Cuma Hutbesi 25 Aralık 2020

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Din hizmetleri genel müdürlüğü diyanet işleri tarafından her hafta cuma hutbesi yenilenir. Türkiye”deki camilerde her cuma olduğu gibi bu cumada müslümanlar hep bir arada olarak hutbenin konusunu cami’de dinleyecekler. Müslümanlar için en önemli gün cuma günü olduğu gibi islam dini içinde özel bir gün olarak ilan edilmiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen bu haftaki hutbe konu Mesajı ne üzerine olacaktı? İstanbul,Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye’deki bütün camilerde bugünkü okunmak üzere hazırlanan hutbeHesap Verme Şuuru “ başlıklı hutbe okutacak..

Aşağıdaki verdiğimiz hutbe geçicidir. Türkiye Geneli yenisi yayınlandığında burada bulabilirsiniz. Not: Aşağıda ki link geçen haftanın hutbesidir.

Sayfanızı arada bir yeniletmeyi unutmayın. Yeni hutbe yayınlanmış olabilir.

CUMA HUTBESİ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Türkiye geneli cuma hutbesini buradan takip edebilirsiniz..


HESAP VERME ŞUURU

Kıymetli Kardeşlerim!

Zaman ve bu zamana bağlı olan ömür, su misali akıp gitmekte. İşte, acısıyla, tatlısıyla, sevinç ve kederiyle, ömrümüzün büyük bir parçası olan koca bir seneyi daha geride bıraktık. Hayattan bir sene daha uzaklaşırken, ölüme de bir sene daha yaklaşmış olduk.

Şöyle geriye dönüp bir bakalım! Dün, gelecek arzusu ve yaşam sevinciyle dopdolu olan, hayat yolculuğunda beraber yürüdüğümüz nicelerini, zaman aramızdan ayırdı. Her birerimiz de aynı şekilde, bu hayattan her an kopmaya aday kimseleriz. Onlar için artık geçmiş adına bir muhasebede bulunmak ve geleceğin hesabını yapmak mümkün değil. Pişmanlıkların ve ah-u vah edişlerin bir kıymeti yok. Düşülen hataların ve girilen zararların telafi imkânı artık kalmadı.

Aziz Kardeşlerim!

Ancak, bizler eriştiğimiz şu günümüzde henüz, geçmişin ve geleceğin hesabını yapma, geçmişin hata ve eksikliklerini görerek, geçmişten ders çıkarma ve geleceğe iyi hazırlanma imkânına sahibiz. Hayatın neresinde olduğumuzu iyi değerlendirebilmek, ömür sermayemiz olan zamanın kıymetini kavrayabilmek için durup, hayatımızın bir muhasebesini yapmalıyız. Hz. Ömer’in dediği gibi, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeli, tartılmadan önce amellerimizi tartmalıyız. Çünkü bizler, sonu hesap olan bir imtihan yurdunda yaşıyoruz. Ve insanoğlu, “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”1 ilahi beyanının muhatabı olarak sorumluluk sahibi kılınmıştır.

Muhterem Kardeşlerim!

Bizler bu geride kalan bir sene içerisinde, her şeyden önce Yaratana karşı nasıl bir kulluk ve ibadet hayatı içerisinde olduk? Ailemize, çevremize, içerisinde yaşadığımız topluma ve diğer yaratılmışlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirebildik mi? Yarınımız için ihtiyaç duyacağımız ameller işleyebildik mi? Yoksa hesabı kolay verilemeyecek bir yaşantının altına mı imza attık? bunun hesabı içerisinde olmalıyız. Zira Hz. Ali’nin, ‘bu gün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok.’ dediği bir güne doğru, ister istemez hızla yol alıyoruz.

Değerli Müminler!

Bir Müslüman, zamana gereken değeri vermeli ve geçen zamanın hayrına mı, zararına mı geçtiğine dikkat etmelidir. Çünkü geçen her an, mümin için, hesabı verilecek olan ve ömür sermayesinden eksilen bir nimettir. Koca bir yılın sona erdiği ve yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde bizler, zamana aynı anlayışla bakmalı; dinimizin emir ve yasaklarına ters düşmeden, milli ve manevi değerlerimizde yeri olmayan şeylere iltifat etmeden, kendimiz, ailemiz, milletimiz ve bütün insanlık için hayır duada bulunarak gelen yeni yılı karşılamalıyız.

Aziz Kardeşlerim!

Son olarak, ebedi hüsrana uğramamak ve girdiğimiz zararlardan dönebilmek için, Kur’an’ın çağrısına ve Sevgili Peygamberimizin uyarısına, gelin birlikte kulak verelim!

Asr suresinde Yüce Rabbimiz buyuruyor ki: “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak iman edip de salih ameller işleyenler, birbirine hakkı tavsiye edenler ve birbirine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).2 Sevgili Efendimiz (s.a.v.) de şöyle buyuruyor: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini arzu ve hevâsına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören)dir.”3

1 Müminun, 23/115
2 Asr, 103/1-3
3 Tirmizî, Kıyâmet 25.


Hutbe İslam dininde cuma ve bayram namazlarında minberde imam tarafından okunan dua ve verilen öğüt. Hutbe insanları dine çağırır. Ayrıca İslam dininin Peygamberi Muhammed’in vefatından önce 124000 Müslüman’a irad ettiği dini metnin adı da Veda Hutbesi’dir. Sözlükte “bir topluluk karşısında yapılan konuşma” anlamına gelen hutbe, dinî bir kavram olarak, Cuma ve bayram namazlarında, genel olarak, Allâh’a hamd, Rasûlüne salât ve Müslümanlar’a nasihatten oluşan konuşmayı ifade eder.

Hutbe Cuma namazının sıhhat şartlarındandır. Bayram namazlarında ise sünnettir. Hutbe, Cuma namazından önce, bayram namazlarında ise, namazdan sonra okunur. İki hutbeden oluşur. Hanefîlere göre hutbenin rüknü, Allâh’ı zikirden ibarettir. Allâh’ı hamd, tesbih veya tekbir getirmekle hutbenin farzı yerine getirilmiş olur; ancak sünnet terk edildiğinden mekruhtur.

Cuma hutbesinin ne kadar önemli bir konuşma olduğu bu hadis-i şerif ile daha da iyi Cuma hutbesinin ne kadar önemli bir konuşma olduğu bu hadis-i şerif ile daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu mühim konuşma sırasında hatibin dikkatle dinlenmesi gerekir.

Cuma hutbesinin önemi, Müslümanların genelini ilgilendiren konularda onları aydınlatmaya yönelik bir konuşma olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca Cuma, Müslümanların cemaat ve devlet olarak varoluşlarının simge­sidir. Bilindiği üzere Cuma namazı Medine döneminde, yani Müslümanların cemaat ve devlet olarak hür oldukları ortamda kılınmıştır.

Cuma namazının farz oluşu
İslâm dininde ilk cuma namazı, Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (sav) hicreti esnasında Medîne-i Münevvere’ye yakın Benî Salim Mescidi’nde, Salim İbn-i Avf yurdunda farz kılınmıştır.

Cumanın farziyeti Kitap, Sünnet ve îcmâ ile sabittir. Bütün mezhep imamlarının ittifakları vardır.

Hutbenin sahih olmasının şartları
1. Hutbenin vakit içinde okunması,
2. Namazdan önce okunması,
3. Hutbe niyetiyle okunması,
4. Cemaat huzurunda okunması,
5. Hutbeyle namaz arasında birşeyle meşgul olunmaması.
6. Cuma namazını hutbeyi okuyan hatibin kıldırması evlâdır, daha iyidir.

Hutbenin vacipleri
1. Taharete dikkat etmek,
2. Setr-i avrete riâyet etmek,
3. Hutbeyi ayakta okumak.

Hutbenin sünnetleri
1. Ezanı dinlemek,
2. Hatibin huzurunda ezan okunması,
3. Hutbeyi ikiye ayırmak,
4. Her iki hutbeye de Allah’a hamd ü senayla başlamak,
5. Müslümanlara va’z u nasihatta bulunmak,
6. İkinci hutbede duâ etmek,
7. Şehâdet cümlesinin iki kısmını da okumak,
8. Hutbeyi uzatmamak,
9. Hutbeyi kolay işitilecek bir sesle okumak,
10. İki hutbe arasında oturmak,
11. Siyah giyinmek.
12. Hanefî mezhebinde sünnet olan bâzı maddeler Şafiî mezhebinde farzdır.
13. O bakımdan sünnetlere riâyet edilirse, her iki mezhebin görüşleri yerine getirilmiş olur.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir