V ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

V harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları hangileridir? Açıklamalı olarak sıralanmış ve kolayca kavramanız için “v” harfi ile ilgili başlayan atasözü sözlüğünü derledik. Anlamlarıyla beraber başlayan “v” harfinin atasözü listesi.

Her ülkenin tarihi, kültürü, dili ve atasözleri var. Atasözleri, kültürümüzde oldukça önemlidir. Atasözleri, geçmişte edinmiş tecrübelerden yola çıkarak söylenmiş özlü sözlerdir. Kimin tarafından söylendikleri belli olmaksızın ağızdan ağıza dolaşan, yol gösterici nitelik kazanmış, az kelime ile çok mana ifade eden kültür unsurlarıdır. Ayrıca Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır. Kimi atasözü gerçek anlamı ile kullanılırken kimisi de mecaz anlamı ile kullanılmıştır. Ancak bütün atasözlerinin ortak amacı ders vermektir. Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır.
İşte alfabe sırasına göre tek tek harflerle Atasözü ve anlamları…

Vakit nakittir.
Zaman, para gibi değerlidir. Bir amaca yada işe yönetilmeden geçirilen her dakika, bir daha ele geçmemek üzere yitirilen bir hazinedir. Para kazanmanın, daha değerli varlıklı değerler elde etmenin en önemli ögesi yine zamandır. Bundan dolayı küçük bir zaman parçası bile boş geçirilmemeli, gereği gibi değerlendirilmelidir. İnsan, kendine tanınan süreyi nasıl en iyi ve verimli şekilde değerlendirebilirim diye düşünmelidir.


Vakitsiz öten horozun başını keserler.
Her söz yerinde ve zamanında söylenmelidir. Bir sözün zamanı gelmeden söylenmesi, büyük zararlara ve infiallere yol açabilir. Bunun için, uygun olmayan zamanda aklına geleni söyleyen kimse cezalandırılır. Nasıl ki vakitsiz öten horoz, uğursuz sayılarak kesilir ve eti yenir. Her söz zamanında ve yerinde söylenmelidir. Zamansız ve yersiz söylenen bir söz beklenen etkiyi yapmayacağı gibi ilişkileri de bozabilir. Ulu orta konuşmalarıyla insaların başını derde sokan kişi cezalandırılır.


Var evi, kerem evi; yok evi, verem (elem) evi.
Varlıklı ailenin durumu, konuk ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, armağanlar vermeye elverişlidir. Yoksul ailenin evinde sıkıntı, dert ve tasadan başka birşey bulunmaz. Varlıklı olan aileler konuklarını iyi ağırlarlar. Yardıma ihtiyacı olan kimselere istedikleri miktarda yardımda bulunurlar. Yoksul bir ailenin ise dertten, sıkıntıdan başka vereceği hiçbir şeyi yoktur.


Var ne bilsin yok halinden.
Hayatı bolluk ve refah içinde geçen kimse yoksulun halinden anlamaz. Kapalı kapılar ardında ne acılar çekildiğini insan, böyle bir durum başına gelince ancak anlar.


Var varlatır, yok söyletir.
Nice bayağı insanlar vardır ki sırf zengin oldukları için adamdan sayılırlar. Varlık ve güç, kişiye yüksekten atma ve varlığını arttırma gücü verir. Yokluk ise ancak sızlanmaya, yakınmaya yol açar.


Varını veren utanmamış.
İnsan, hayır ve iyilik işlerine gücü yettiği kadar katılır. Kendisinden birşey istenen kimse, elinde ne varsa onu verir. Bunun az olmasından yada düşük nitelikte bulunmasından utanç duyulmamalıdır.


Varsa (var mı) pulun, herkes kulun; yoksa (yok mu) pulun, dardır yolun.
Zengin ve varlıklı olana herkes yaklaşır, ona kul, köle olur, hizmetine koşar. Yoksula kimse yüz vermez, onu insan yerine bile koymazlar. Dahası, böyle kimselerin adı deliye çıkar.


Varsa hünerin, var her yerde yerin; yoksa hünerin, var her yerde yerin!
Yetenekli olan kişiler toplumda saygın bir yer alırlar. Çünkü böyleleri toplumun birçok gereksinmelerine cevap verirler. Yeteneği gelişmemiş insanlar ise hiçbir iş tutamadıkları, hiçbir işe yaramadıkları için üzülürler. Hünerli kişinin toplum içinde her zaman iyi bir yeri vardır. Hünersiz kişi de nereye gitse işeyaramadığına, niçin bir iş yapamadığına üzülür.


Veren eli herkes öper.
Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir. Asıl erdemli olan, bulupta veremeyenlere ve bunun ısdırabını yüreğinde hissedenlere de saygı gösterir.


Veresiye şarap içen, iki kez sarhoş olur.
Veresiye alış veriş eden kimse iki kez yıpranır. Aldığı malın parasını peşin ödeyemediği için üzülür. Daha sonra ödenen taksitler, kişiye mal almadan para ödüyormuş gibi bir duygu verir.


Verip pişman olmaktansa (olacağına), vermeyip düşman olmak yeğdir (ol).
Bizden birşey isteyen kimseye verirsek, çok kez geri alamama durumu belirir. O zaman, verdiğimize pişman oluruz. Vermezsek, isteyen kimse bize kırılır. Öyle ise vermeli mi, vermemeli mi? Karşımızdaki kıymetbilir ve sözünün eri ise vermeli, aksi halde vermemeliyiz.


Veripte kötü olacağına, vermeyipte kötü ol.
Kişiler kendilerine ait değerli eşyaları bir başka kişiye emanet verirken çok iyi düşünmelidir. Çünkü bu emanetin başına gelecek herhangi kötü bir durum her iki tarafında sorun yaşamasına, büyük anlaşılmazlıklara neden olabilir. Kişilerin bu sorunu yaşamaması için tedbirli olmasında fayda bulunmaktadır. Şayet kendisine çok gerekli ise emanet olarak vermemeli, karşı taraf bu kişiye kötü olacaksa bu şekilde olmalıdır. Çünkü istediğini vermeyen kişiye cephe alan insanlar erdemsizdir, anlayışsızdır. Aldıklarının başına bir hal geldiğinde de arkasında kesinlikle durmayacaktır.


Verirsen doyur, vurursan duyur.
Yaptığımız iş, maksadın gerçekleşmesini sağlayacak nitelikte olmalıdır: Bir yardımda mı bulunacaksınız? Gerektiği ölçüde yapmalıyız ki işe yarasın. Biriyle dövüşüyormusunuz? Etkili, hatırı sayılır biçimde vurmalıyız ki onu yenebilelim. Bir kişiye yapılacak yardım, o kimsenin sorununu çözebilecek ölçüde olmalıdır. Bir kişiye yapılacak uyarı da o kimsenin anlayabileceği bir dilde ve tonda olmalı ki etkisini gösterebilsin.


Verirsen veresiye, batarsın karasuya.
Herkese veresiye birşey vermemeliyiz. Çünkü o alanların borçlarını ödememeleri yüzünden batabiliriz.


Vermemiş mabut, neylesin Mahmut.
Şanssız ve yeteneksiz kişiler için söylenen bir atasözümüzdür. Allah istemediği sürece kişinin bir şeye sahip olması olanaksızdır. Bazı özellikler yaratılıştan gelmektedir ve sonradan kazanılması çok zordur.


Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud.
Eğer Allah, geniş bir yaşama yada yetenek kısmet etmemişse, kulun elinden ne gelir? Allah’ın vermediğini kimse veremez, verdiğinede kimse engel olamaz.


Vur dedik, öldürdü.
Bazı kişiler sonunun ne olacağını kestiremeden verilen görevi yapmayı hedef alırlar. Yapacakları görev onları ilgilendirirken, bu görev sonunda başa gelecekler asla onları ilgilendirmez. Bu düşüncesiz davranış onların görevini yaparken, ardından kötü şeylere sebep vermesine neden olur. Bu kimi zaman kişilere ders yada tecrübe olurken, kimi zamanda insanlara olan güvenin tartılmasında kendini geliştirmeye neden olur. Bir kişiye yapmasını istediğimiz bir işi verirken onun kişiliği ve görevini layıkıyla yapıp yapamayacağını düşünmeli, eğer yapamayacaksa farklı kişilere bunu yaptırmalıyız. Bu durum bizim adımıza daha sağlıklı olacaktır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir