Birçoğumuzun çizgi filmlerle büyüdüğümüzü ve izlerken büyük bir heyecanla izlediğimizi hemen hemen hepimiz hatırlıyoruz. Hepimizin severek izlediği çizgi filmlerin yapımı son zamanlarda kullanılan bilgisayar teknolojileri sayesinde biraz kolaylaşmış olsa da temel yapım yöntemi epey zahmetlidir.
Gün geçtikçe tanımı değişen çizgi filmlerin genel olarak tanımı, gerçekçi olmayan veya yarı gerçek karakterlerin çizilerek karikatür şeklini alıp bilgisayar ortamında oynatılması sonucu ortaya çıkan filmdir. Bilgisayar ortamında yapılan çizimler ve animasyonlar bu sektörün işini daha da kolaylaştırmaktadır. Çocukların yaşı çizgi film senaryolarında önemlidir ki hangi yaşa hitap edecek olması kullanılacak olan hitap dilini ve anlatım biçimini etkileyecektir.
Televizyonculukta ve sinemada, bir saniyede 25 kare tekniği uygulanmaktadır. Yani 25 adet görüntünün 1 saniye içinde arka arkaya dizilmesi ile akıcı bir görüntü oluşturulur. Bunun sebebi, insan beyninin saniyede 25 farklı görüntüden fazlasını algılayamamasıdır.
İlginçtir Çin ve Türk ulusunun gölge oyunları ile start verildi bu sektöre,19. yy’da Fransız bir çizerin çalışmalarıyla ise hız kazanmaya başladı. 1830 yılında resimler hareket ettiriliyormuş gibi gösteren ve bu işin ana maddesi bir oyuncak hazırlandı. Tam olarak 1930 yılında kaliteli çalışmalar ve renklerle birlikte bu sektör gelişim göstermeye başladı.
Çizgi filmlerde de, 1 saniyede 25 kare (resim) arka arkaya dizilecek şekilde çizim yapılır. 20 dakikalık bir çizgi film için 30.000 adet resim gerekmektedir. Bu kadar resmin çizilmesi çok zor olduğu için birbirini tekrar eden görüntüler de kullanılabilir. Örneğin bir kedi bir fareyi kovalarken, arkada görünen evler, ağaçlar, çitler, vs. kısa aralıklarla kendini tekrarlar.
