Mevlana Ben Dostlarımı Ruhumla Severim Şiiri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mevlana Celaleddin-i Rumi 13.yüzyılda yaşayan büyük bir islam alimiydi. 1207 ile 1273 yılları arasında yaşamıştır. Hayatı, kişiliği, eserleri, felsefesi, tasavvufu binlerce kişiye konu olmuş, binlerce kitap yazılmıştır. En önemli eseri olan mesnevi dünya’nın birçok yerinde okutulmuş ve en çok çevirisi yapılan eserlerden biri olmuştur. Aslında mesnevi uzun yazıların yazılmasına elverişli olan, divan şiirinde bir nazım türüdür. Yani Mevlana şiirleriyle’de şair yönüyle de pek dikkat çekmiştir. O ruhunu teslim ettiği zaman sevdiğine, yani Allah’ına kavuşacaktı. Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. İşte onu ölümsüzleştiren Mevlana hazretleri tarafından kaleme alınan ve yazılan ben dostlarımı ruhumla severim sözleri..

Sonsuz bîr karanlığın îçînden doğdum.
îşığı gördüm, korktum.
Ağladım.

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendîm.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldî sonsuz karanlığa uğurladım sevdîklerîmî…
Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.

Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu

Öğrendim.

Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla…
Zamanla yarışılmayacağı nı,
Zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…

İnsanı öğrendim.

Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…
Sonra da her insanin içinde
İyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi…
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
Sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
Öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu…
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
Önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra…
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi…
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta…
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
Olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde…
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
Gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
Sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün…
Ve gerçeğin acı olduğunu…
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
Lezzet kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını,
Ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya…
Kalp durur…
Akıl unutur…
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir