Ü Harfi ile ilgili Başlayan Deyimler ve Anlamları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugün ki makalemizde ü harfi ile ilgili deyimleri ve anlamlarını derledik. Kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan deyimler hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Bu nedenle alfabemiz’de bulunan A’dan Z’ye kadar harf harf deyimleri ve yanında anlamı ile hazırladık. İşte Alfabemizin ilk harfi olan “Ü” harfi ile başlayan deyimler..

Deyimler kalıplaşmış sözlerdir, kelimelerin yerleri değiştirilemez ve aynı anlama bile gelse yerine başka bir sözcük getirilemez. Deyim, belli bir kavramı, belli bir duygu ya da durumu dile getirmek için birden çok sözcüğün bir arada, seyrek olarak da tek bir sözcüğün yan anlamında kullanılmasıyla oluşan sözdür.

Deyimler çok büyük bir oranda mecaz anlamda kullanılır ancak gerçek anlamda kullanılanlara da rastlanmaktadır. Deyimi oluşturan sözcüklerin kimileri gerçek anlamını yitirerek mecaz anlam kazanırlar. Mecazlı anlatım, söze güzellik ve akıcılık katar.Türkçe, deyimler bakımından çok zengin bir dildir. Deyimler, göz önüne kuvvetli imgeler getiren sembollü sözlerdir. Halkın dikkatli ve zeki görüşlerinden doğmuştur.

Üç aşağı beş yukarı : Yaklaşık olarak, belli bir sayıdan çok az bir farkla.


Üç buçuk atmak : Çok korkmak, korkusunu belli etmek.


Üç gün yatak, dördüncü gün toprak : Yatalak olmadan, kısa bir hastalık devresinden sonra ölmek.


Üçkağıda getirmek : 1. Kandırmak, aldatmak. 2. Dolandırmak.


Üç nalla bir ata (topal eşeğe) kalmak : Elde ettiği değersiz bir şeyi, çok değerli bir şeyin parçası saymak. Daha önemli ve daha çok şeye ihtiyacı olduğunu alaylı yolla anlatmak için kullanılır.


Üç otuzluk (otuzunda) : Yaşı ilerlemiş kimse.


Üçe beşe bakmamak : Alıcı ve satıcı için, fiyat üzerindeki küçük farklara bakmadan anlaşmak, çok pazarlık etmemek.


Ümidini (umudunu) kesmek : Bir işin olmayacağını kesin olarak anlamak, bir kişiden artık fayda beklemez olmak.


Ümit bağlamak : Birine veya bir şeye, bir konu için güvenmek, ummak, beklemek.


Ümit dünyası : Gerçekleşmesi zor olan şeylerin gerçekleşebilmesi için umut etmek gerektiğini belirtmek için kullanılır.


Ün salmak : Her yerde tanınıyor olmak, şöhret kazanmak.


Üst perdeden konuşmak : Yüksek sesle, iddialı sözlerle konuşmak.


Üst üste : 1. Birbiri arkasından, tekrar tekrar, birbiri ardı sıra. 2. Çok kalabalık, sıkışık. 3. Birbiri üstüne.


Üste baş yapmak (üstüne başına yapmak) : Giyim kuşamını düzenlemek, giyecek eşya almak.


Üste çıkmak : Suçlu olduğu halde, suçu kabullenmemek, karşısındakini suçlamak.


Üstesinden gelmek : Ele aldığı işi başarıyla sonuçlandırmak.


Üstü başı dökülmek : Kılık kıyafeti eski, kötü ve darmadağınık olmak.


Üstüme (üstüne, üzerine) iyilik sağlık : Allah beni böyle kötülüklerden korusun, benden uzak olsun. Bu da olur mu, yapılır mı? anlamında kullanılır.


Üstün çıkmak : 1. Bastırmak. 2. Bir kimseden daha başarılı, daha iyi olduğunu kabul ettirmek.


Üstünde durmak : Bir işe önem vermek,bir işle yakından ve sürekli ilgilenmek.


Üstünde (üzerinde) kalmak : Bir mal veya işin, arttırma veya eksiltme sonunda kendisine bırakılmak.


Üstünden (üzerinden) akmak : 1. Kötü bir durum, iyice belli olacak şekilde yerleşmiş bulunmak. 2. Bir durum çok belli olmak.


Üstüne başına etmek (yapmak) : 1. Ağır sözlerle hakaret etmek. 2. Dışkısını giysilerine yapmak.


Üstüne bir bardak soğuk su içmek : Para, mal gibi bir alacağından umudunu kesip vazgeçmek.


Üstüne düşmek : (Anne-baba) Çocuğuna çok sevgi göstermek. 2. Bir şeyle gereğinden fazla ilgilenmek. 3. Bir şeyi aşırı ölçüde elde etme isteğinde bulunmak.


Üstüne geçirmek : 1. Bir malın tapusunu almak. 2. Evlatlık olan çocuğu aile nüfusuna geçirmek.


Üstüne (üzerine) gelmek : 1. Bir konuda çok üstelemek. 2. Bir şey yapılırken veya sözü geçerken anılan kişi çıkagelmek.


Üstüne gül (çiçek) koklamamak : Sevdiğinin üzerine başka birini sevmemek, başka birisiyle ilişki kurmamak.


Üstüne güneş doğmamak : Güneş doğmadan uyanıp kalkmak.


Üstüne mal etmemek : Bir şeyi, bir işi kendisiyle ilgili bulmamak.


Üstünden dökülmek : Vücut üzerinde bol, biçimsiz durmak, yakışmamak.


Üstüne (üzerine) oturmak (yatmak) : Hakkı yokken bir şeyi kendisine mal etmek.


Üstüne ölü toprağı serpilmiş : Uyuşuk, hareketsiz, mıymıntı.


Üstüne (üzerine) titremek : Çok sevmek, ilgi ve yakınlık göstermek, korumak. Korumakta titizlik göstermek.


Üstüne (üzerine) toz kondurmamak : Bir eksiği ya da kusuru olabileceğini kabul etmemek.


Üstüne (üzerine) tuz biber ekmek : Üzüntüyü, kusuru artıracak durum yaratmak.


Üstüne üstüne (üzerine üzerine) gitmek : 1. Bir kişiyi baskı yaparak sıkıştırmak. 2. Çekinmeden, sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak. 3. Bir şeyin, bir kimsenin üstüne doğru tekrar tekrar yürümek.


Üstüne (üzerine) varmak : Birine baskı yaparak, ondan bir şey yapmasını istemek.


Üstüne (üzerine) yok : Bundan daha iyisi yok.


Üstüne yıkmak : 1. Bir suçu, başkasına yüklemek. 2. Bir işi başkasına yaptırmak.


Üstüne (üzerine) yürümek : Karşısındakini korkutmak için saldırıda bulunmak, saldırır gibi

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt