Dostuda Düşmanıda İyi Tanımak Lazım

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Fakir köylü, eline kazmasını alır, her gün tarlasının yolunu tutar, akşama kadar kazma sallayarak tarlasının toprağını verimli hale getirmeye çalışırmış.

Sıcakların alınlanndan yağmur gibi ter akıttığı bir devreye raslayan bu çalışma sırasmda, fakir köylü, biraz ileride susuzluktan dilini çıkarıp ıslık çalan bir yılan görmüş. Zavallı hayvan neredeyse susuzluktan can çekişmekteymiş. Adam buna acımış, su içtiği kabından azıcık su dökerek yılanın önündeki çukurdan su içmesini temin etmiş.

Bir gün sonra, tekrar aym yerde çalışırken yine meydana çıkan yılan bu defa da açlıktan gidemez haldeymiş. Toprakların arasında sanki yalvarırcasına köylünün yüzüne bakıyor, azığındaki sütten birazcık olsun kendisine vermesini istiyormuş.

Adam merhamete gelmiş, kavak ağacının dalında asılı duran azık çantasının içindeki süt şişesinden bir miktar süt döktüğü çanağı yılanın önüne doğru sürmüş. Bir hamlede başmı çanağa uzatan yılan, hepsini içerek birden cana gelmiş ve bundan sonra ilerideki otların arasına doğru kayıp gitmiş.

Böylece bir hayvana iyilik etmenin iç huzuruyla işine devam eden adam, kendi kendine:

“Sen bir iyilik et de denize at, gerisine karışma. Balık bilmezse Hâlik bilir” atasözünü tekrarlayıp duruyormuş.

Bir gün sonra bakmış ki, aynı yere gelmiş beklemekte olan yılan, bu defa ağzında bir altın getirmiş, ışıl ışıl parlatıp duruyor. Köylü bunu görünce tekrar azığındaki şişeden bir miktar süt döktüğü çanağı yine yılanın yakınma bırakmış. Yılan da ağzındaki altını bırakıp süte uzanarak kamını doyurduktan sonra çekip gitmiş.

Böylelikle bir altın kazanmış olan adam, bu hali uzun müddet devam ettirmiş. O, her gün bir şişe süt getiriyor, yılan da ağzından bir altın çıkararak karşılıklı alış verişi devam ettiriyorlarmış. Bu sûretle yılan epeyce semizlerken, köylü de oldukça zenginleşmiş. Fakat günler aym minval üzere devam etmemiş. Köylü, bir gün başka bir işe çıktığı için tarlaya çocuğunu göndermiş. Ancak, oğluna durumu anlatarak bu yılanın iyiliklerini de anlatmayı ihmal etmemiş. Ona yine süt götürmesini sıkıca tenbih etmiş. Aynı şeyleri tekrar eden oğul ise, sütü verdiği yılandan bir altını aldıktan sonra, yılanın bu altını getirdiği yeri merak etmiş, bunun için de girdiği delikten aldığı altınları bir anda almak niyetiyle yılanın kuyruğuna bir kazma sallamış. Kazma yılanın kuyruğunu kestiği halde geri dönen yılan çocuğun üzerine atılmış, zehirli dişlerini geçirdiği derisinin altına da zehirini dökerek çocuğu öldürmüş. Neden sonra tekrar ortaya çıkan yılan, yine aç ve mecalsiz vaziyette görünmüş. Sanki yine eski dostluğumuzu kuralım der gibi bir tavrı varmış.

Ölen biricik yavrusunun hayali derhal gözlerinin önüne gelen adam yılanın eski dostluğu tekrar kurmak istemesi tavrına karşı şöyle konuşmuş:

“Bende senin zehirlediğin evlât acısı, sende de evlâdımın kestiği kuyruk acısı varken geçmişi unutup yeniden dostluk kurmamız mümkün değildir! Artık birbirimize görünmeden yaşasak daha iyi olur. Ola ki, günün birinde birbirimize ettiklerimiz tekrar aklımıza gelir de, hislerimiz kabarır, karşılıklı intikam hislerimizi tatmin etme çabasına düşeriz. Sen bir yılan olduğun için kabiliyetinin icabını yapar, zehirlemeye çalışırsın. Ben de insanoğlu olduğum için, ezelî düşman bildiğim seni öldürmekten geri kalmam. İyisi mi, senin dostluğun lâzım değildir. Defol benim tarlamdan…”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt