Kuran da Geçen 40 Yaş Duası Anlamı ve Okunuşu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kırk yaş, sinn-i kemal, yani olgunluk yaşıdır. İnsan, kırkına basınca maddî ve manevî, aklî ve bedenî birikim ve donanıma sahip olarak kemale erer. Peygamberimiz başta olmak üzere pek çok peygambere peygamberlik vazifesi kırk yaşında verilmiştir. Pek çok ilim adamı, kırk yaşından sonra eser yazmaya başlamıştır. Dua ille de kırk yaşa gelince yapılacak diye bir şey yok, ama kırk yaşa özellikle vurgu yapılmıştır. Zaten âyette rüşd çağında da bu duanın yapılması gereği vurgulanmıştır. Rüşd çağının, 13, 18, 25, 33 yahut 40 yaş olabileceği konusunda görüşler vardır (Razî, Tefsir, 28:16).

Kırk yaş, ortalama insan ömrünün ortasıdır. Insan, bu çağda geçmişindeki birikimlerinden hareketle geleceğe dönük hazırlıklara daha yoğun bir biçimde yönelir. Bazılarında bu çağdaki bu sorgulama ve kararsızlık çeşitli bunalımlara sebep olabilmektedir. Bu yüzden kırk yaş sendromu, kırkından sonra azma literatürümüzde meşhurdur.

İnsan, genellikle kırk yaşına basınca çocukları yetişmiş olur ve acısı tatlısıyla anne baba olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlamaya başlar.

Kırk sayısının daha başka özel sebepleri de olabilir. Nitekim kültürde kırk rakamına çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Kur’ân’da kırk sayısı üç yerde, biri Hz. Musa’nın Tûr’da geçirdiği kırk gece ile ilgili olarak (Bakara, 2/51); ikincisi, Israiloğullarının kırk yıl çölde perişan bir hâlde dolaşması anlatılırken (Maide, 5/26); bir yerde ise yazımızın konusu olan dua ile ilgili olarak (Neml, 27/19) geçer.

صَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ اِحْسَاناًؕ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهاً وَوَضَعَتْهُ كُرْهاًؕ وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلٰثُونَ شَهْراًؕ حَتّٰٓى اِذَا بَلَغَ اَشُدَّهُ وَبَلَغَ اَرْبَعٖينَ سَنَةًۙ قَالَ رَبِّ اَوْزِعْنٖٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتٖٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحاً تَرْضٰيهُ وَاَصْلِحْ لٖي فٖي ذُرِّيَّتٖيۚ اِنّٖي تُبْتُ اِلَيْكَ وَاِنّٖي مِنَ الْمُسْلِمٖينَ

İnsana, anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu zahmete katlanarak taşıdı ve zorluk çekerek doğurdu. Karnında taşıması ve sütten kesmesinin süresi otuz aydır. Nihayet çocuk olgunluğuna ulaşıp kırk yaşına girince şöyle yakarır:

‘Rabbim! Bana ve anne babama lütfettiğin nimete şükretmeye, razı olacağın işleri yapmaya beni muvaffak kıl. Benden gelecek nesli hayırlı eyle. Dönüp kapına başvurdum ve ben şüphesiz sana boyun eğenlerdenim!’” (Ahkaf, 46/15)

Peygamberlere inananlar ve onların yolundan gidenler ile inkar, isyan ve onlara eziyet edenlerin durumu, ana babalar ile çocukları arasındaki ilişkiyi hatırlatıyor. Bu sebeple bu ayette ve devamındaki ayette o konuya geçilmiş; ana babaların nice eziyetler çekerek dünyaya getirip büyüttükleri, kendilerine ümit bağladıkları çocuklarının da birbirine benzemediği, kimileri itaat edip iyi davranırken bazılarının da hayırsız çıktığı hatırlatılmış hem Hz. Peygamber efendimiz hem de müminler teselli edilmiştir.

Duadaki Mesajlar
Rabbimiz, hem bizi dua etmeye yönlendiriyor hem de bize dua öğretiyor. O’nun öğrettiği dualar, son derece anlamlı, kapsamlı ve yerli yerince kelime ve cümlelerden oluşmuştur. İlahi kaynaklı dualar kabul edilmeye layık ve en yakın dualardır. Bu yüzden onlardan çokça yararlanılmalıdır.

Zaten aynı dua, Kur’an’da az bir farkla Hz. Süleyman’ın duası olarak da bizlere sunulur. (Neml, 27/19)

1. Ayette “Senin nimetin” denilerek nimetin gerçek sahibine dikkat çekiliyor.
Gerçek şükür, nimetin nimet olduğunu bilmek, nimetin asıl sahibini tanımak, nimeti asıl sahibinin ölçüleri doğrultusunda kullanmak, nimet sahibine dilimizle teşekkür etmek, nimetin elimizden alınıvereceğini düşünmek, layıkıyla şükredebilmek için Yüce Allah’tan yardım istemekle olur.

2. Duada, anne-babamıza bahşedilen nimetler hatırlanıyor ve onlara da layıkıyla teşekkür edebilme arzusu dile getiriliyor.
Anne babamız da nimetlerin en büyüğü, evlat olarak biz de onlar için büyük nimetleriz. Bu nimetlere şükredebilmek için ise, anne babanın kıymeti bilinmeli, onların haklarına riayet edilmeli, onlara öf bile denmemeli, her bakımdan onlara kol kanat germeli, onlara yaraşır evlat olmalı ve nihayet onlara dua etmeli.

3. Cenab-ı Allah’ın hoşnut olacağı salih amel işleyebilme konusunda onun yardımı isteniyor.
Her zaman ve her yerde salih davranışların insanı olmak son derece önemlidir. Salih amel, hem kişinin kendisine, hem de başkalarına yararı olan ve Yüce Allah’ın razı ve hoşnut olacağı tüm davranışlardır. Allah’ın ve kulların haklarına riayet edilerek yapılan tüm davranışlar bu kavramın içerisine girer. Salih davranış, sulh ve ıslah merkezli her harekettir. Onunla kişi hem kendini hem de başkalarını ıslaha çalışır. Toplumda salih davranışların yaygınlaşması, iç barışın, esenliğin, ıslahın yaygınlaşması demektir.

4. “Bana salih, dine bağlı, makbul nesil nasib eyle; zürriyetimi benim için ıslah eyle” isteği geliyor.
Çoluk çocuğumuzun iyi olması için yapılması gerekenleri yaptıktan sonra dua etmeli. Neslimizin salihlerden olması önemli, ama onların salihliğinden bizim de yararlanmamız daha da önemli ve güzel.

Nice dindar evlâtlar vardır, anne babalarına hayrı yok, onlara dargındır. Yahut anne baba, çocuğu doğru yola gelmeden, salih davranışların adamı olmadan dünyadan göç etmiştir. Duada, “evlatlarımız salih olsun, onların bu güzelliklerinin bilhassa ahirette bize de yararı olsun”, deniyor.

5. Tövbe geliyor.
Tövbe, kulun Allah’a dönmesi, günahı bırakıp ona itaate yönelmesi, günahı için ondan af dilemesidir.

Kişi, insan olması hasebiyle her zaman olduğu gibi, anne-baba olurken, çocuklarını yetiştirirken de yapması gerekenleri yapmamış, yahut eksik yapmış olabilir.

İşte tüm bu eksikliklerden dolayı tövbe, işlediğim günahlarımın affı için tövbe, işleme ihtimali olan günahlara düşmeme konusunda Allah’ın yardımı için tövbe.

6. Son olarak Müslüman olduğumuzu teyit ve tekit ediyoruz.
Allah’a teslim olduğumuzu, her şeyimizle O’nun olduğumuzu ilan ediyoruz. Zira Müslüman yaşamak kadar, Müslüman olarak dünyadan göç etmek de önemlidir. Onun için “canımı iyiler safında Müslüman olarak al, beni salihlerin arasına kat!” diye duada bulunmalı, bu duaları dilimizden hiç eksik etmemeliyiz.

Sonraki ayetlerde ise hayırsız evlat ve onun özellikleri anlatılıyor.

Bu ayette hayırlı evlat portresi çizildi, ardından hayırsız evlât profili çiziliyor. Karşılaştırmalı olarak iki tip sunularak, hayırlı evlat olmaya yönlendiriliyor.

Sonuçta her insan, birilerinin evladıdır. Buna göre her evlat iyi olsa, herkes iyi olacaktır. Toplumun iyi olması, evlatların iyi olmasına bağlıdır.

O halde Rabbimizin bize sunduğu bu anlamlı duayı kuşanalım, onu dilimizden ve gönlümüzden hiç düşürmeyelim.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna - izle porno