İnsan Suresi Türkçe Okunuşu Arapça Yazılışı ve Meali

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kur’ân-ı kerîmin yetmiş altıncı sûresi. İnsan sûresi ve Hel’etâ da denir.
Dehr sûresi, Medîne-i münevverede nâzil olmuştur (inmiştir). Mekke-i mükerremede nâzil olduğunu söyliyenler de vardır. Otuz bir âyet-i kerîmedir. Birinci âyet-i kerîmede geçen Dehr kelimesi sûreye isim olmuştur.  Sûrede; insanların ilk yaratılışı, kâfirlerin (inanmayanların) karşılaşacakları acı ve pek çetin azâblar, Allahü teâlânın sevdiği mü’min kulların ise kavuşacakları büyük nîmetler anlatılır. (Râzî, Kurtubî)

Kim Hel’etâ sûresini okursa, Allahü teâlâ ona Cennet’i ihsân eder. (Hadîs-i şerîf-Envâr-üt-Tenzîl)

Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan İnsan süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz.


İNSAN SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1: Hel etâ alel insâni hînun mined dehri lem yekun şey’en mezkûrâ(mezkûren)
2 : İnnâ halaknel insâne min nutfetin emşâcin nebtelîhi fe cealnâhu semîan basîrâ(basîren)
3: İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiren ve immâ kefûrâ(kefûren)
4: İnnâ a’tednâ lil kâfirîne selâsile ve ağlâlen ve seîrâ(seîran)
5: İnnel ebrâra yeşrebûne min ke’sin kâne mizâcuhâ kâfûrâ(kâfûren)
6: Aynen yeşrebu bihâ ibâdullâhi yufeccirûnehâ tefcîrâ(tefcîren)
7: Yûfûne bin nezri ve yehâfûne yevmen kâne şerruhu mustetîrâ(mustetîren)
8: Ve yut’imûnet taâme alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ(esîren.)
9: İnnemâ nut’imukum li vechillâhi lâ nurîdu minkum cezâen ve lâ şukûrâ(şukûren)
10: İnnâ nehâfu min rabbinâ yevmen abûsen kamtarîrâ(kamtarîren)
11: Fe vekâhumullâhu şerra zâlikel yevmi ve lakkâhum nadreten ve surûrâ(surûren)
12: Ve cezâhum bimâ saberû cenneten ve harîrâ(harîren)
13: Muttekiîne fîhâ alel erâik(erâiki), lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ(zemherîren)
14: Ve dâniyeten aleyhim zılâluhâ ve zullilet kutûfuhâ tezlîlâ(tezlîlen)
15: Ve yutâfu aleyhim bi âniyetin min fıddatin ve ekvâbin kânet kavârîra (kavârîra)
16: Kâvarîra min fıddatin kadderûhâ takdîrâ(takdîren)
17: Ve yuskavne fîhâ ke’sen kâne mizâcuhâ zencebîlâ(zencebîlen)
18: Aynen fîhâ tusemmâ selsebîlâ(selsebîlen)
19: Ve yetûfu aleyhim vildânun muhalledûn(muhalledûne), izâ reeytehum hasibtehum lu’luen mensûrâ(mensûren)
20: Ve izâ reeyte semme reeyte naîmen ve mulken kebîrâ(kebîren)
21: Âliyehum siyâbu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullû esâvira min fıddah(fıddatin), ve sekâhum rabbuhum şarâben tahûrâ(tahûren)
22: İnne hâzâ kâne lekum cezâen ve kâne sa’yukum meşkûrâ(meşkûren)
23: İnnâ nahnu nezzelnâ aleykel kur’âne tenzîlâ(tenzîlen)
24: Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tutı’minhum âsimen ev kefûrâ(kefûren)
25: Vezkurisme rabbike bukreten ve asîlâ(asîlen)
26: Ve minel leyli fescud lehu ve sebbihhu leylen tavîlâ(tavîlen)
27: İnne hâulâi yuhıbbûnel âcilete ve yezerûne verâehum yevmen sekîlâ(sekîlen)
28: Nahnu halaknâhum ve şedednâ esrehum, ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehum tebdîlâ(tebdîlen)
29: İnne hâzihî tezkireh(tezkiretun), fe men şâettehaze ilâ rabbihî sebîlâ(sebîlen)
30: Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallâh(yeşâallâhu), innallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen)
31: Yudhilu men yeşâu fî rahmetih(rahmetihî), vez zâlimîne eadde lehum azâben elîmâ(elîmen)

İNSAN SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm

1.İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti.

2.Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.

3.Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.

4.Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.

5.İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.

6.Bir pınar ki Allah’ın kulları ondan içer, onu (istedikleri şekilde) fışkırtıp akıtırlar.

7.O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar.

8.Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

9.(Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.”

10.“Çünkü biz, asık suratlı, çetin bir günden (o günün azabından dolayı) Rabbimizden korkarız.”

11.Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç verir.

12.Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükâfatlandırır.

13.Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk.

14.Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri (kolayca alınacak şekilde) yakınlaştırılarak hazırlanmıştır.

15.Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır.

16.Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir.

17.Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir.

18.Orada bir pınar ki ona “selsebil” adı verilir.

19.Çevrelerinde, gördüğünde saçılmış inciler sanacağın, hep aynı gençlik ve güzellikte kalacak hizmetçiler dolaşır.

20.Orada, görünce (sonsuz) nimetler ve büyük bir mülk (hükümranlık) görürsün.

21.Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.

22.Onlara şöyle denecektir: “Şüphesiz bu sizin için bir mükâfattır. Çalışma ve çabanız makbul görülmüştür.”

23.Şüphe yok ki, Kur’an’ı sana elbette biz indirdik biz.

24.O hâlde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir nanköre itaat etme.

25.Sabah akşam Rabbinin adını an.

26.Gecenin bir kısmında O’na secde et; geceleyin de O’nu uzun uzadıya tespih et.

27.Şunlar (inanmayanlar) dünyayı tercih ediyorlar ve çetin bir günü arkalarına atıyorlar.

28.Onları biz yarattık ve eklemlerini (birbirine) biz bağladık. Dilediğimizde (onları yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz.

29.İşte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar.

30.Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

31.O, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlamıştır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Arkadas pirim icin yapmayin arapca okunusu bumu Allah sizden bunu hesabini sormazmi gamdariira yerine neler yazmissiniz madem bu lafzi Latin alfabesiyle yazacaniz biraz daha dikkatli yazin arapca bilmeyen kardeslerim sakin bunu ezberlemeye calismasin daha duzgun bir yerden bulsun yoksa bi zahmet edip en yakindaki cami hocasindan rica etseler o kontrollu bi sekilde size okunusunu ogretir Allah bizleri bunlardan korusun

    Cevapla