Zekat Kimlere Verilir Zekat Hakkında Kısaca Bilgi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Zekat sadaka kimlere verilir veya zekat kimlere düşer? Öncelikle şunu söylemekte fayda vardır. Zekât asl nda, zekât verecek kadar zengin olan kimse için severek edâ edilecek bir ibadettir. İslâmiyet esas itibariyle zekât aynî olarak emretmiştir. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin. (Bakara Suresi, 43) Tevbe Suresi’nin 60. ayetinde: Sadakalar, ancak fakirler, miskinler, zekat toplama görevlileri, kalpleri islamiyete ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar içindir. Allah tarafından kesin olarak böyle farz edildi. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir. Bu sebeple Ramazan’da zekat kimlere verilir ? sorusunu sizler için araştırdık ve konu haline getirdik. İnşaallah şimdi zekat kimlere şarttır konumuzu açıklayacağız. Malî ibadetlerden biri olan zekât, İslâm’ın beş temel esasından olup, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Sözlükte artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü anlamlarına gelen zekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının Allâh rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir.

Her Müslüman senenin belli zamanlarında, meselâ ramazan ayında veya yılbaşında, o gün için elinde bulunan servetini hesap eder, borçlarını çıkardıktan sonra kalandan zekât verir. İşte böylece her Müslüman, senede bir defa, bütün servetini hesap edip verilmesi gerekli olan zekât tespit ederse, onun için zekât vermek kolaylaşır. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın,  zekâtı verin…” (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe, 9/103) buyrulmaktadır.

Zekât; Âkil, bâli , hür ve nisap miktar mala sahip bulunan her Müslüman dan al n p Kur ân da belirtilen sekiz yere veya bu sekiz yerden birine veya birkaç na verilen dînî bir ibadettir.

Zekât, aşağıdaki sınıflardan mevcûd olanlara verilir :
1) Fakirler. Dini ölçülere göre zengin sayılmayan, asli ihtiyaçlarını karşılayacak kadar malı olmayanlara.

2) Miskinler.

3) Zekâtı toplayan görevliler. Asr saadette ve dört halife devrinde zekât, devlet tarafından toplanıp bu yerlere veriliyordu. Sonradan devlet bu
işten vazgeçti ve bunu zekât veren mükellefe bıraktı. Hal böyle olunca, bir ibadet olan zekât , zekât verecek kişi bizzat kendisi
eda edecektir.

4) İslâm Dînine yeni girenler.

5) Köleler (Âzâd olmak için anlaşma yapmış köleler).

6) Borç altında kalanlar (helâl borç). Asli ihtiyaçlarını karşılayan malından çok borcu olanlara.

7) Allah yolunda savaşan mücâhidler. Bunlar Cihad veya hac için yola çıkıp parasız kalanlar ile işini gücünü bırakıp her hangi bir şekilde kendisini Allah”ın dinine vermiş olan kimselerdir. (Ayrıca; Zekat memurlarına, Kölelere ve Kalpleri İslam”a ısındırılmak istenenlere yani İslam”ı kabul etmiş olup imanı henüz zayıf olanlara da zekat verilir.)

8) Yolda kalanlar.

Zekât verilecek kişilerden birisi de “Allah yolunda olanlar” mânâsında “Fî sebîlillah”dır. Mevcut fıkıh kitaplarımızda bu ifade açıklanırken, silâhla cihada iştirak etmiş olan gaziler ve yolda kalmış hacılar olarak sınırlandırılır. Oysa meşhur tefsirlerde ve mutemet fıkıh kitaplarımızda bu mesele daha geniş ve etraflı bir şekilde ele alınır.

Nisab, zekât verilmesi gereken mallara göre değişir. Altının nisab ortalama 90 gramdır. 1 Müslüman erkek ya da Altıı n nisab ile ilgili farkl hesaplamalar vardır. Baz alimler 96 gram,
bazıları da 85 gram demişlerdir. Biz burada orta yolu tutarak 90 gram dedik. kadın, aslî ihtiyaçlarından fazla olarak 90 gr. altına sahip olduğu anda zekât vermesi farz olur. Eskiden kağıt para yoktu. Piyasada para olarak altın ve gümüş tedavül ediyordu. Kağıt para çıktı ve bir mübadele vasıtası olarak altın ve gümüşün yerini aldı. Buna göre, bugün aslî ihtiyaçlardan fazla olarak 90 gram altına veya onun tutar kadar Türk Lirasına sahip bulunan kimse % 2,5 hesabıyla zekât verecektir.

Zekât Kimlere Verilmez?
Zekât ve fitrenin, Tevbe suresinin 60. ayetinde sayılanlar dışında kalan kişi ve
kuruluşlara verilmesi caiz değildir. Ayrıca zekât verecek kişi, bu şartları taşısa bile;
1) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına,
2) Oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına,
3) Müslüman olmayanlara,
4) Karı-koca birbirlerine,

Alacakların zekât nasıl verilir?
Alacaklar zekâta tabi olması bakımında iki kısımdır:
a. Deyn-i kavi yani sağlam alacaklar.
b. Deyn-i zaif yani zayıf alacaklar.
Sağlam alacaklar, kasadaki para ve dükkandaki mallar gibi zekâta tabidir.
Zayıf alacaklara gelince, tahsil edilinceye kadar onlardan zekât vermek gerekmez. Sadece alındığı zaman verilir. Bu itibarla alacaklarımız en geç bir sene zarfında ödeniyorsa zekât verilir.

ZAKAT İLE İLGİLİ AYETLER
Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O’na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur’an’dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah’ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur’an’dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah Katında bulursunuz. Allah’tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Müzzemmil Suresi, 20)

Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: “Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım.” (Araf Suresi, 156)

“Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti.” (Meryem Suresi, 31)

Halkına, namazı ve zekatı emrediyordu ve o, Rabbi Katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı. (Meryem Suresi, 55)

Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler. (Neml Suresi, 3)

Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar. (Lokman Suresi, 4)

Ki onlar, zekatı vermeyenler ve ahireti inkar edenlerdir. (Fussilet Suresi, 7)

Ve onları, Kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar Bize ibadet edenlerdi. (Enbiya Suresi, 73)

Onlar, zekata ilişkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir; (Mü’minun Suresi, 4)

İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Allah Katında artmaz. Ama Allah’ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır. (Rum Suresi, 39)

Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin. (Bakara Suresi, 43)

Hani İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin” diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz. (Bakara Suresi, 83)

Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah Katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 110)

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)

İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin Katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 277)

Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (Ahzab Suresi, 33)

Kendilerine; “Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin” denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: “Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?” dediler. De ki: “Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ‘bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksınız.” (Nisa Suresi, 77)

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa Suresi, 162)

Oysa onlar, dini yalnızca O’na halis kılan hanifler (Allah’ı birleyenler) olarak sadece Allah’a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur. (Beyyine Suresi, 5)

(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ‘tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi, 37)

Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin. Umulur ki, rahmete kavuşturulmuş olursunuz. (Nur Suresi, 56)

Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma’rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir. (Hac Suresi, 41)

Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi “Müslümanlar” olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı. (Hac Suresi, 78)

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a ve O’nun Resûlü’ne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Mücadele Suresi, 13)

Andolsun, Allah İsrailoğulları’ndan kesin söz (misak) almıştı. Onlardan on iki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: “Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah’a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır.” (Maide Suresi, 12)

Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir. (Maide Suresi, 55)

Haram aylar (süre tanınmış dört ay) sıyrılıp-bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tevbe Suresi, 5)

Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Tevbe Suresi, 11)

Allah’ın mescidlerini, yalnızca Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır. (Tevbe Suresi, 18)

Sadakalar, -Allah’tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 60)

Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt