İslamdan Önce ve İslam’da Ailede Kadının Yeri Nasıldı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İslamda kadının yeri ve önemi ile ilgili konumuzu okuduğunuzda bir nebze olsun daha iyi anlayacaksınız. Bazı kimseler, Müslüman toplumlarda kadının eve kapatıldığını ve onun haklarının çiğnendiğini iddia etmektedirler. İslamiyet dini söz konusu olduğunda, yüzyıllardır tartışma içerisinde bulunulan konulardan bir tanesi şüphesiz ki Müslümanlıkta kadın cinsinin yeridir.

Yanlış anlamalara neden olmaması için, dikkatinizi şu hususa çekmek isterim ki, bu tür davranışların altında yatan neden İslâm dini değil, İslâmiyet’in yanlış bir biçimde yorumlanmasıydı. Aile insan topluluğunun kökü ve en tabii temelidir. İslâm’dan önce cahiliye devrinde kadının yerini anlayabilmek için öncelikle o günün toplum yapısını incelememiz gerekiyor. Çünkü Kadınlar, çarşıdaki bir mal gibi alınıp bırakılıyordu. Hiçbir değeri yoktu. Kimse de; “Niye böyle yapıyorsun?” diyemezdi. Alışveriş metâıydı tamamen. Hiçbir hakkı yoktu. Üstünlüğü yoktu.

Öncelikle makalemize şöyle başlayalım..
İslam, insanların geçmişten tevarüs ettikleri güzel ve faydalı özellikleri sürdürmelerini, bunları daha da geliştirmelerini ve insanın evvela bu dünyada huzur ve mutluluğu yaşamasını ister.

Kadın hakları konusunda söz söyleyebilecek yegâne din İslam’dır. Çünkü gerek Kur’an-ı Kerim’e, gerek Peygamber Efendimiz’in tatbikatına, gerekse İslam tarihine baktığımızda, fertlerin hatalarından kaynaklanan bir takım suistimaller dışında, kadının en muallâ mevkii müslüman toplumlarda kazandığı görülür.

İslamın başında kadının yerini incelerken Hazret-i Ömer’in bir itirafını düşünmemiz gerekiyor. Diyor ki bu büyük insan:
 – Biz İslamdan önce kadınlan adam yerine koymazdık. İslam gelince onlara hem ayetlerde hem de hadislerde yer verdi, erkekler gibi haklarından bahsedildi. Ondan sonra biz de kadınların haklan olduğunu düşünür olduk!. (Buhari-Müslim)

Bir tespit de oğlu Abdullah’dan. O da şöyle açıklamıştır kadınların durumlarını:

– Biz kadınlar hakkında ileri geri konuşmaktan korkar olduk vahiy gelir de bizi suçlar diye!. (Buhari)

Demek ki İslam, kadınlan, değer verilmeyen varlıklar olmaktan çıkarıp ayetlerle hadislerle haklan anlaülacak kadar Allah yaranda itiban olan insan olduklarını ifade etmiş, sosyal hayatta erkekler gibi onlann da yerlerini almalarını sağlamıştır.

Nitekim İslamın ilk günlerindeki hanımlar toplumdaki yerlerini o kadar rahatlıkla almışlar ki haftada bir erkekler gibi cumaya gitmekle kalmamış, günde beş vakitte cemaata iştirak edenler olmuştur. Hatta, ilk günlerde erkeklerle aynı kapıdan mescide girip çıkmışlar, ama meydana gelen izdiham sebebiyle Efendimiz daha sonra hanımlar için ayn kapı açtırmıştır. Bu kapı halen Mescid-i Nebide (Babun-nisa)

adıyla varlığını koruya gelmiştir..

Camide erkeklerin hemen arkasında saf tutan hanımlar gerektiğinde sorularım buradan sormuş, cevaplarını da dinlemişlerdir. Ne var ki erkeklerin de bulunduğu mecliste her türlü özel sorularını sormada zorlandıklarından Efendimizden, kendilerine özel bir gün ayırarak kadınlan bilgilendirmesini istemişlerdir. Bu istekleri de kabul edilerek haftada bir gün Efendimizden özel bilgi alma hakkım da kazanmış; böylece hanımların İslam kültürüyle aydınlanmalarını sağlamışlardır. Bu sıralarda meydana gelen samimi ortamda Re-sûlüllahı o kadar yalandan takip etme imkanı bulmuşlar ki, bir hanım Kaf suresini sadece Resulüllahm okuyuşlarını dinleyerek ezberleme imkanı dahi bulmuştur.

Bu sıralarda mescidde son derece özgür bir öğrenim ortamının da meydana geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim Hazret-i Ömer’in Cuma hutbesini dinleyen bir hanım:

Hanımların mehir miktarını yüksek tutmayın! manasındaki sözlerine bulunduğu yerden itiraz seslerini yükselterek cevap verme cesaretini dahi bulmuş:

– Allahü azimüşşan Nisa suresindeki ayetinde mehre sınır koymazken, Ömer hangi hakla hanımların alacaklan mehre sınır getiriyor? diye çıkışabilmiştir. Halife de bu çıkışa asla sert mukabele etmeyip tam aksine:

– Hanım isabet, Ömer ise hata etti! diyecek kadar fazilet göstermiştir..

Celadet ve şiddetiyle tanınan Hazret-i Ömer, cami içinde verdiği bu hoşgörü örneğiyle kalmamış; cami dışmda da hanımlara değer vermiş, bilgili ve becerikli bir hanım olan Şifa hatunu da çarşı, pazarı denetlemekle görevlendirmiş, bir nevi belediye zabıta memurluğu yaptırmıştır.

İlk günlerde barışta böylesine hayaün içinde yer alan hanımlar, savaşta da geri kalmamışlar Uhud gazasmda Aişe validemizle Ümmü Süleym cephe gerisinde hizmetlerde bulunmuşlardır..

Hayber gazasına ise tam yedi kadın birlikte iştirak etmişlerdir.

Ümmü Atıyye admdaki sahabiye ise tek başına tam yedi savaşa katıldığını anlatmıştır.

Bu hanımlar cephe gerisinde gazilere su taşımış, yemeklerini hazırlamış, yaralarını sarmışlardır. Hatta İslamda ilk hastabakıcı hanımın adının Rüfeyde olduğu tespit edilmiştir. Mescide kurulan yaralıların çadırında bu fedakar hanım, şefkatle hizmet etmiş, sonrakilere hemşirelik örneği vermiştir.

Efendimizin süt halası Ümmü Haram ise bir başka ibret vesikası. Efendimizden, ümmetinden bir mücahit grubun deniz yoluyla Kibrisin fethine çıkacağı haberini dinleyince, kendisinin de onların arasında bulunup hizmet etmesine dua etmesini istemiş, yapılan dua kabul olmuş olacak ki, hicri (28) de Hazret-i Osman (ra) zamanında çıkılan Kıbrıs seferine kocası Übade bin Samit’le hem de seksen yaşını geçmiş olduğu halde kaülmış, fetih sırasında Larnaka yakınlarında bineğinden düşerek şehid olmuştur. Osmanlılar buraya (1570) de bir türbe yapmış Hala Sultan türbesi diye bilinen, Eyyup Sultan gibi ziyaretgah olan bu türbeyi civardan geçen Osmanlı donanması de top aüşlanyla selamlayarak geçmeyi bir vefa borcu olarak adet edinmişlerdir.

Sözün özü: 

İslam’ın ilk günlerinde hanımlar toplamdaki yerlerini rahatça almışlar, örneklerini verdiğimiz, veremediğimiz daha nice olaylarla da sadece barışta değil savaşta da mühim hizmetlerde bulunmuşlardır. ;

Ancak daha sonraları durum değişmiş, bir takım gelenekler, hanmüarın haklarını daraltmış, bu daraltmayı da Islamın emri gibi gösterenler çıkmış, İslam kadım hapsetmiştir diyebilmişlerdir.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir