Düğün bayram etmek : Bir şeye çok sevinmek, topluca sevinçli bir durum yaşamak.
Dümen çevirmek : Hileye, dalavereye başvurmak.
Dün bir, bugün iki : Bir olayın üzerinden fazla bir zaman geçmemesi.
Dün cin imiş, bugün adam çarpıyor : İşinde ustalaşmadan, hileli yollara başvuruyor anlamında bir söz.
Dünden hazır (razı) : Bir öneriyi hevesle, hemen, seve seve kabul eden.
Dünya alem (el alem) : Bütün insanlar, herkes.
Dünya başına dar gelmek (olmak) : Sıkıntı ve çaresizlik içinde kalmak.
Dünya başına yıkılmak : Bir şeye aşırı derecede üzülmek, tüm umutlarını kaybetmek.
Dünya evine girmek : Evlenmek, yuva kurmak.
Dünya gözüne zindan olmak (görünmek, kesilmek) : Önemli olaylar karşısında kötümser ve umutsuz olmak.
Dünya gözüyle : Sağken, ölmeden önce son kez.
Dünya kelamı etmemek : Susmak, hiç konuşmamak.
Dünya yıkılsa (yansa) umurunda olmamak : Hiç bir şeye aldırış etmemek, hiç bir şeyin sorumluluğunu almamak.
Dünyadan geçmek (el etek çekmek) : Kendi halinde yaşamak, bir köşeye çekilip topluma karışmamak.
Dünyadan haberi olmamak : Çevresinde olup biten olaylara ilgisiz kalmak.
Dünyalar onun olmak : Çok sevinmek.
Dünyanın kaç bucak (köşe) olduğunu anlamak (öğrenmek, göstermek) : 1. Dünyada ne gibi güçlükler olduğunu, ne gibi dolaplar çevrildiğini öğrenmek, hayatın acımasız şartları ile karşılaşmak. 2. Birini, yaptığına pişman etmek, gereken cezayı vermek.
Dünya değiştirmek : Ölmek, hayatı sona ermek.
Dünyası haram (zindan, zehir) olmak : Yaşamaktan acı duymak, yenilgiye uğramak.
Dünyaya gelmek ( dünyaya gözlerini açmak) : Doğmak.
Dünyaya kazık çakmak (kakmak) : Çok uzun yaşamak, ölmeyecekmiş gibi davranmak.
Dünyaya tapmak : Dünya hayatına çok düşkün olmak.
Dünyayı anlamak : Hayatın ne olduğunu anlamak, öğrenmek.
Dünyayı başına dar (zindan) etmek : Eziyet ve sıkıntı vermek.
Dünyayı tozpembe görmek (pembe gözlükle bakmak) : Üzücü durumlara bile iyimser gözle bakmak.
Düşman başına : İstenmeyen kötülüklerin, kendisinin veya sevdiklerinin başından uzak olamasını dilemek.
Düşman çatlatmak : Başarılarıyla, kendi hakkında iyi olan işlerle gösteriş yaparak, kendisinin iyiliğini istemeyenleri üzmek, kıskandırmak.
Düşte görse hayra yormamak : Beklemediği, ummadığı çok güzel bir duruma kavuşmak, ya da inanılmayacak kadar güzel bir sonuçla karşılaşmak.
Düşünceye dalmak (varmak) : Bir konu üzerinde, uzun uzadıya, dalgın bir şekilde düşünmek.
Düşüp bayılmak : Aşırı sevinç veya üzüntüden kendini kaybetmek.
Düztaban : Uğursuz, hayırsız.
Düze (düzlüğe) çıkmak : Sıkıntılı bir durumdan kurtulmak.