MURSAMAN TÜRBESİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tekke; Konyanın yarım saat batısında Hoca Cihan köyünün bir az altındadır. MURSAMAN TÜRBESİ; ÎSTANAUL tarafından trenle KONYA’ya gelenlerin çıplak bir sahada gözlerine ilişen âbidelerden birisidir. Türbenin temel kısımlarının dışı âdi taşla diğer tarafları ve kubbesi tamamen tuğla ile yapılmıştır. Türbenin cenazelik denilen bodrum katının kapısı güneye açılır. Bu kat kuzeyden güneye doğru beşik örtüsü şeklinde yapılmış ve tam ortasında takviye ayaklan yerini tutmak için ayrıca tuğla bir kemer eklenmiştir. Katın karşı tarafında 3, sağında ve solunda ikişer hava deliği görülür.

Ortadaki sanduka adi taşla yapılmış ve üstü sıvanmıştır. Kitabe ve çiniden hiç bir eser kalmamıştır. Buraya beş basamaklı taş bir merdivenle inilir. Kapının soluna eski bir mimarî eserden alındığı anlaşılan büyük bir taş yerleştirilmiştir. Eskiden bu kapının üstündeki bir sahanlıktan türbenin ikinci katma çıkılırdı. Şimdi bu merdiven yok olmuş ve kapı yeri de taşla yapılmıştır. Kapının iki tarafında tuğlaların hususî bir tarzda işlenmelerinden doğmuş çok güzel şekiller vardır. Türbenin ikinci katından üç tarafına ikişer sıra halinde dokuz pençere açılır. Batı tarafındaki pen-çerelerden birisi kapı haline getirilmiştir. Derin ve mevzun kubbesi sağırdır. Dört köşesinde mini mini yarım kubbeler dört köşeden yuvarlağa intikal eden yapıya askılık yaparlar.

Kubbenin üstünde tuğladan kabartma ve çıkartma süsler vardır. Kubbede ve divarlarda yer yer çatlaklar ve oyuntular görülmektedir. Bir çok yerlerinin ardıç hatılları alınmıştır. Kubbe dışarıdan Abdülaziz mescidinin kubbesi gibi—iki boğumlu görülmektedir. Şaheser ve örnek bir tip olan Türbenin umumî durumu tehlikelidir. Esaslı bir tamir yapılmazsa şiddetli bir kış bu tarih yadigârını yerlere serebilir. Türbenin yanında yapı döküntülerinden ve iki kör kuyudan başka bir şey kalmamıştır.

Kuzeyine sonradan kerpiçle bir küçük han yapılmıştır. Türbenin hiç bir yerinde yapılış tarihini ve mimarını, içindeki yatırın adını ve ölüm tarihini gösteren hiç bir kitabe yoktur. Halk buraya «MURASAMAN TEKKESİ» derler. Okumuş eski KONYALI’lar bu kelimenin (Mir-i zaman) dan veyahut (Mir-i zeban) dan bozma olduğunu söylerler. Burada yatanın bir BEY veyahut hazırcevablı, nükteci, bir ŞAÎR olduğunu rivayet ederler. Bu türbenin; Sadr-ed-dİn-İ Konevî’ye şimdiki câmi ve türbenin yerinde bulunan konağını hediye eden Meşhur Konyalı zengin Hoca Cihan’a ait olduğu da

söyleniyor. Ben bu ağız haberlerinden en sonuncusunu tercih ediyorum. Burada yatan zât üstündeki köye ve yöreye adını veren Hoca Cİhan’dır. Hoca Cihan; Sadr-ed-din-i Konevî’nin ve Mevldna’nm muasırlarındandı. Ali Han isminde Sar’alı bir oğlu vardı. Çok zengindi, kölelerinin sayısını bile bilemezdi. Oğlunun hastalığına zamanın tabibleri deva bulamamışlardı. Sadr-ed-din-i Konevt onu hususî bir tarzda tedavi etmişti. Hoca Cihan da Ona oturduğu konağı derhal boşaltarak hediye etmişti. Hocacihan’m karısının adt da (Itmihan) idi.

Türbenin kıble ve batı taraflarını geniş bir mezarlık sarar, biz burada Selçuk ve Karaman oğlu ve Osmanblarm ilk devirlerine ait hiç bir mezar taşı bulamadık. Mezarlık son zamanlarda bir divarla çevrilmiştir. Eskiden mezarlığın tam içinden yol geçerdi. Türbenin önünde de bir cmkırıklı kuyu vardı. Burada Sille taşından yapılmış çok iri mezar taşları vardır. 13 Kânunusani 1926 yılında ölen eski Konya valisi Mustafa Kâzım buraya gömülmüştür, îstanbuldaki Hürriyeti Ebediye, Konyadaki Ziraat âbidelerinin, Lisenin büyük mimarı Muzazaffer bey’in kemikleri de Sadr-ed-din’i Konevî mezarlığı tahrip edilirken buraya nakledilmiştir fakat yeri belli değildir. Burada 1241 de ölen Cıvan oğlu Koca Osman ağanın ve yine o aileden 1283 de ölen Haşanın, 1270 de ölen Topal Ali zade Mehmedin, 1268 de ölen Hacı Enik oğlu Alinin mezar taşları vardır. Burada 1327 de ölen Mevlâna dergâhının kâtibi Nurinin de güzel bir mezar taşı vardır.

Nuri efendinin mezarının yanında yeni fakat çok kıymetli bir mezat taşı daha vardır. Bu; Konya Merkez jandarma takım kumandam birinci mülâzım Ali Rızanın karısı ve beşiktaşta oturan Kuşçubaşı Hacı Mustafanın kızı Mükerrem banıma aittir. 30 /Kanunu evvel/1920 de ölmüştür.

Mursaman türbesi de halkça sınanmıştır. Ben tetkik ederken türbe tavanının mini mini taş heveklerile dolu olduğunu gördüm. Sıtmadan kurtulmak isteyenler bir mini mini taşa bez parçası bağlayarak tavana asarlarmış» bu aynı zamanda (ayırt) tekkesi imiş; hasta çocuklar buraya götürülür, sandukanın yanına yatırılmış, eğer çocuk ağlarsa kurtulur, uyursa ölürmüş, eski halk inanışlarını ve folklorunu tetkik edenlere malzeme vermek için bunları kayıd etmekte fayda umuyoruz.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir