Kur’anı Kerim’de Kilise ile ilgili Ayetler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Konularına göre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Kilise ile ilgili Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir? Kuranda Kilise ile alakalı arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir? Kurani Kerimde kilise hakkında neler söylüyor? Kilise kuranda nasıl geçiyor? Kilise anlatan ayetler nelerdir?

Hac Suresi, 40. ayet okunuşu : Ellezîne uhricû min diyârihim bi gayri hakkın illâ en yekûlû rabbunallâh(rabbunallâhu), ve lev lâ def’ullâhin nâse ba’dahum bi ba’dın lehuddimet savâmıu ve biyaun ve salavâtun ve mesâcidu yuzkeru fîhesmullâhi kesîrâ(kesîran), ve le yansurennallâhu men yansuruh(yansuruhu), innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun).

Hac Suresi, 40. ayet: Onlar, yalnızca; “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah’ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, Aziz olandır.

Hac Suresi, 40. ayet Tefsiri : Genellikle bu âyetlerin Kur’an’da savaş izni veren ilk âyetler olduğu kabul edilir. Konuya ilişkin rivayetlere göre Mekke’de müşriklerin ağır baskı ve işkencelerine mâruz kalan müslümanlar onlara karşılık vermek istediklerinde Resûlullah, Allah’tan savaş izninin gelmediğini söyleyip kendilerine sabırlı olmalarını tavsiye etmiş, nihayet bu âyetlerin gelmesiyle ilk savaş müsaadesi verilmiştir. Bu izaha göre âyetlerin Medine döneminin başlangıcında inmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Bununla birlikte, âyetlerin Mekke’den Habeşistan’a göç etmek zorunda kalan müslümanlar hakkında indiğine dair rivayetler ışığında bunların Mekke’de inmiş olabileceğini düşünen müfessirler de vardır.

Onlara göre burada, müminlerin zulüm ve baskı altında bulunduklarının tescil edilip hicrete izin verildiğinin bildirilmesi ve Allah’ın müslümanlara nasip edeceği zaferin yakın olduğu ima edilerek onlara moral verilmesi amaçlanmıştır (Şevkânî, III, 514-516; Derveze, VII, 104-105). Öte yandan, burada Hz. Peygamber ve ashabına verilmiş genel bir savaş izninden söz edildiği yahut bu iznin sadece Mekke’den Medine’ye hicret etmek için yola çıktıkları sırada engellenmeye çalışılan belirli bir grup müslüman için olduğu yönünde de rivayetler bulunmaktadır (bk. Taberî, XVII, 171-173).

39 ve 40. âyetler birlikte değerlendirildiğinde, inanç özgürlüğünü ve dinin icaplarını yaşama serbestisini sağlama hedefinin, savunma hazırlıklarını haklı kılan sebeplerin başında geldiği söylenebilir (İslâm’ın savaş konusuna bakışı hakkında açıklama için bk. Bakara 2/190-193; savaşın “dinde zorlama olamayacağı” ilkesi açısından değerlendirilmesi için bk. Bakara 2/256; Kur’an’da “öldürme” emrinin geçtiği ifadeler için bk. Tevbe 9/5; Kur’an’da “cihad” kavramı ve savaşla ilişkisi hakkında bk. Nisâ 4/84, 95; Mâide 5/35).

40. âyette geçen ve sırasıyla “manastırlar, kiliseler, havralar” şeklinde tercüme edilen kelimeler genel kabul esas alınarak çevrilmiştir; buna göre anılan kelimelerin ilki rahiplerin ibadet için kapandıkları yüksek ve sarp yerlere yapılmış inziva yerleri, ikincisi hıristiyanların ve üçüncüsü yahudilerin ibadet mahalleri anlamındadır. Tefsirlerde, bunların hangi din mensuplarına ait mâbedler olduğu hususunda farklı görüşler de bulunmaktadır (bk. Taberî, XVII, 175-177; Râzî, XXIII, 40; İbn Âşûr, XVII, 277-278). Bu âyetin “ki oralarda Allah’ın adı bol bol anılır” şeklinde çevrilen kısmını sadece mescidlerin sıfatı olarak yorumlayan müfessirler de vardır (Şevkânî, III, 515).

Bu yorumu esas alan Elmalılı Muhammed Hamdi, burada bir taraftan İslâm’daki ibadetlerde Allah’ı çokça anmanın temel hedef olduğuna, bir taraftan da âyette değinilen diğer din mensuplarına ait mâbedlerde asıl amaç olan Allah’ı anmaktan uzaklaşılıp başka maksatlarla kullanılır hale getirildiğine işaret bulunduğunu belirtir (V, 3409). Bütün ilâhî dinlerdeki ibadetlerde Allah’ı çokça anmanın temel hedef olduğunda kuşku yoktur; âyette diğer din mensuplarına ait mâbedlerde bu aslî amaçtan uzaklaşıldığına dair bir işaret bulunduğunu söylemek de isabetli görünmemektedir. Aynı âyetin “eğer Allah’ın, insanların bir kısmı ile diğer kısmını engellemesi olmasaydı” şeklinde tercüme ettiğimiz kısmı hakkında değişik yorumlar yapılmıştır (bk. Râzî, XXIII, 39-40).

Taberî bu konudaki başlıca yorumları aktardıktan sonra, burada özel bir durumun kastedildiğine dair bir açıklama bulunmadığına göre âyeti kapsamlı biçimde anlamanın uygun olacağını belirtir. Buna göre âyeti yorumlarken, Allah’ın, O’nun birliğine inananlara, putperestlere karşı mücadele gücü vermesi, topluma bireylerinin birbirlerine haksızlık etmelerini önleyen bir yönetim nasip etmesi, tanıklık vb. hukukî yolları göstererek hak sahiplerinin hak gaspı yapan tarafa karşı korunmasını sağlaması gibi durumları göz önünde bulundurmak gerekir (XVII, 174-175).

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna - izle porno