İşin içinde iş var : Bu olayda herkesin bilmediği başka bir şey var, işin iç yüzü başka anlamında kullanılır.
İşin içinden sıyrılmak (çıkmak) : Güç ve zorlu bir durumdan kendini kurtarmak.
İşin rengi değişmek : Konu başka bir biçimde gelişmek.
İşine gelmek : Çıkarına, amacına, düşüncesine uygun olmak.
İşini bilmek : 1.Nereden, nasıl yararlanacağını bilmek. 2. Görevini yapma bilincini taşımak. 3.Yapacağı iş için gerekli bilgiye sahip olmak.
İşini görmek : 1.İşini, görevini yapmak. 2. Başkasının yapması gereken işi yapmak. 3. Başka bir nesnenin göreceği işi yapacak nitelikte olmak. 4. Dövmek veya öldürmek.
İşkembeden atmak (söylemek) : İnandırıcılıktan uzak sözler söylemek.
İşkillenmek : Şüphelenmek, vesveseye düşmek.
İt ite (buyurur), it de kuyruğuna : Tembel, uyuşuk kişiler, kendilerine verilen görevleri başkalarına yaptırmaya çalışır ve bu yüzden iş zamanında bitmez. (Bir işin yapılmayıp başkalarına bırakılması durumunda söylenir.)
İti an, çomağı (taşı) eline al (hazırla) : İstenmeyen biri geldiğinde söylenen yarı şaka, yarı gerçek bir sözdür.
İtimadı kalmamak (sarsılmak) : Birine artık güvenmemek.
İtiraf etmek : Başkalarının bilmesi sakıncalı olan bir gerçeği saklamaktan vazgeçip söylemek, suçunu açıklamak.
İyi etmek : 1. Doğru uygun davranışta bulunmak. Hastayı iyileştirmek. 3. Birini dolandırmak, soymak. 4. Kumarda yenmek.
İyi gelmek : 1. (Bir ilaç veya yiyecek için) Hastalığı iyileştirmeye yaramak. 2. Giydiği giysi yakışmak, vücuduna uymak. 3. Uğurlu gelmek.
İyi gitmek : 1. Yolunda olmak. 2. Yakışmak.
İyi kalpli (yürekli) : Herkesin iyiliğini isteyen kişi.
İyi saatte olsunlar : Cinler, periler ve huysuz kişilerin adı anıldığında söylenir.
İyilik düşünmek : Birine kötülük etmeyi, tuzak kurmayı düşünmek.
İyiye çekmek (yormak) : Bir olayı, bir düşünceyi olumlu yönüyle değerlendirmek.
İzbandut gibi : İri yarı , görünüşü korku veren adam.
İz bırakmak : Bir olay veya durumun etkisi zamanla yok olmamak, silinmemek.
İzi silinmek (kaybolmak) : Ortadan kaybolmak, geride konuyla ilgili hiç bir belirti bırakmamak.
İzin koparmak : İzin almak.
İzinden gitmek (yürümek) : Birine içten bağlanarak, onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek.
İzzetü ikramda bulunmak : Çok iyi ağırlamak, ikramda bulunmak.