Kur’anı Kerim’de Müheymin ile ilgili Ayetler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Konularına göre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Müheymin ile ilgili Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir? Kurani Kerimde müheymin hakkında neler söylüyor? Müheymin kuranda nasıl geçiyor? Müheymini anlatan ayetler nelerdir? Kuranda müheymin ile alakalı arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir?

Haşr Suresi, 23. ayet okunuşu : Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, elmelikul kuddûsus selâmul mû’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).

Haşr Suresi, 23. ayet: O Allah ki, O’ndan başka İlah yoktur. Meliktir; Kuddûstur; Selam’ır; Mü’mindir; Müheymindir; Azizdir; Cebbardır; Mütekebbirdir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok Yücedir.

Haşr Suresi – 22-24 . Ayet Tefsiri : Cenâb-ı Hak, “Allah” ismini en başa koyarak kendisinin bazı isim ve sıfatlarını özellikle anmakta, ardından en güzel isimlerin kendisine ait olduğunu hatırlatmaktadır.

Kulluk bilincine erişmiş olanların taşıması gereken Allah korkusuna değinen 21. âyetin açıklaması mahiyetindeki bu âyetlerde bile önce Allah Teâlâ’nın birliğine, sonra ilminin sınırsızlığına, hemen bunların ardından da rahmet ve şefkatinin enginliğine yer verilmesi, ulu Rabbimizi diğer isim ve sıfatlarını da unutmadan, ama her şeyden önce sevgi, şefkat ve bağışlayıcılık nitelikleriyle düşünmemiz ve bizim de bütün yaratılmışlara karşı bu tavrı öncelememiz gerektiğini gösterme açısından dikkat çekicidir.

“En güzel isimler” diye çevirdiğimiz 24. âyetteki esmâ-i hüsnâ terimi, “Allah Teâlâ’nın en güzel niteliklerine ve en mükemmel anlamlara delâlet eden isimleri” demektir (bilgi için bk. A‘râf 7/180; “Allah” hakkında bk. Bakara 2/255; “rahmân” ve “rahîm” hakkında bk. Fâtiha 1/3). Genellikle birden fazla mâna ile açıklanan esmâ-i hüsnâdan 23-24. âyetlerde geçenler için verilen başlıca anlamlar şöyledir: a) Melik: Egemenliğin mutlak sahibi, görünen ve görünmeyen âlemlerin asıl ve yegâne mâliki, b) Kuddûs: Her türlü eksiklikten uzak, mutlak kemal sahibi, yaratılmışların tasavvur ve tasvirine sığmaz, kutsî, c) Selâm: Esenlik kaynağı, esenlik veren, selâmete çıkaran, d) Mü’min: Güven sağlayan, kendisine güvenilen, vaadine itimat edilen, gönlünü imana açanlara iman veren, kendisine güvenenleri korkudan emin kılan, e) Müheymin: Görüp gözeten, yöneten ve denetleyen, evrenin mutlak hâkim ve yöneticisi, f) Azîz: Üstün, yenilmeyen, mutlak güç sahibi, yegâne galip, izzet ve şanın asıl sahibi ve kaynağı, g) Cebbâr: İradesine sınır olmayan, murat ettiğini her durumda icra edebilen, hükmüne ve etkisine karşı direnilemeyen, yaratılmışların halini iyileştiren, yaraları saran, dertlere derman olan, erişilemez, yüceler yücesi, güç ve azamet sahibi, h) Mütekebbir: Büyüklüğü apaçık olan, azametini ortaya koyan, büyüklük ancak kendisine yaraşan, büyüklükte eşi olmayan, ı) Hâlik: Takdir ettiği gibi yaratan, i) Bâri’: Örneği olmadan yaratan, yaratmanın bütün evrelerindeki inceliklerin asıl kaynağı, j) Musavvir: Biçim ve özellik veren, yarattıklarının maddî mânevî, duyularla algılanan algılanamayan bütün şekil ve hususiyetlerini belirleyen, k) Hakîm: Bütün işleri ve buyrukları yerli yerince olan, hüküm ve hikmet sahibi.

Sûre –ilk âyetinde olduğu gibi– göklerde ve yerde bulunanların hepsinin Allah’ı tesbih ettiği, O’nun azîz ve hakîm olduğu belirtilerek sona ermektedir.

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 303-304

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir