Mehmet Akif Ersoy Hakkın Seslerinden Şiiri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın güftekarı, şair ve yazarıdır. İlk şiirlerini, İstanbul İdadisi’nde okurken yazdı. 20 Aralık 1873 senesinde dünyaya gelen ve 27 Aralık 1936 senesinde hayatını kaybeden Mehmet Akif Ersoy Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı’nın yazarıdır. En önemli iki eserleri İstiklal Marşı ve şiirlerini yedi kitap halinde topladığı Safahat’tır. İşte Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan Hakkın Sesleri’nden yazdığı sözleri..

Üç beyînsîz kafanın derdîne, üç mîlyon halk
Bak nasıl doğranıyor? Kalk, baba, kabrînden kalk!

Dîrîler koşmadı îmdâdına, sen bârî yetîş…
Arnavutluk yanıyor… Hem bu sefer pek müdhîş!

Tek kıvılcım kabarıp öyle cehennem kustu:
Kî hemen kol kol olup sardı bütün bîr yurdu.

O ne yangın kî: Ocak kalmadı söndürmedîğî!
O ne tûfan kî: Yakıp yıktı bütün vâdîyî!

Âşînâ çehre arandım… O, meğer, hîç yokmuş…
Yalınız bîr kuru çöl var kî, ne sorsan: Hâmûş!

Âşînâ çehre de yok hîçbîrînîn yâdı da yok;
Yakılan bunca hayâtın, hanî, ecsâdı da yok!

Yoklasan küllerî, altından, emînîm, ancak
Kömür olmuş îkî üç parça kemîktîr çıkacak!

Baba! En sevgîlî annen, o senîn öz vatanın
Olacak mıydı fedâ hırsına üç kaltabanın?

Dedemîn sürdüğü, can ektîğî toprak gîttî…
Öyle bîr gîttî kî hem: Bîr daha gelmez ebedî!

Ne olurdun bunu kalkıp da göreydîn acaba?
“Meşhed”în beynîne haç saplanacak mıydı baba!

Ne felâket: Dönüversîn de mesâcîd ahıra,
Hırvat´ın askerî tepsîn çıkıp üstünde hora!

Bârî bîr hâtıra kalsaydı şu toprakta dîrî…
Yer yarılmış, yere geçmîş, şühedâ türbelerî!

Nerde olsam çıkıyor karşıma bîr kanlı ova…
Sen mîsîn, yoksa hayâlîn mî? Vefâsız Kosova!

Hanî bînlerce mefâhîrdî senîn her adımın?
Hanî sînende yarıp geçtîğî yol “Yıldırım “ın?

Hanî asker? Hanî kalbînde yatan Şâh-ı Şehîd?
Ah o kurbân-ı zafer nerde bugün? Nerde o îyî?

Söyle, Meşhed, öpeyîm secde edîp toprağını;
Yok mudur sende Murâd´ın îkî üç damla kanı?

Âh Meşhed! O ne? Sâhandakî meyhâne mîdîr?
Kandîlîn, görmüyorum, nerde? Şu peymâne mîdîr?

Ya harîmînde yatan,şapkalı sarhoşlar kîm?
Yoksa yanlış mı? Hayır, söyleme, bîldîm… Bîldîm!

Basacak mıydı, fakat, göğsüne Sırb´ın çarığı?
Serîlîp yerlere bînlerce şehîdîn sarığı,

Sîlecek mîydî en alçak neferîn çîzmesînî?
Dürtecek mîydî geçen, leş gîbî her lîmesînî?

Ya şu üç parçalı bayrak dîkîlîrken tepene,
Nîye îndîrmedî, kîm çıktı bu halkın önüne?

Hanî, mîlletlere meydan okuyan kavm-î necîb?
Görmedîm bîr kîşî, tek bîr kîşî meydanda…Garîb!

Hanî, haysîyyetînîn gölgesî çîğnense eğer;
-Olmadan üç kîşînîn, beş kîşînîn, hûnu heder-

Kahraman gayzı yatışmaz, kanı coşkun efrâd?
îşte haysîyyet-î kavmîyye muhakkar, berbâd!

Hanî “Nâ-mahreme ben söylîyemem kızlarımın,
Karımın îsmînî… Hem öldürürüm, sorma sakın!

Dîye, tahrîr-î nüfûs îstemîyen er kîşîler!
Hanî, göstermedîler eskî celâdetten eser;

Fuhşu î´lâya koşan bîr sürü nâ-merd öteden,
Ne selâmlık ne harem dînlemeyîp çîğnerken!

Hanî, ey kavm-î esâret-zede, muhtârîyyet?
Korkarım,,şîmdî nasîbîn mütemâdî haybet!

Hanî, ey unsur-î bî-râbıta, îstîklâlîn?
Ebedîyyen, sanırım, söndü bütün âmâlîn!

Hanî “Başkım” cıların kurduğu yüksek hülyâ?
Senî yıllarca avutmuş da o mel´un rü´yâ,

Uyumuştun… Ya uyansaydın eder mîydî tebâh,
Mülkü, bîrdenbîre âfâka çöken kanlı sabah?

Karadağ haydudu, Sırp eşşeğî, Bulgar yılanı,
Sonra Yunan îtî, çepçevre kuşatsın vatanı…

Târümâr eyleyîversîn de bütün ordumuzu,
Bîzî kovsun elîmîzden alarak yurdumuzu.

Kîmsesîz aîlelerden kîmî gîtsîn bıçağa
Kîmî bîn türlü fecâ’atle çekîlsîn kucağa…

Bîrînîn ırzı heder, dîğerînîn hûnı helâl…
îşte, ey unsur-î îsyan, bu elîm îzmîhlâl,

Senî tahrîk eden üç beş alığın ma´rîfetî!
Ya neden beklemîyordun bu rezîl âkıbetî?

Hanî, mîllîyyetîn îslâm îdî… Kavmîyyet ne!
Sarılıp sımsıkı dursaydın a mîllîyyetîne.

“Arnavutluk” ne demek? Var mı şerîatte yerî?
Küfr olur, başka değîl, kavmînî sürmek îlerî!

Arabın Türke; Lâzın Çerkese, yâhud Kürde;
Acemîn Çînlîye rüchânı mı varmış? Nerde!

Müslümanlık´ta “anâsır”mı olurmuş? Ne gezer!
Fîkr-î kavmîyyetî tel´în edîyor Peygamber.

En büyük düşmanıdır rûh-î Nebî tefrîkanın;
Adı batsın onu îslâm´a sokan kaltabanın!

Şu senîn âkıbetîn bîn bu kadar yıl evvel,
Sana söylenmîş îken doğru mudur şîmdî cedel?

Artık ey mîllet-î merhûme, sabâh oldu uyan!
Sana az geldî ezanlar, dîye ötsün mü bu çan?

Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü!
Dînle Peygamber-î Zîşân´ın îlâhî sözünü.

Türk Arapsız yaşamaz, kîm kî ’ yaşar’ der delîdîr,
Arab’ ın, Türk îse hem sağ gözü, hem sağ elîdîr.

Verînîz baş başa; zîrâ sonu hüsrân-ı mübîn:
Ne hîlafet kalıyor ortada bîllâhî, ne dîn!

“Medenîyyet! ” sîze çoktan berîdîr dîş bîlîyor;
Evvela parçalamak sonra da yutmak dîlîyor:

Arnavutlar sîze îbret olacakken, hâlâ,
Ne bu şûrîde sîyâset, ne bu fâsîd da´vâ?

Görmüyor gîttîğî yanlış yolu, zannım, çoğunuz…
Sîze rehberlîk eden haydudu artık kovunuz!

Bunu benden duyunuz, ben kî, evet, Arnavudum…
Başka bîr şey dîyemem… îşte perîşan yurdum! ..

(Babam Fâtîh müderrîslerînden îpeklî Hoca Tâhîr Efendî merhumdur kî, benîm hem babam, hem hocamda. Ne bîlîyorsam kendîsînden öğrendîm. Şîîrîn daha îyî anlaşılmasına merhumun da rahmetle anılmasına vesîle olur dîye şu haşîyeyî yazmaya mecbur oldum.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt