Hz İbrahim Aleyhisselam’ın Oğlu Hz İsmail A.s

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İBRAHİM PEYGAMBERLE OĞLU İSMAİL

İbrahim Peygamber (a.s.) Allah’ın kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı iki dünyanın göz kamaştırıcı güneşi ve peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’in atasıdır. İslâm dünyasının kalbi ve kıblesi olan Kabe’nin kurucusudur. Arabistan yarımadasını, puta tapıcılıktan kurtararak ortaksız Allah’ın dosdoğru dinine (hanif dine) çeviren O’-dur.

Bir ara çoluk çocuğunu, o zamanlar, henüz ıssız ve kimsesiz olan Mekke vadisine bırakarak Mısır’a gitmiş, Allah yerine insan eliyle yapılmış dizi dizi putlara tapan bu şehrin halkım, içinde yüzdükleri yoğun karanlıktan çıkararak insanlığa, varlıkların gerçek sahibi önünde secdeye kapanmayı emreden aydınlık dine çağırmıştır. Fakat her devirdeki Allah elçilerinin yolunu kesmeye çalışan engeller, onun da karşısına dikilmekte gecikmemiş. Hz. Muhammed’in Ebu Cehil’i, Hz. Musa’nın Firavun’u gibi çok geçmeden Hz. İbrahim (a.s.) da küfrün azılı temsilcisi sıfatı ile günün baş zorbası Nemrut’u karşısında bulmuştur.

Kur’an’ın bir âyetindeki İlâhi ifadeden öğrendiğimize göre kendisini -hâşâ- Tanrıların en ulusu sanan ve kulu kölesi bildiği insanları nefsanî hırsları ile zalim saltanatının esiri ve mahkûmu olarak yaşatan çılgın Nemrut; Hz.İbrahim’in gönülleri tek Allah’a ısıtan güçlü soluğunun yalancı saltanatını temelden sarsmaya başladığını anlar. Bundan sonraki Hz. İbrahim-Nemrut mücadelesi hürriyete, hakikate ve nura susamış ruhların akın akın, Allah elçisinin safına katılmaları karşısında, insanların sefalet ve gözyaşları üzerinde merhametsizce taht kuran zâlim ve batıl küfrün can çekişen debelenmelerini gözlerimizin ö-nüne sermektedir.

İlk insandan günümüze kadar süre gelen ve kıyâme-te kadar devam edip gideceği şüphesiz olan hak-batıl, ay-dınlıkkaranlık savaşının günündeki hakikat ve aydınlık temsilcisi Hz. İbrahim’in hayatı, düşünen beyinler için ibretli dersler taşımaktadır.

Hemen hepsi parça parça olarak Kur’an-ı Kerim’de anlatılan bu hikâyelerden biz, sadece bir tekini, özet olarak sunmak istiyoruz. Yüce Allah (c.c.), her devirde küfrün karanlığı karşısına var gücü ile dikilerek, insanlığa batmaz güneşin aydınlık yolunu gösteren hakikat erlerinin cümlesinden râzı olsun.

Hz. İbrahim (a.s.) Allah elçisi olduğu ilk günlerde idi. O sırada ilerisinin İslâm merkezi olacak olan Arabistan yarımadasının kalbi olan Mekke’de yaşıyordu. Henüz idrakleri gelişmediği için kâh gördükleri yüksekçe bir dikili kayaya, kâh ateşe ve bazen de elleri ile yap tıklan acaip, cansız ve güçsüz şekillere medet ve yardım umarak tapan putperest yığınlarını, varlıkların güçlü yaratıcısı o-lan ortaksız Allah’ı tanımaya ve O’nun kullarına sunduğu yoldan gitmeye çağırıyordu.

Bir yandan böylesine kutsal bir mücadelenin şerefli bayrağını taşımak rütbesini kendisine verdiği için Allah’ına şükürler edip şevkle vazifesine devam ederken, öte yandan ruhunda gittikçe gelişen ve derinleşen bir ızdırabın sancısını duyuyordu. Çünkü bütün arzulu bekleyişlerine rağmen henüz bir erkek evlât babası olmamıştı. Fani günlerini doldurup gözlerini hayata yumduktan sonra din ve iman dâvasını, kaldığı noktadan alıp daha ilerilere götürecek hayırlı bir varis bırakmadan mı göçüp gidecekti?

Bu endişe gönlünü sızlatıyor ve ruhuna ızdıraplar salıyordu. Akşamlan sabahlara bağlayan nice uykusuz geceler boyunca gözyaşları dökerek Allah’ına yalvarıyordu; tükenmez hazînesinden kendisine hayırlı bir oğlu bağışlamasını diliyordu. Dâvasının bayraktarlığını yapacak hayırlı bir varise kavuştuğu takdirde en sevdiği dünyalık malını Allah’ına kurban etmeyi adıyordu. Koyu karanlıktaki kara-taş üzerinde yürüyen minicik siyah karıncanın arzularını dahi bilen yüce Allah’ın, gözü yaşlı İbrahim’in derdini bilmemesi elbette imkânsızdı. Sevgili kullarının gözyaşları ile karışık yalvarışlarından hoşlandığım bize bildiren yüce Yaradan, nihayet İbrahim’e dileğinin yerine getirileceğini, kederli gözyaşlannı silmesini müjdeledi.

Allah’ın kesin va’di karşısında dinmez gözyaşları yerine gönlünde eşsiz bir saadet duyan Hz. İbrahim (a.s.), artık sayılı günleri beklemeye koyulur ve çok geçmeden ilerisinin büyük Peygamberi’i İsmail’in babası olur. İbrahim’in bu eşsiz Allah hediyesi karşısında sevinci hudutsuzdur. Artık dünyalar O’nun olmuştur. Arzulu gözyaşı dökerek yalvardığı günlerdeki adağını hatırlayarak Allah’a yüz koyun kurban keser. Fakat hemen o gece rüyasında Allah’ın

kendisine; 99En sevdiğin şeyi bana kurban edeceğini a-damıştın; sözünü yerine getirmedin, ey İbrahim99 diye seslendiğini duyarak uyanır.

Hemen o gün, bu defa çok sevdiği yüz devesini boğazlar. Ama geceleyin yine aynı rüyayı görerek uyanır. İbrahim (a.s.), en sevdiği malının ne olduğunu düşüne düşüne yine geceleyip yatağa uzanınca rüyasında yüce Allah O’na şöyle seslenir; 99En büyük sevgilin yeni doğan oğlun İsmail değil midir? En çok sevdiğin canlıyı yolumda kurban etmeyi adadığına göre biricik oğlunu boğazlaman gerekiyor, ey İbrahim.99

Uyandıktan sonra İbrahim (a.s.) koyu koyu düşünmeye başlar. Gerçekten İsmail kısa zaman içinde dünyada, Allah’tan sonra en çok sevdiği biricik varlık oluvermişti. Şimdi de yüce Mevlâ acaba gerçekten en büyük hediyesini kendisinden geri mi istiyordu? Veren Ö olduğuna göre e-ğer gerçekten istiyorsa o gözyaşları sonunda gelen değerli hediyeyi O’nun yoluna kurban etmekte tereddüt etmek olmazdı, elbette. Fakat O’nun geri istediğinden iyice emin olmak lâzımdı. İşte böylesine düşüncelerle bir Kurban Bayramı gecesi yatağına uzanan İbrahim (a.s.) bir önceki gece gördüğü rüyanın tıpkısını bir daha görerek aynı İlâhi emri bir daha duyar.

Artık hiçbir şüphesi kalmamıştır. Yüce Mevlâ’sı kendisinden biricik oğlunu yolunda kurban etmeyi istemektedir. Adağının ancak bu şekilde ödenmiş olacağını bildiren Allah emrine tereddütsüzce uyacaktı.

Oğlunu kurban etmeye kesin karar verir. Annesi Ha-cer de biricik yavrusunu en az babası kadar sevmektedir. İbrahim (a.s.), oğlunu Allah’a kurban edeceğini eşine söylemez. Oğlu ile birlikte bir ziyâfete katılacağım söyleyerek annesinin pınl pırıl yıkadığı, saçlarını itina ile tarayarak süslü elbiseler giydirdiği İsmail’i alıp Mine kasabasına doğru yola çıkar. İbrahim’in eşi Hacer, babasının yanında yürüyen oğluna arkadan gözlerini dikerek uzun süre sevinç içinde baka kalır. Babasının yanında yürüyen nur topu erkek evlâdın sahibi olmuş mesut bir annenin hudutsuz iftihar duygulan içindedir.

Baba oğul evden ayrıldıktan bir müddet sonra koşa koşa gelen lânetlik şeytan Hacer’in karşısına dikilir. “Eşin İbrahim biricik yavrun İsmail’i ziyâfete değil, boğazlamaya götürüyor” diye haykırır. Peygamber kansı, dini bütün Hacer, lânetlik şeytanın bu sözlerini “Yıkıl karşımdan, hiçbir baba ortada ciddî bir sebep yok iken oğlunu boğazlar mı?*’ diye cevaplandırır. Şeytan, hemen Hacer’in sözünü bölerek şöyle der: “İbrahim’in Allah’ı öyle emrettiği için öyle edecek.” Söylediği bu tahrik edici sözlere karşılık lânetlik şeytan, kocası gibi Allah’ına gönülden bağlı olan Hacer’den şu beklemediği cevabı alır: “Madem ki yüce Allah’ımız öyle emretmiştir; kocamın O’nun Yüce emrine uymasından daha yerinde bir hareket olabilir mi? Çekil git buradan ey Allah’ın ebedi linefliği.”

Böylelikle Hacer, şefkat duygulan ile biricik yavrusu üzerine titremesine rağmen Allah’ın emri söz konusu olunca hadiseyi metanetle kabul eder. Anneden birşey elde edemeyen şeytan yola koyularak İbrahim’le İsmail’e yetifv. Umail biraz önde ilerlemekte babası onu arkadan

takip etmektedir. Lânetiik şeytan, hemen İbrahim’e soku* larak şu sözlerle 0*nu Allah’ın emrini yerine getirmekten vazgeçirmeye çalışır.'”Şu boylu poslu gencecik taze yavruya, onun tatlı yürüyüşüne bir bak. Sen onu yıllar boyu gözyaşları içinde bekledin, şimdi de almış onu kendi elinle boğazlamaya götürüyorsun. O’nun körpe boğazına yüreğin nasıl kıyacak da bıçak çekebileceksin? Sen ki onun doğumu üzerine kurban şenlikleri düzenlemiştin.*

Arap yarımadasında puta tapıcılığı yıkarak gönüllere tek tanrıcılığın sevgisini aşılayan İbrahim (a.s.), lânetiik şeytanın babalık şefkatini coşturarak Allah’a karşı gelmeye yol açmasını dileyen sözlerine verdiği cevap kesindir. “Evet oğlum dünyada en sevgili varlığımdır. Ama Allahım, onu yoluna kurban etmemi istemiştir.” İbrahim’den de hiç yüz görmeyen lânetiik şeytan, son çare olarak İsmail’e yaklaşır. O’na şöyle der: “Neşeli neşeli yürüyorsun, ama babanın seni boğazlamaya götürdüğünü her halde bilmiyorsun. Birkaç saat sonra bu şakrak neşe boğazında düğümlenecek; babanın can alıcı bıçağı gırtlağına dayanacaktır.

Yeni açmış bir bahar çiçeği kadar taze ve alımlı olan vücudun tam serpilme imkânını bulamadan sararıp gidecektir. Baban seni Allah’ın emridir diye boğazlayacaktır. ömrünün taze baharında hayattan ayrılmak sana yazık de* ğıl mi?” Bu ana kadar İbrahim (a.s.), oğluna hadiseyi aç* mamış, onu boğazlamaya götürüyor olduğunu yavrusuna bilriırmaımşft

O yüzden başına geleceklen ilk defa, lânetiik şeytanın ağzından duyan gönül kuzusunun can kavgası karşı

sında neler diyeceğini İbrahim (a.s.) merak ediyordu. Fakat ilerisinin yüce Peygamber’i olacak olan İsmail (a.s.), şeytana son ve en kesin darbeyi indirir; “Eğer Allah’ın emri üzerine babam beni boğazlamaya götürüyorsa, buna seve seve boyun eğerim. Babam yüce bir Allah elçisidir. Peygamberlere, Allah (c.c.) hiçbir zaman yanlış yol göstermez. Yaradanın emrine karşı koyup senin gibi lânetlik olmamı mı istiyorsun? Defol git karşımdan; seni gözlerim görmesin.” Şeytan hâlâ bir şeyler söylemek isterse de yavru İsmail yerden avuçladığı çakıl taşlarını yüzüne fırlatır.

Şeytanı atlattıktan sonra baba oğul, yollarına devam ederek Mine’ye, boğazlamanın olacağı yere varırlar. İbrahim Peygamber Allah’ın emrini yerine getirmeye kesin kararlıdır; ama biricik yavrusunu kendi eliyle boğazlayacağını düşündükçe gönülden titremeler geçirir ve gözyaşlarını tutamaz diye İsmail’in yüzüne bakmaktan çekinir. Babasının içinde çalkalanan bu karışık hisleri küçük yaşına rağmen sezen İsmail (a.s.) babasına güç veren şu sözleri söyler: “Allah sana ne emrettiyse yap. İnşaallah beni sabırlı ve dayanıklı bulacaksın.”

Bunun üzerine büyük bir soğukkanlılıkla İbrahim (a.s.) oğlunu düz bir kayaya yatınr. Ve evden getirdiği keskin bıçağı gönül kuzusunun ince boğazına dayar. Fakat hayret; bütün gücüyle bastırmasına rağmen bıçak yavrucağın yumuşak gırtlağını kesmez. İbrahim’in üst üste yaptığı hamleler de netice vermeyince hem kızgınlığından ve hem de keskinlik derecesini denemek üzere bıçağı, yavrusunun gırtlağından ayırarak taşa indirir. İsmail’in körpe boğazında eh küçük bir iz bile açamayan bıçak, taşlı boylu boyuna iki parçaya ayırıverir.

O sırada yanında bir koç ile birlikte gökten inen bir meleğin tekbir sesleri duyulur. İbrahim sese doğru başım çevirir. Gökten yere inen melek İbrahim’e Allah’ın şu emrini iletir; “Tamam ey İbrahim!.. Dünyadaki en sevgili varlığını, bu varlık gönül kuzun ve biricik evlâdın İsmail bile olsa Allak yolunda kurban etmekten çekinmeyeceğini yeterince is bat ettin.

Hem sen, hem İsmail hem de eşin Hacer Allah ra bağlılığınızın dillere destan olmaya hak kazanan bir örneğini basan ile verdiniz* Allah (c.c.) hepinizden hoşnut olmuştur. Maksat oğlunu boğazlaman değildir. Çünkü o senin yıllardan beri dileklerinde yaşattığın gibi senden sonra hak yolunun bayraktarlığını yapacak yüce bir Peygamber namzeti (adayı)dır. Yüce Allah (c.c.)9 sana İsmailf in yerine boğazlayasın diye şu getirdiğim koçu hediye ettiği gibi; biricik oğlunu Allah fın emrine teslim olarak boğazlamaya koyulduğun şu günü, hak yolun yolcularına kurban kesme günü diye emrederek senin şerefli Allah bağlılığının aziz hâtırasını ebedileştirmiştir.

“Ne mutlu sana ve şenim soyundan gelecek hakir kat önderlerine!..”

Yüce Allah (c.c.) cümlemizi, kendi sevgisi uğruna dünyalık varlıkların en değerlisinden bile göz kırpmadan fedakârlık edebilecek gönülden bağlı kullarından eylesin,

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt