Kız Kaçırarak Evlenmek Caiz mi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Günümüzde bir çok genç kızınımız kaçarak evlenmek kızın kendi rızasıyla evlenmek dinimizdeki yeri günah mı yoksa kader mi diye merak ediliyor. Bir erkeğin sevdiği kızı kaçırma yoluyla evlenmesi ne kadar caizdir? İslamda kızın kaçması ve erkekle nikahlanması ne kadar doğrudur?

Bunlar arasında bir kısmı da, “Sevdiğim bir kız var. O da beni istiyor ama ailesi vermiyor. Kaçarak evlenirsek dinen bir sakıncası olur mu?” şeklinde sorular.

Günümüzde kız kaçırmaların genellikle kırgınlıklara sebebiyet verdiğini, bazen yıllarca anne-babaların çocuklarına küs durduğunu görüyoruz. Dolayısıyla usulünce evlenebilecekken, aileler ve gençler arasında yıllarca sürecek bu tür problemlere sebebiyet vermek dinen de ahlaken de uygun değildir.

Dengini ve isteyenini bulan herkes, evlenmesinde sakınca olmayan birisiyle evlenebilir. Lakin Evlenmek için kız kaçırmanın hukmu çeşitli açılardan değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Öncelikle burada çok önemli bir konu var. Kaçırılan razı değilse, kız kaçırma caiz değil, haramdır. Kız kaçırma haramdır derken başına “kaçırılan kız razı değilse” demek zorunda kaldık. İlkel topluluklarda, kaba kuvvete dayalı zoraki evlilikler çok yaşanmıştır. Böyle devrelerde ve öyle çevrelerde ne bir kızcağız kendi istediğini kendisi tercih etmekten emin olabilir, ne de kızı yetiştiren ana baba yavrularının geleceğinden korku duymadan yaşayabilirler.

Ayrıca Anne babanın rızası olmayan bir evlilik bereketsiz yürür. Onları ikna etmeye çalışın, akrabalarınızı veya sevdikleri birini devreye sokun. İnsanlar böyle yollara başvurmadan her işini uygun bir şekilde yapmalıdır. Yani en güzel yapılan evlilik, tarafların ailelerinin rızalarının bulunduğu, meşru örf ve adetlere uyulmak suretiyle herkesin gönlünün alındığı evliliktir.

Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla evet diyen kızın nikahından sonra söz konusu olur.

Çünkü her an bir kaba kuvvet sahibinin saldırısına maruz kalabilirler. Kızlarını kaçırmayı kafasına koymuş bir ilkel düşünce, her şeyi alt üst edebilir. Ana baba ve aileyi kolayca devre dışına itip rızası olmayan kızı kaçırarak sonunda evlenmeye razı olacak duruma getirebilir.

Bu türlü zoraki evlilikler kaba kuvvetin hakim olduğu ilkel toplumlarda korkutucu boyutta yaşanmıştır. Böyle bir kaçırma olayından sonra iki aile de baştan bunu namus meselesi yapıp düşman kesilmişler, bir müddet bu düşmanlıklarını sürdürdükten sonra çaresiz kalıp olanları unutmaya çalışmak ve bir anlaşma zemini bulup barışmak zorunda olduklarım anlamışlardır. Yani bir mutsuz ve tatsız başlangıç temeli üzerine mutlu aile yuvası inşa etmeye mecbur kalmışlardır.

Kaba kuvvetle işini halletmeyi tercih eden saldırganın bundan sonra anlaşmaya yatkın medeni insan görüntüsü vermesini ise, ayının kimseye kaptırmamak için av etini toprağa gömüp kokutarak kimsenin yemeyeceği duruma getirdikten sonraki saldırganlıktan vaz geçme haline benzetirler. Eti kokuttuktan sonra artık kimsenin elinden alma teşebbüsüne geçmeyeceğinden emin olan ayı, saldırganlıktan vaz geçer, çevresiyle uyumlu hale gelir.

Tabii bu teşbih ve yorum, rızası olmayan kızı zorla kaçırıp artık kimsenin istemeyeceği hale getiren zorba için yapıliniştir. Şayet kızın nzası dahilinde bir kaçışsa bu, elbette durum aynı ağırlıkta bir teşbihe layık olmaktan çıkar; keşke ailesiyle anlaşarak kurulsaydı bu akrabalık temennisine dönüşür.

Bu türlü kız kaçırma olaylarında ihmale uğramaması gereken ilk acil meşruiyet çaresi, nikahtır!. Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla evet diyen kızın nikahından soma söz konusu olur. O sebeple nikah anlaşması tehir edilemeyecek ilk acil meşruiyet çaresi bir mecburiyettir.

Hanefi’ye göre en azından iki adil şahidin huzurunda yapılan serbest isteğe bağlı nikah, geçerlidir. Ancak böyle bir nikahtan sonraki münasebet meşruiyet arz eder, haramlık-tan kurtarır, helallik getirir. Yeter ki taraflar en azından iki şahitle evlilik haklarım ispat etme imkanına kavuşmuş, inkar ihtimalinden kurtulmuş bulunsunlar

Şafii’ye göre ise, iki yabancı şahit yeterli olmaz. Kızın velisinin izin ve rızası da bulunması lazım gelir. Yani kaçırmakla meşru evlilik başlamaz. Olaydan haberi olan ana babanın izniyle yapılan nikahtan sonra meşru evlilik söz konusu olur.

Anlaşılan odur ki, kız kaçırmak suretiyle yuva kurma teşebbüsleri kızın rızası dışmda ise tümüyle meşruluktan uzak ilkel bir zorbalıkür. Rızasıyla gerçekleştirilmişse, bu defa nikah olayı ilk çare olarak en önde görünmektedir.

Bundan dolayı İslamda kurulacak yuvanın temeli, aileyi devreden çıkaran kaba kuvvete ve ilkellik üzerine aülmaz. Karşılıklı anlayış ve rıza temeli üzerine inşa edilir mutlu aile yuvası. Bu sebeple aileler gençlerin mutlu olacakları tercihlerine değer vermeliler. Böylece kaçma, kaçırma olayının da baş sorumlusu haline gelmemeliler. Bazen bir inat ve hiç yüzünden büyük yanlışlıklar yapılıyor, tamiri mümkün olmayan tahribatlar söz konusu olabiliyor.

Gençler ise her tarafı kırıp dökme pahasına yaptıkları izinsiz tercihlerinin yanlışlığım ancak hislerinin baskısından kurtulduktan sonra anlayabiliyor, onlar da derin pişmanlıklar duyuyorlar. Ama iş işten geçmiş, bu pişmanlıklar fayda getirmez hale gelinmiştir. Artık bundan sonraki çare, arayı açacak şekilde geçmişi kurcalamak değil, tam aksine birlik beraberliği sağlayacak şekilde geleceğe bakmak, gençlerin istikbalini düşünmektir..

Allah (c.c) intikam peşinde koşanlan değil, af ve hoşgörü içinde olanları sever. Büyüklüğün şanından olan da aftır; intikamcı bir zihniyetle küslüğü sürdürmek değildir.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna - izle porno