Ticarette Kar Haddi Ne Kadar Olmalıdır

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dinimiz İslam’da ticarette (alışverişte) kar payı veya haddi yüzde kaçtır?
Bir malı satarken, alış fiyatına veya mâliyeti üzerine eklenen fazlalık. İslam dini belli bir kâr oranı getirmemiştir. Kârı belirleyen piyasa şartlarıdır. Ticaret ahlâkının bir diğer ilkesi de doğruluk ve dürüstlüktür. Alışverişte açık sözlü ve şeffaf olmak, yalan, hile ve aldatmadan kaçınmaktır. Bunun gibi yapacağı işin mahiyetine göre sakınabileceği daha başka özellikler de olabilir.Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.”[Tirmizî, Büyû’, 4.] buyurmuştur.

Ticarî hayatımız da öyle, onun da İslâm’a göre olanı vardır, olmayanı vardır. Sadece meslek erbâbı olan tüccarlar değil, her insanın, ticaretle uzaktan yakından ilgisi söz konusudur. Alışveriş, şehirde yaşayanların, memur olanların günlük hayatlarının kaçınılmaz bir parçasını teşkil etmektedir.

Kâr, semtine ve mevsimine göre değişir. Kâr oranının çok veya az olması önemli değildir. Satıcı, malını fahiş fiyatla satamaz. Fahiş fiyat, piyasa fiyatının üstüne çıkan fiyattır. Fahiş fiyat, belli bir orana çıkınca, aldatılan taraf, satışı bozabilir. O yüzden kâr haddini o malın satıldığı muhitin örfü, adeti, makul kârla satış yaptığı bilinen yaygın tüccarlar topluluğu tespit ederler. Bu nedenle Ticaretin kuralı, dürüstlüktür, kul hakkından korkmak, aldatmamak ve aldanmamaktır.

İnsanlığa huzurlu, dengeli ve hakkaniyetli bir hayatın yol haritasını çizen İslam, alışveriş ve ticaret ahlâkına dair de birtakım ilkeler koymuştur. Şüphesiz ticaret ahlâkının en önemli ilkesi kazancın helal olmasıdır. Peygamberimiz, aldatmayan doğru tüccarın mahşerde Sıddıklarla beraber olacağı müjdesini vermiştir.

Böylesine yüksek mükafatın bir sebebi, ticarette zaman içinde doğruluğun azalması, çoğu kimselerin haram helal tanımadan yüklü kazançlar sağlamaya yönelecek olmalarıdır. Rakiplerinin meşru olmayan yollarla yüklü paralar kazanmalarına rağmen helal smın içinde mütevazı kâra nefsi razı etmek, her halde herkesin göze alacağı bir sadakat olmasa gerektir. Bundan dolayı Efendimiz (sav) Hazretleri:

-Doğruluktan ayrılmayan sadık tüccar mahşerde sıddıklarla birlikte olacaktır! müjdesini vermiş, her şeye rağmen meşru kârdan ayrılmayan sadık tüccarı tebrik ve teşvik etmiştir.

-Meşru kâr haddini kim tespit eder? Ne miktar kar konmalıdır ki meşru kâr olsun.?

Gerçekten de ticaretin can daman, kânn meşru olması, helal kâra kanaat edip fahiş kazanca sapılmamasıdır.

Ancak helal kânn miktan dondurulup ta şu kadardır, denmemiştir. Çünkü kâr, semtine ve mevsimine göre değişir. O yüzden kâr haddini o malın satıldığı muhitin örfü, adeti, makul kârla satış yaptığı bilinen yaygın tüccarlar topluluğu tespit ederler.

Çevrenin tespit ettiği bu kâr nispeti esas alınır, müşterinin bilgisizliğinden istifade ile kân daha da yukan çekip de fahiş kazanca gidilmez. Fazlası helal kazanca haram katmak olur.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir