Peygamberimizin Ensarı Kirama Yaptığı Dua

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sahâbe-i kirâm fânî hayatlarını, yarınki konaklarının kabir olacağı hakîkatine göre tanzim etmişlerdi. Onların dünya ve âhiret arasında tercih durumunda kaldıklarında gösterdikleri îman firâsetini, şu hâdise ne güzel sergilemektedir:

Ensâr-ı kirâm, bir gün kendi aralarında:

“–Daha ne zamana kadar bu kuyulardan su çekmeye devam edeceğiz? Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e varsak da bizim için Allah Teâlâ’ya duâ ediverseler; Cenâb-ı Hak da bizim için şu dağlardan pınarlar fışkırtsa!” dediler.

EFENDİMİZİN SAHABE-İ KİRAMA DUASI

Bu düşüncelerle, Efendimiz’in huzûr-i âlîlerine geldiler. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- onları gördüklerinde:

“–Merhaba, hoş geldiniz! Bir ihtiyaç sebebiyle mi geldiniz?” buyurdular. Onlar da:

“–Evet yâ Rasûlâllah!” dediler.

Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“–Bugün benden ne isterseniz size mutlakâ verilecek! Ben Cenâb-ı Hak’tan ne istediysem onu mutlakâ bana vermiştir.” buyurdular.

Ensâr-ı kirâm, bulunmaz bir fırsat yakaladıklarını anlayıp birbirlerine baktılar ve kendi aralarında:

“–Dünyayı mı istiyorsunuz! (Ne kadar basit bir şeyin peşine düşmüşsünüz!) Siz asıl âhireti isteyin!” dediler. Sonra da:

“–Yâ Rasûlâllah! Allah Teâlâ’ya, bizi mağfiret eylemesi için duâ edin!” dediler.

Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“‒Allâh’ım! Ensâr’ı, Ensâr’ın çocuklarını, Ensâr’ın çocuklarının çocuklarını mağfiret eyle!” diye duâ buyurdular.

Ensâr-ı kirâm, Efendimizʼden bu duâsını Ensâr dışından aldıkları zevce ve gelinlerinden dünyaya gelen evlâtlarına ve hattâ âzâd ettikleri kölelerine kadar genişletmesini istediler. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-, onların bu talebine de icâbet buyurdular. (Bkz. Ahmed, III, 213, 139; Hâkim, IV, 90/6975; Heysemî, X, 40)

İşte bir müʼminin gönül ufku böyle olmalıdır. Yani ashâb-ı kirâm gibi, öncelikle fânî olan dünyayı değil, bâkî olan ukbâyı tercih etmelidir. Dünyada birtakım zahmetlere Allah için katlanıp âhiret saâdetini hedeflemelidir. Yine sahâbe misâli yüksek bir mesʼûliyet duygusuyla, yalnızca kendi kurtuluşunu değil, nesillerinin ve ümmet-i Muhammedʼin de kurtuluşunu dileyip bu hususta fedakârca gayret göstermelidir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Bâyezîd-i Bistâmî, Erkam Yayınları

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir