Susuz Kalan Kervan Dini Kıssalar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

SUSUZ KALAN KERVAN
Bir gün, çölde bir kervan gidiyordu.. Gökte güneş, yerde kum inşam yakıp bitirmedeydi. Kervan susuz kalmış, yağmursuzluktan kırbalarında bir damlacık olsun su kalmamıştı…

Kervan halkı dudaklarına sürecek bir damla su bulamaz bir halde kıvranırken, ansızın o iki cihanın imdâdı-na yetişen Rahmet Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem), onların imdâdına erişmek üzere yoldan çıkageldi…

Kumların alev kesildiği, güneşin beyinleri eritircesi-ne yaktığı çölde, o sarp ve korkunç yolda, o kızgın kumların üzerinde bunalıp kalmış olan o kalabalık kervanı gördü…

Gerçekten görülecek bir haldeydiler…

Develerin dilleri ağızlarından çıkmış; adamlar, taraf taraf sıcak kumlar üzerine serilip kah vermişti..
Kâinatın Efendisi bu hali görüne acıdı

_Ey kervan halkı, dedi, kalkın Bir kaçınız o kum yığınına doğru koşsun! Orada .zenci bir köla kır bayla efendisine su götürüyor. Siz on zenciyi deveciyi de devesiyle beraber ister istemez tutup bana getirin!

Çölün ortasında yanıp duran kervan halkından bir kaç kişi, kalkıp kum tepesine doğru rüzgâr önünde uçuşan yapraklar gibi koştular.

O da ne?

Gerçekten kum tepesinin dibinde bir zenci vardı, Kırbasını doldurmuş, devesine binmiş, efendisine su götürüyordu…

Derhal önünü kestiler:

—    Dur!..

Zenci hayretler içinde kalıvermişti.. Siyah dudakları m aralayıp sordu i

—    Neler oluyor, niçin yolumu kesiyorsunuz?

Cevap verdiler:

—    Şu tepenin hemen ardında insanların iftihar edecekleri zât. Kâinatın hayırlısı olan Rahmet Peygamber seni çağırıyor!..

Zencinin gözleri yuvalarının içinde fır fır dönmedeydi :

—    Ben, dedi, öyle birini tanımıyorum, o da kim?

—    Ay yüzlü, şeker huylu, tatlı sözlü Muhammedi..

—    O galiba bir kısım halkı sihirle zebûn etmiş.. Ona yanın adım bile yaklaşmam ben…

—    Emir aldık, seni ona götüreceğiz!..

—    Beni yolumdan etmeyin, gitmem ben!..

Zenci öyle diyordu ya, gelen adamların da arslan pençesi gibi elleri vardı… Derhal onu yakalayıp zorla çeke çeke kervandan tarafa sürüklemeye başladılar..

Zenci bağınp çağırıyor, esip yağıyordu:

—    Durun, ilişmeyin bana!…

Nihayet onu yüksek huzura getirdiler. îki cihanın imdâdına yetişen Cenâb-ı Peygamber buyurdular ki:
— Suyunuzu için, mataralarınızı, kırbalarınızı doldurun!..

Kervan halkı o bir tek kırbanın başına üşüştü.. Herkes kana kana su içti.. Hem adamlar, hem develer yudum yudum su içiyorlardı.. Sonra bütün kırbalarını, matrala-rını da doldurdular……öyle ki, bu cömertliğe, bu kırbadaki suyun bolluğuna gökyüzündeki bulut bile şaştı kaldı..

Zenci de, kervan halkı da Nebiler Sultanının Mucizesine hayran oldu. Hayran kalınmayacak bir şey değildi ki… Bir tek kırba, bunca halkı sulamış, bunca devenin yanık ciğerine merhem olmuştu..

Kervan halkı ak çiçekli bir gül dalı gibi titreyerek:

— Ey Ahmed, ey deniz huylu Peygamber, dediler; bu ne? Küçücük bir kırbayı sebep ittihaz ettin, arabı da suya gark ettin, kürdü del*.

Ey köle!.. Şimdi kırbanın dolu olduğunu da gör de; şikayet edip iyi, kötü söyleme!. Bak işte, kırban Hızır’ın pınarı gibi çağlayıp duruyor…

Zenci köle, iri iri ve kara kara gözlerini hayretle açmıştı. Cenâb-ı Peygamberin, bu mu”cizesıne hayran hayran bakmadaydı. İmanı lâmekân âleminden bir güneş misâli doğuverdi.. Gözünden bütün perdeler, bütün sebepler yırtılıp sıyrıldı… Böylece gayb çeşmesini görmeye başladı.. O kadar bir haşyetle doldu ki, yola gitmeye ne eli vardı artık, ne de ayağı… Yüce ve Kerim olan Allah, onun rûhuna bir titremedir saldı…

Kâinatın en hayırlısı, âlemlerin ve âdemlerin efendisi, iş görmesi için tekrar onu o âlemden’ çekti de buyurdu ki:

— Kendine gel, ey faydalanmak isteyen, yürü!.. Şaşılıp kalacak zaman değil.. Asıl şaşılacak şey ilerde…

Ve mübârek eliyle zencinin yüzünü sıvazladı…

O da ne?…

Kölenin, o Habeş oğlunun yüzü kar gibi bembeyaz kesiliverdi.. Gecesi, ayın ondördüne benziyordu.. Gündüz
misâli aydınlanmış, nura ermişti.. Yüce Nebi, onu kutlu bir hâle getiri vermiş ti..

Güzellikte, işvede bir Yûsuf”u andırıyordu.. Sanki kömürün yerini elmas almıştı.. Allah’ın Resulü buyurdular ki:

—    Haydi şimdi git de hâli ve burada gördüklerini anlat!..

Köle, sevinç ve din diyarından bir kuş gibi uçarak gitti ve gördüğü harikayı herkese anlattı…

Peygamberler Peygamberinin bir anlık nazart onu eşsiz inciler hâline getiriverdi…

Evet:

Bir pervanesi ol ki, âlemde ekmel dinin,

Sana lûtfu erişsin, o güzel efendinin!…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt