Peygamberimizin Ateş İle İlgili Hadisleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rib’î İbni Hırâş şöyle dedi:

Ebû Mes’ûd el-Ensârî ile birlikte Huzeyfe İbni Yemân’ın yanına gittim. Ebû Mes’ûd ona:

– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den deccâl hakkında duyduklarını söyle, dedi. Huzeyfe de şunları söyledi:

– “Deccâl, yanında bir su ve bir de ateş olduğu halde ortaya çıkacak. Bazılarının onun yanında gördüğü su gerçekte su olmayıp yakıcı ateştir. Bazılarının onun yanında gördüğü ateş de gerçekte ateş olmayıp soğuk, tatlı bir sudur. Sizden deccâle kim yetişirse, ateş olarak gördüğü tarafta bulunsun. Zira o, tatlı, içimi güzel bir sudur.”

Ebû Mes’ûd el-Ensârî, Huzeyfe’nin böyle söylediğini ben de duydum, dedi.

Buhârî, Enbiyâ 50, Fiten 26; Müslim, Fiten 105, 108


İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Uyumak istediğiniz zaman evlerinizde yanar halde ateş bırakmayınız!”

Buhârî, İsti’zân 49; Müslim, Eşribe 100. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 161; Tirmizî, Et’ime 15


Ebû Mûsâ radıyallahu anh şöyle dedi:

Medine’de bir ev, geceleyin ev halkı ile birlikte yanmıştı. Durum Peygamber Efendimiz’e haber verilince:

– “Ateş size düşmandır. Uyuyacağınız zaman onu söndürünüz” buyurdular.

Buhârî, İsti’zan 49 ; Müslim, Eşribe 101. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb, 46


Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Benim ve sizin durumunuz, ateş yakıp da, ateşine cırcır böcekleri ve pervaneler düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz.”

Müslim, Fezâil 19. Ayrıca bk. Buhârî, Rikâk 26; Tirmizî, Edeb 82


Ümmü Şerîk radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona zehirli iri keleri öldürmeyi emretti ve:

“O, İbrâhim aleyhisselâm’a ateş üflerdi” buyurdu.

Buhârî, Enbiyâ 17, Bed’ü’l-halk 15; Müslim, Selâm 142. Ayrıca bk. Nesâî, Menâsik 115; İbni Mâce, Sayd 12


Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh şöyle dedi:

Medine’de gece vakti bir ev yandı. Ev sahiplerinin durumu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e haber verildi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:

“Gerçekten bu ateş sizin düşmanınızdır; uyumak istediğiniz zaman onu söndürünüz!” buyurdu.

Buhârî, İsti’zân 49; Müslim, Eşribe 101. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 46


Urve’nin Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet ettiğine göre o:

Ey kız kardeşimin oğlu! Allah’a yemin ederim ki, biz bir hilâli, sonra diğerini, sonra bir başkasını, yani iki ayda üç hilâli görürdük de, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in evlerinde hiç ateş yakılmazdı, demişti. Ben:

– Teyzeciğim! O halde geçiminiz ne idi? dedim. Teyzem:

– İki siyah, yani hurma ve su. Ancak şu var ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ensardan sağmal hayvanları bulunan komşuları vardı. Onlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bu hayvanların sütlerinden gönderirlerdi; o da bize içirirdi, dedi.

Buhârî, Hibe 1; Rikak 17; Müslim, Zühd 28


Ebû Mes’ûd el-Bedrî radıyallahu anh şöyle dedi:

Kölemi kamçı ile döverken arkamdan “Ey Ebû Mes’ûd, bilesin ki..” diye bir ses duydum. Ancak kızgınlığımdan sesin sahibini çıkaramadım, sözün gerisini de anlamadım. Yaklaşınca bir de ne göreyim Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem değil mi! Ve bana, “Ey Ebû Mes’ûd! Bilesin ki Allah’ın gücü sana, senin bu köleye gücünün yettiğinden çok daha fazla yeter!” diyordu.

Bunun üzerine ben, “Bundan böyle bir daha asla köle dövmeyeceğim” dedim.

Müslim’deki bir rivayette, “Onun heybetinden elimdeki kırbaç yere düşüverdi” ifadesi bulunmaktadır.

Başka bir rivayette (Müslim, Eymân 35): Bunun üzerine ben, ” Ey Allahın Resûlü! Allah rızâsı için bu köleyi kölelikten âzat ettim” dedim. Resûl-i Ekrem de:

– “Beri bak! Eğer böyle yapmasaydın seni mutlaka ateş yakardı (ya da cehennem ateşi seni sarardı)” buyurdu.

Müslim, Eymân 34


Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah’ın salât ve selâmı üzerlerine olsun, önceki peygamberlerden biri düşmanla savaşmaya (cihada) çıktı. (Hareketinden önce) ümmetine şöyle seslendi:

– Bir hanımla evlenmiş olup onunla henüz gerdeğe girmemiş olan, yaptığı evin henüz çatısını çatmamış olan, gebe koyun veya deve alıp yavrulamasını bekleyen kimse peşime düşmesin! Bu sözleri söyledikten sonra yola çıktı. İkindi sularında (düşman) yurduna vardı. Güneşe hitâben:

– Sen de ben de emir kuluyuz dedi; sonra:

Allah’ım onun batmasını geciktir, diye dua etti.

Bunun üzerine orayı fethedinceye kadar güneşin batması geciktirildi. (Nihayet) ganimetler bir araya getirildi. Onları yakmak için gökten ateş indi fakat yakmadı. Bunun üzerine Peygamber:

– İçinizde ganimetten mal aşırmış olanlar var. Haydi her kabileden bir temsilci benimle tokalaşıp bîat etsin! dedi.

Tokalaşma esnasında bir kişinin eli peygamberin eline yapıştı. O zaman Peygamber:

– İhânet eden sizdedir. Derhal senin kabilene mensup kişiler gelip bana bîat etsinler! dedi.

Bîat esnasında iki ya da üç kişinin eli peygamberin eline yapıştı. Bu defa onlara:

– Aşırılmış olan mal sizde! dedi.

Adamlar, sığır kafasına benzer altından yapılmış bir baş getirdiler. Peygamber onu öteki ganimetlerin içine koydu. Ateş de hepsini yaktı, kül etti. Zira ganimet bizden önce hiç bir peygamber (ve ümmetin)e helâl değildi. Allah Teâlâ zaaf ve aczimizi bildiği için onu bize helâl kıldı.”

Buhârî, Humus 8; Müslim, Cihâd 32

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna - izle porno