Mehmet Akif Ersoy Berlin Hâtıraları’ndanoksan Doksan Sekiz Mısra

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın güftekarı, şair ve yazarıdır. İlk şiirlerini, İstanbul İdadisi’nde okurken yazdı. 20 Aralık 1873 senesinde dünyaya gelen ve 27 Aralık 1936 senesinde hayatını kaybeden Mehmet Akif Ersoy Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı’nın yazarıdır. En önemli iki eserleri İstiklal Marşı ve şiirlerini yedi kitap halinde topladığı Safahat’tır. İşte Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan Berlin Hâtıraları’ndanoksan Doksan Sekiz Mısra yazdığı sözleri..

Fakat bu, ırzını dellâla vermiş, alçaklar
Muhîti levse henüz bulmayınca âmâde;

«Diyâsetin edebî şekli sökmüyor sâde…
«Bir öyle felsefe lâzım ki: Susturup halkı,
«Birer birer kırıversin kuyûd-i ahlâkı.
«Mukaddesâtını millet bırakmıyor hâlâ;
«Fezâyı köhne bir «Allah»tır etmiş istîlâ!
«O indirilmelidir Arş-ı Kibriyâ’sından,
«Ki biz de kurtulalım şunların riyâsından!
«Ne istesen yapamazsın: Elin kolun bağlı.
«Ta’assubun rolü hâlâ ne müdhiş anlamalı!
«Mahalle halkı evimden, gelir, yabancı koğar…
«Evet, hayât-ı husûsiyyemin de kâhyası var!
«Karım dekolte çıkarmış gelenlerin yanına…
«Peki, nedir dokunan bunda komşunun kanına?
«O penbe göğsü verirken tabîatin keremi,
«Aceb ne fikr ile vermişti, gizlesin diye mi?
«‘Kadın sevilmek içindir’ bu felsefî düstûr
«Teammüm ettiği gün kalmaz ortalıkta fütûr.
«Yegâne âmili, zîrâ, bu günkü meskenetin
«Şudur ki: Sosyete yok bir yerinde memleketin.
«O olmadıkça da insan bu inkılâba güler!
«Çoğaldı, farzediniz, her tarafta sosyeteler…
«Hayât-ı aşka henüz mübtedî giren erkek,
«Muvaffakıyyet ümîdiyle çok şey öğrenecek:
«Komilfo olmayı bir kerre önceden kuracak;
«Zekâsı incelecek, azmi artacak duracak.
«Giyinmek öğrenecek bir zamân olup, belki…
«Giyinmek iş mi dedin! Onda sokreler var ki! …
«Bu incelikleri idrâke yükselince şebâb,
«Zuhûra başlayacak orta yerde istirkàb:
«On onbeş erkeği birden esîr eden kadını
«Dezarme etmeye herkes olanca san’atını,
«Olanca nakdini arzetmek ihtiyâcıyle,
«Aman! deyip koşacak, elde yoksa, tahsîle.
«Nedir o serveti Garb’ın ya bankalar dolusu?
«Tabîatiyle olur: Çünkü işliyor balosu:
«Kadın sefâhate vurdukça erkeğin sa’yi
«Çoğalmıyor mu? .. Bu düstûr-i iktisâdîyi
«Kabûl edeydik eğer biz de böyle kalmazdık.
«Bütün bu şeyleri kaç kerre söyledik, yazdık!
«Fakat kim anlayacak? Borne, gördüğün kafalar,
«Geniş düşünmenin imkânı yok, hemen patlar!
«Birinci sözleri: «Allah», ikinci işleri: «Din»,
«Üçüncü hamlede vicdâna, Hakk’a, Şer’a yemin!
«Devirmedikçe bu evhâmı fikrimiz yaşamaz;
«Ne yapsa, çünkü, muhâtablarıyla anlaşamaz.
«Şu var ki yıkmak için riske etmenin yolu yok:
«Hükûmetin liberal tavrı dâimâ ekivok.
«Muhîti entoleran görmesiyle, mevki’ini
«Halâs için tutacaktır uvertöman dîni.
«Ya hapse kalkacak artık, ya sürmek isteyecek…
«O halde diplomatik bir tarîk alıp yürüsek…
«Rober Kolej’deki dâhî-i san’atin kalemi
«Vurur bu darbeyi isterse… Çünkü haddine mi
«Hükûmetin ona kalkıp da i’tirâz etmek?
«Herifte bandıralar çifte, tek de olsa direk!
«Ya nazlanırsa? Evet, nazlanırsa yalvarırız…
«Niyâza pek yüzü yoktur, hemen kanar, yalınız,
«Dehâların çoğu ‘eksantrik’ denir ya hani,
«Bu personajda da var bir cünun kılıklı mani!
«Nedir mi? Arzedeyim… Gülmeyin fakat: Nâmûs!
«Sakın bu çifte hecâdan çıkan sadâ-yı abûs,
«-Ki boş beyinleri buldukça öttürür çın çın! –
«Sevimli şâiri göstermesin titiz, hırçın.
«Onun sarıldığı âhenk-i lâfzadır, yoksa
«Sığar mı fıtrat-ı âzâdı kayd-i nâmûsa?
«Fransa halkını tasvîri var ya Bismark’ın;
«Bunun da hâli o ta’rîfe benzemez mi bakın:
«‘Görülmemiş bu herifler kadar garîb unsur…
«Liberte nâmına serdet uzunca bir diskur;
«Sonunda hepsini döv, kimse i’tirâz edemez.
«Liberte anladık ammâ bu yaptığın ne? demez! ’
«Bizim edîbe de bir gürledin, deminki sesi,
«Kûşâdedir size artık harîm-i âilesi! ..»

Deyip de Zangoc’a baş vurdular. O mecnun da
Mukaddesâtına halkın, ibâda, Ma’bûd’a
Savurdu pencereden havruz uğratırcasına,
Gelip gelip tıkanan levsi pis karîhasına!
Boşandı yerlere küfrün bir öyle murdârı:
Ki bağlayıp ebediyyet ipiyle a’sârı
Süpürge yapsalar imkânı yok temizleyemez!
Bütün cihânı dolaş: Garb’ı, Şark’ı, her yeri gez…
Görür müsün bakalım böyle bir kuduz ilhâd,
Ki ferşi çiğneyerek Arş’a hırlasın? Heyhât!
Cinâyetin bu şenâ’at kadar mülevvesini
İşitmek istemez insan, değil ki görmesini.
Sizin çocuklarınız dîni belliyor ilkin;
Esâs-ı terbiyeniz mahvı âdetâ şirkin.
Bizim çocuklar için, şimdi, ilmihâl oldu,
Gömüp de hufre-i mâzîye Hayy-i Ma’bûd’u,
Ne var ne yoksa mukaddes, onunla bitti demek!
Şebâbâ hak veririm… Çünkü üç beyinsiz inek
Yazıp dağıttı o mel’un berât-ı isyânı;
Sabîlerin yüreğinden kopardı îmânı!
Okuttu sonra da «San’at mukayyed olmayacak»
Deyip hayâdan, edebden bütün bütün «mutlak»
Paçavralar ki nigâh ürperir temâsından!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir