeriz. Bir işin ustasına o işi nasıl yapacağı öğretilemez.


Terzi kendi söküğünü dikemez.
Bir kimse yeteneğini ve meslek haline getirdiği uzmanlığını kullanarak başkalarına yararlı olur da bu uzmanlığını kendi yararına kullanmaya fırsat bulamaz. İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine gelince savsaklarlar.


Teşbihte (temsilde) hata olmaz.
Kimi şeyler benzetmesiz anlatılamaz. Anlatılsa bile fazla etkili olmaz. Yeri geldiği zaman çirkin, kaba bir benzetme ile anlatıma daha etkili bir hava verilmesi, saygısızca bir davranış değildir. Kimse bundan alınmamalıdır.


Testiyi kıran da bir, suyu getiren de.
Toplumsal yozlaşmanın ve kayırmacılığın hüküm sürdüğü yerlerde, görevini hakkıyla yapan ile görevini kötüye kullanan kimseler arasında bir ayrım yapılmaz. Çünkü bu tür çevrelerde sağlıklı bir değerlendirme yapma olanağı yoktur.


Tevekkelin (tevekküllünün) gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez).
Üzerine düşen ve ihtiyaç duyulan tedbirleri aldıktan sonra daha fazla titizlik göstermeyip sonucu Allah’ın taktidirine bırakan kimse rahat eder. Gelecek kaygısı çekmez.


Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider.
Bir kimse, üzerine atılan suçu işlememiş olduğunu anlatıncaya kadar isnat edilen suçun cezasını fazlasıyla çekmiş olur. / Kurnaz kişi, henüz alışık olmadığı ortamlarda hünerini gösterene ve kendini ıspat edene kadar daha kurnaz birinin tuzağına düşer.


Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır.
Bir kimse ne iş tutarsa tutsun, ne kadar gönlünce yaşarsa yaşasın, sonunda, bağlı bulunduğu çevreye, alışık olduğu ortama ve kendi öz işine dönmek zorunda kalır. İnsanlar alışkanlıklarına bağlıdır. Şu ya da bu nedenle işinden, çevresinden ayrı yaşamak zorunda kalan kimse, sonunda alıştığı işe ve çevreye döner. Bazı sonuçlar kaçınılmazdır.


Tırnağın varsa başını kaşı.
İnsan, bir işe başlamak için başkasından yardım beklememeli; kendisinin imkanları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir.


Tok, açın halinden bilmez (ne bilir, anlamaz) (Var ne bilsin yok halinden).
Varlığı yerinde ve refah içinde yaşayan kimseler, yoksulların ne büyük geçim sıkıntısı içinde bulunduklarını bilmezler. Kimi konulara ait bilgiler ancak tecrübe ile öğrenilir. Birşey bilmek için onu yaşamak gerekir.


Toprağı işleyen, ekmeği dişler.
Çalışma ve faaliyet alanında bütün gereklerini yerine getiren kimse, çalışmanın semeresini görür ve ondan yararlanır. Bir iş için emek veren kişi, onun nimetlerinden yararlanmaya hak kazanır.


Türkün aklı sonradan gelir.
İnsanımız şöyle düşünür: Türk, bir hadise karşısında ne yapmak gerektiğini önceden kestiremez ve düşünemez. Aradan bir süre geçince doğru olan yol ve yöntemi bulur ve gecikmeli olarak bunu uygular. Fakat bazen iş işten geçmiş olur.


Tutulmayan hırsız beyden büyüktür.
İşlediği suçu saklayabilen, yakayı ele vermeyen biri, namuslu insanlar gibi saygınlığını sürdürür.


Tutulmayan uğru, beyden doğru.
Suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, suç islememiş gibi yasar. Özgürlüğün ve egemenliğin keyfini sürer.


Tuz, ekmek hakkını bilmeyen kör olur.
İyilik bilmez, nankör kimseyi ne Allah sever, nede insanlar. İyiliğini gördüğü, ekmeğini yediği kimseye karşı saygısızlık ve hainlik eden kimse bunun cezasını ilgisizlik ve sevgisizlik ile çeker. Toplumda yoksul ve kimsesizlere ekmek yedirip iyilik eden yardımsever insanlar vardır. Bazıları bu yardımın değerini anlayamazlar. İyilik gördüğü kimselere saygısızlık yaparlar. Böyle kişileri Allah’da sevmez.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna