Hüseyin Baykara Hayatı Kısa

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tîmûroğulları Devleti’nin Horasan kolunun sultânı ve, şâir. İsmi, Hüseyn Mirza bin Gıyâseddîn Mansûr bin Emîrzâde Baykara bin Ömer Şeyh bin Emir Tîmûr Küregen olup, künyesi Ebü’l-Gâzî’dir. 1438 (H. 842) senesi Haziran ayında Herat’ta doğdu. Annesi de Tîmûrlular sülâlesine mensuptu.

1445’de yedi yaşında iken babası öldü.. On dört yaşına kadar Devlethane sarayında kaldı. Daha sonra buradan ayrılarak Mirza Ebü’l-Kâsım Bâbur’un yanına gitti.

Bir süre sonra Mirza Bâbur’un yanından ayrılarak Semerkand sultânı ve akrabası olan Ebû Sa’îd Mirzâ’nın maiyyetine girdi. Bu sırada Mirza Veys, isyan edince Ebû Sa’îd Mirza, Hüseyn Baykara’nın da dâhil olduğu on üç şehzadeyi hapsettirdi. Hüseyn Baykara, annesi Fîrûze Begüm’ün aracılığı ve ricası ile hapisten kurtuldu ve Semerkand’dan ayrılarak Merv hâkimi olan Emîrzâde Sencer’in maiyyetine girdi. Bir süre sonra Sencer’in kızı Bike Sultan ile evlendi.

1470 senesinde Şahruh’un oğlu Baysungur’un torunu Mirza Yadigâr Muhammed’in yerine Horasan tahtına oturdu. Sistan, Belh ve Harezm bölgelerine hâkim oldu. Hüseyn Baykara, saltanat dâvasında bulunanları tamamen ortadan kaldırdıktan sonra merkezi Herat olan büyük bir devlet kurdu. Otuz altı senelik saltanatı süresince hâkim olduğu bölgelerde sulh ve sükûn hüküm sürdü. 1502 senesinde Özbek hükümdarı Şeybânî Hân Bedî-üz-zaman Mirza’nın idaresindeki Belh şehrini kuşatarak ele geçirdi.

Bu durum üzerine Hüseyn Baykara 1506 senesi Mayıs ayında rahatsızlığından dolayı bir hayli yıpranmış olduğu hâlde Herat’ı ele geçirmek için harekete geçen Şeybânî Hân’a karşı sefere çıktı. Hüseyn Baykara oğullarından yardım istediyse de gereken alâkayı göstermediler. Sefer gerçekleşmeden hasta olan Hüseyn Baykara, Baba ilâhî köyünde vefat etti. Sağlığında Herat’ta hazırlattığı Kubbe-i Aliyye’ye defnedildi.

Hüseyn Baykara, Ehl-i sünnet vel-cemâat itikadında idi. Dînin emirlerine uymaya titizlikle riâyet ederdi. Şecaat sahibi ve cesur bir sultan, iyi bir asker ve kumandan idi. Latîfeden hoşlanırdı.

Hüseyn Baykara. uzun süren saltanatının ilk yılları çeşitli isyan ve savaşlarla geçmesine rağmen, ilme çok önem vermiş ve kendisi de bu faaliyetlere katılmıştır. Onun zamanında Herat, kültür merkezi durumuna geldi ve şöhreti dünyâya yayıldı. Hattâ Uluğ Bey’in ölümü üzerine sönmeye yüz tutan Semerkand medeniyeti, Herat’a kaydı. Zamanında Herat’ta ilim tahsil eden talebe sayısı on iki bine ulaştı.

Şâir bir hükümdar olan Sultan Baykara’nın Türk dili ve edebiyatında büyük sîmâların yetiştirilmesinde önemli rolü ve hizmeti vardır. Âlim ve şâirleri, sarayından eksik etmezdi. Târihte, Baykara Meclisleri olarak zikredilen ilmî toplantılar düzenlerdi. Onun meclislerinde Molla Cami, Hatifi ve Ali Şîr Nevâî gibi önde gelen islâm âlimleri ve şâirleri ile meşhûr ressam Bihzâd, tezkire sahibi devletşâh ve hat üstadı Sultan Ali de bulunurdu.

Osmanlı tezkirelerinde “İran pâdişâhı, cihan şahlarının şahı. fâzılların görüp gözeticisi, beliğlerin koruyucusu. Acem’in Hüsrev’i” şeklinde zikredilen Sultan Baykara’nın Osmanlı hükümdarı ve muasırı Sultan İkinci Bâyezîd tarafından hatırının sayıldığı da bir gerçektir. Hattâ şâir Behiştî’nin Hüsen Baykara’nın ricası üzerine ikinci Bâyezîd Hân tarafından af edildiğini Osmanlı şuarâ tezkireleri kaydetmektedir.

Sultan Baykara’nın en büyük hizmeti Türk dilini ve kültürünü himaye etmesidir. Zamanında Çağatay Türk Edebiyatı altın devrini yaşamış ve Türkçe’ye olan îtibâr artmıştır. Çağataş Türk Edebiyatı’nın gelişme ve olgunlaşmasında hizmeti büyüktür.

Türkçe bir dîvânın sahibi olan Şâir Sultan, şiirlerinde Hüseynî mahlasını kullanmış, küçüklükten beri birlikte büyüdükleri çocukluk ve mekteb arkadaşı âlim Ali Şîr Nevâî ile Türkçe’nin devlet ve edebiyat dili olması için çalışmış, Türkçe yazmayı emreden ferman çıkarmıştır. Bununla da kalmayarak, devrinin ağır ve karışık hayâtına rağmen, çeşitli Türk şîve ve ağızlarına âşinâ olarak kendi milletinin edebî zevkini de tatmıştır. Ali Şîr Nevâî onu Türk şivelerini en iyi bilenler arasında göstermekten zevk duymuştur.

Şürlerinde lirizm (akıcılık ve coşturuculuk) hâkimdir. Dîvâmndaki gazellerin hepsini remel vezniyle yazmış, böylece Türk edebiyatı içinde ayrı bir hususiyet kazanmıştır. Heyecanlı, çekici ifâdeler, tasvir güzelliği ve canlı bir üslûbu vardır. Türkçe’nin âşıkı olan bu Sultan şâir, yalnız fermanla kalmamış, dîvânı ile de Türkçe’ye hizmetini bilfiil ortaya koymuş, Türkçeyi çok güzel kullanmış ve şiirlerinde yabancı kelimelere oldukça az yer vermiştir. Hüseyn Baykara saltanatının yükselişine büyük emeği geçen, ilim adamı olduğu kadar, müşavirlik yaparak devlet hizmetinde yer alan ve devrin Türkçe müdafii olan Ali Şîr Nevâî, Mecâlis-ün-Nefâis adlı şuarâ tezkiresinin bir bölümünü ona tahsis ederek bu hizmetini takdirle yâdetmiştir.

Türkçe Divânından başka Mecâlis-ül-Uşâk adlı Farsça biyografik bir eserin yazarı olduğu söyleniyorsa da, bu durum şüphelidir. Dîvânının, bir çok yazım nüshaları mevcuttur Ayasofya’da bulunan nüshası İsmail Hikmet Ertaylan tarafından fakzimile olarak yayınlanmıştır. Gazellerinden bir beyt:

Ey Hüseyni, yâr için canını kılmışsın feda,
Can feda kılmak erür âşık kişiga lâzıma.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna - izle porno