Enbiya Suresi Türkçe Okunuşu Arapça Yazılışı ve Meali

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kur’ân-ı kerîmin yirmi birinci sûresi. İbrâhim sûresinden sonra, Mü’minûn sûresinden önce  inmiştir. Mekke’de nâzil oldu (indi). Yüz on iki âyet-i kerîmedir. Sûre, bâzı peygamberlerden (İbrâhim, İshâk, Lût, Süleymân, Dâvûd, Eyyûb, Yûnus ve Zekeriyyâ aleyhimüsselâm) ve bunların kavimlerini îmâna dâvet etmeleriyle ilgili husûslardan bahsettiği için bu adı almıştır. Enbiyâ sûresinde diğer belli başlı konular, Allahü teâlânın birliği, öldükten sonra dirilme ve âhiret hayâtına dâir hükümlerdir. (Beydâvî, Kurtubî, İbn-i Abbâs)

Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan Enbiya süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz.

Kısaca Konusu : Sûrede Allah’ın birliğinin yanı sıra O’nun eş, ortak ve çocuk edinmekten münezzeh olduğu; vahiy, peygamberlik ve insanların vahiy karşısındaki tutumu, kıyamet alâmetleri, kıyamet halleri, öldükten sonra dirilme ve hesap verme gibi İslâm’ın temel inançları ele alınmakta; insanlarda ve kâinatta Allah’ın kudretini gösteren delillere, Allah’ın büyüklüğüne, kâinatın bütünlüğü ve düzeni ile Allah’ın birliği arasında bir irtibat bulunduğuna dikkat çekilmektedir.

Bu arada hayat ve ölüm konularına yer verilmekte, hiçbir insanın ebedî olarak yaşayamayacağı hatırlatılarak insanların bu gerçek ışığında davranmaları istenmektedir. Peygamberleri yalanlayan önceki kavimlerin helâk oldukları, sonrakilerin onların yurtlarını ve kalıntılarını gördükleri halde ibret almadıkları için cezaya çarptırıldıkları bildirilmekte; Hz. İbrâhim’in putperest kavmiyle olan mücadelesine, bazı peygamberlerin kıssalarından kesitlere yer verilmekte, son olarak da Hz. Muhammed aleyhisselâmın âlemlere rahmet olarak gönderilmiş bir peygamber olduğu ifade edilmekte ve davetinin esasları açıklanmaktadır.

ENBİYA SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. İkterabe lin nasi hîsabuhum ve hum fî ğafletim mu’ridun

2. Ma ye’tîhim min zikrim mir rabbihim muhdesin illestemeuhu ve hum yel’abun

3. Lahiyeten kulubuhum ve eserrun necvellezîne zalemu hel haza illa beşerum mislukum e fete’tunes sîhra ve entum tubsîrun

4. Kale rabbi ya’lemul kavle fis semai vel erdî ve huves semiul alim

5. Bel kalu adğasu ahlamim belifterahu bel huve şaîr felye’tina bi ayetin kema ursilel evvelun

6. Ma amenet kablehum min karyetin ehleknaha e fe hum yu’minun

7. Ve ma erselna kableke illa ricalen nuhîy ileyhim fes’elu ehlez zikri in kuntum la ta’lemun

8. Ve ma cealnahum cesedel la ye’kulunet taame ve ma kanu halidîn

9. Summe sadaknahumul va&’de fe enceynahum ve men neşau ve ehleknel musrifîn

10. Le kad enzelna ileykum kitkaben fîhi zikrukum e fe la ta’kîlun

11. Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimetev ve enşe’na ba’deha kavmen aharîn

12. Felemma ehassu be’sena izahum minha yerkudun

13. La terkudu varciu ila ma utriftum fîhi ve mesakinikum leallekum tus’elun

14. Kalu ya veylena inna kunna zalimin

15. Fe ma zalet tilke da’vahum hatta cealnahum hasîyden haidîn

16. Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehuma laîbîn

17. Lev eradna en nettehîze lehvel lettehaznahu mil ledunna in kunna faîlîn

18. Bel nakzifu bil hakkî alel batîli fe yedmeğuhu fe iza huve zahîk ve lekumul veylu mimma tesîfun

19. Ve lehu men fis semavati vel ard ve men îndehu la yestekbirune an îbadetihî ve la yestahsirun

20. Yusebbihunelleyle ven nehara la yefturun

21. Emittehazu alihetem minel erdî hum yunşirun

22. Lev kane fîhima alihetun ilellahu lefesedeta fe subhanellahi rabbil arşi amma yasîfun

23. La yus’elu amma yef’alu ve hum yus’elun

24. Emittehazu min dunihî aliheh kul hatu burhanekumv haza zikru mem meîye ve zikru men kablî bel ekseruhum la ya’lemunel hakka fehum mu’ridun

25. Ve ma erselna min kablike mir rasulin illa nuhîy ileyhi ennehu la ilahe illa ene fa’dudun

26. Ve kaluttehazer rahmanu veleden subhaneh bel îbadum mukramun

27. La yesbikunehu bil kavli ve hum bi emrihî ya’melun

28. Ya’lemu ma beyne eydîhim ve ma halfehum ve la yeşfeune illa li menirteda ve hum min haşyetihî muşfikun

29. Ve mey yekul minhum innî ilahum min dunihî fe zalike neczîhi cehennem kezalike necziz zalimîn

30. E ve lem yerallezîne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahuma ve cealna minel mai kulle şey’in hayy e fe la yu’minun

31. Ve cealna fîha ficacen subulel leallehum yehtedun

32. Ve cealnes semae sakfem mahfusa ve hum an ayatiha mu’ridun

33. Ve huvellezî halekal leyle ven nehara veş şemse vel kamer kullun fî felekiy yesbehun

34. Ve ma cealna li beşerim min kablikel huld efeim mitte fehumul halidun

35. Kullu nefsin zaikatul mevt ve neblukum biş şerri vel hayri fitneh ve ileyna turceun

36. Ve iza raakellezîne keferu iy yettehîzuneke illa huzuva e hazellezî yezkuru alihetekum ve hum bi zikrir rahmani hum kafirun

37. Hulikal insanu min acel se urîkum ayatî fe la testa’cilun

38. Ve yekulune meta hazel va’du in kuntum sadikîyn

39. Lev ya’lemullezîne keferu hîyne la yekuffune av vucuhihimun nara ve la an zuhurihim ve la hum yunsarun

40. Bel te’tîhim bağteten fe tebhetuhum fe la yestetîy’une raddeha ve la hum yunzarun

41. Ve le kadistuhzie bi rusulim min kablike fe haka billezîne sehîru minhum ma kanu bihî yestehziun

42. Kul mey yekleukum bil leyli vne nehari miner rahmanv bel hum an zikri rabbihim mu’ridun

43. Em lehum alihetun metneuhum min dunina la yestetîy’une nasra enfusihim ve la hum minna yushabun

44. Bel metta’na haulai ve abaehum hatta tale aleyhimul umur e fela yeravne enna ne’til erda nenkusuha min atrafiha e fehumul ğalibun

45. Kul innema unzirukum bil vahyi ve la yesmeus summud duae iza ma yunzerun

46. Ve leim messethum nefhatum min azabi rabbike le yekulunne ya veylena inna kunna zalimîn

47. Ve nedaul mevazinel kîsta li yevmil kîyameti fe la tuzlemu nefsun şey’a ve in kane miskale habbetim min hardelin eteyna biha ve kefa bina hasibîn

48. Ve le kad ateyna musa ve harunel furkane ve dîyaev ve zikral lil muttekîyn

49. Ellezîne yahşevne rabbehum bil ğaybi ve hum mines saati muşfikun

50. Ve haza zikrum mubarakun enzelnah e fe entum lehu munkirun

51. Ve lekad ateyna ibrahîme ruşdehu min kablu ve kunna bihî alimîn

52. İz kale li ebîhi ve kavmihî ma hazihit teemasîlulletî entum leha akifun

53. Kau vecedna abaena leha abidîn

54. Kale le kad kuntum entum ve abaukum fî dalalim mubîn

55. Kalu ec’tena bil hakkî em ente minel laîbîn

56. Kale ber rabbukum rabbus semavati vel erdîllezî fetarahunne ve ene ala zalikum mineş şahidîn

57. Ve tellahi le ekîdenne asnamekum ba’de en tuvlelu mudbirîn

58. Fe cealehum cuzazen illa kebîral lehum leallehum ileyhi yarciun

59. Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimîn

60. Kalu semî’na fetey yezkuruhum yukalu lehu ibrahîm

61. Kalu fe’tu bihî ala a’yunin nasi leallehum yeşhedun

62. Kalu e ente fealte haza bialihetina ya ibrahîm

63. Kale bel fealehu kebiruhum haza fes’eluhum in kanu yentîkun

64. Fe raceu ila enfusihim fe kalu innekum entumuz zalimun

65. Summe nukisu ala ruusihim lekad alimte ma haulai yentîkun

66. Kale efeta’budune min dunillahi ma la yenfeukum şey’ev ve la yedurrukum

67. uffil lekum ve li ma ta’budune min dunillah efela ta’kîlun

68. Kalu harrikuhu vensuru alihetekum in kuntum faîlîn

69. Kulna ya naru kunî berdev ve selamen ala ibrahîm

70. Ve eradu bihî keyden fe cealnahumul ahserîn

71. Ve necceynahu ve lutan ilel erdîlletî birakna fîha lil alemîn

72. Ve vehebna lehu ishak ve ya’kube nafileh ve kullen cealna salihîyn

73. Ve cealna hum eimmetey yehdune bi emrina ve evhayna ileyhim fî’lel hayrati ve ikames salati ve îtaez zekah ve kanu lena abidîn

74. Ve lutan ateynahu hukmev ve îlmev ve necceynahu minel karyetilletî kanet ta’melul habis innehum kanu kavme sev’in fasikîyn

75. Ve edhalnahu fî rahmetina innehu mines salihîyn

76. Ve nuhan iz nada min kablu festecebna lehu fenecceynahu ve ehlehu minel kerbil azîym

77. Ve nasarnahu minel kavmillezîne kezzebu bi ayatina innehum kanu kavme sev’in fe ağraknahum ecmeyîn

78. Ve davude ve suleymane iz yahkumani fil harsi iz nefeşet fîhi ğanemul kavm ve kunna li hukmihim şahidîn

79. Fe fehhemnaha suleyman ve kullen ateyna hukmev ve îlmev ve sehharna mea davudel cibale yusebbîhne vet tayr ve kunna faîlîn

80. Ve allemnahu san’ate lebusil lekum li tuhsînekum mim be’sikum fe hel entum şakirun

81. Ve li suleymaner rîha asîfeten tecrî bi emrihî ilel erdîlletî barakna fîha ve kunna bi kulli şey’in alimîn

82. Ve mineş şeyatîyni mey yeğusune lehu ve ya’melune amelen dune zalik ve kunna lehum hafizîyn

83. Ve eyyube iz nada rabbehu ennî messeniyed durru ve ente erhamur rahîmîn

84. Festecebna lehu fe keşefna ma bihî min durriv ve ateynahu ehlehu ve mislehum meahum rahmetem min îndina ve zikra lil abidîn

85. Ve ismaîyle ve idrîse ve zel kifl kullum mines sabirîn

86. Ve edhalnahum fî rahmetina innehum mines salihîyn

87. Ve zen nuni iz zehebe muğadîben fe zanne el len nakdira aleyhi fe nada fiz zulumati el la ilahe illa ente subhaneke innî kuntu minez zalimîn

88. Festecebna lehu ve necceynahu minel ğamm ve kezalike nuncil mu’minîn

89. Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezernî fardev ve ente hayrul varisîn

90. Festecebna lehu ve vehebna lehu yahya ve aslahna lehu zevceh innehum kanu yusariune fil hayrati ve yed’unena rağabev ve raheba ve kanu lena haşiîyn

91. Velletî ahsanet ferceha fe nefahna fîha mir ruhîna ve cealnaha vebneha ayetel lil alemîn

92. İnne hazihî ummetukum ummetev vahîdetev ve ene rabbukum fa’budun

93. Ve tekattau emrahum beynehum kullun ileyna raciun

94. Fe mey ya’mel minas salihati ve huve mu’minun fe la kufrane li sa’yih ve inna lehu katibun

95. Ve haramun ala karyetin ehleknaha ennahum la yarciun

96. Hatta iza futihat ye’cucu ve me’cucu ve hum min kulli hadebiy yensilun

97. Vakterabel va’dul hakku fe iza hiye şahîsatun ebsarullezîne keferu ya veylena kad kunna fî ğafletim min haza bel kunna zalimîn

98. İnnekum ve ma ta’budune min dunillahi hasabu cehennem entum leha varidun

99. Lev kane haulai alihetem ma veraduha ve kullun fîha halidun

100. Lehum fiha zefîruv ve hum fîha la yesmeun

101. İnnellezîne sebekat lehum minel husna ulaike anha mub’adun

102. La yesmeune hasîseha ve hum fî meştehet enfusuhum halidun

103. La yahzunulumul fezeul ekberu ve tetelekkahumul melaikeh haza yevmukumullezî kuntum tuadun

104. Yevme natvis semae ke tayyis sicililli lil kutub kema bede’na evvele halkîn nuîyduh va’den aleyna inna kunna faîlîn

105. Ve le kad ketabna fiz zeburi mim ba’diz zikri ennel erda yerisuha îbadiyas salihun

106. İnne fî haza le belağal li kavmil abidîn

107. Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemîn

108. Kul innema yuha ileyye ennema ilahukum ilahuv vahîd fe hel entum muslimun

109. Fe in tevellev fe kul azentukum ala seva’ ve in edrî e karîbun em beîydum ma tuadun

110. İnnehu ya’lemu ma tektumun

111. Ve in edrî leallehu fitnetul lekum ve metaun ila hîyn

112. Kale rabbîhkum bil hakk ve rabbuner rahmanul musteanu ala ma tesîfu

ENBİYA SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Hâlbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler.

2,3.Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular: “Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?”

4.Peygamber, onlara dedi ki: “Rabbim yerdeki ve gökteki her sözü bilir. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”

5.Onlar, “Hayır, bunlar karma karışık yalancı düşlerdir. Hayır, onu kendisi uydurdu; hayır, o bir şairdir. Eğer böyle değilse, önceki peygamberlerin (mucizelerle) gönderildikleri gibi o da bize bir mucize getirsin” dediler.

6.Onlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de şimdi bunlar mı iman edecekler?

7.Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.

8.Biz, onları yemek yemez bir beden yapısında yaratmadık. Onlar ölümsüz de değillerdi.

9.Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ettik.

10.Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?

11.Biz zulmetmekte olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana getirdik.

12.Onlar azabımızı hissedince, hemen oradan süratle kaçıyorlardı.

13.Onlara, “Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız” denildi.

14.“Eyvah bizlere! Bizler gerçekten zalim kimseler idik” dediler.

15.Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.

16.Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.

17.Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.

18.Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah’a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!

19.Göklerde ve yerde kim varsa hep O’nundur. O’nun katındakiler, ne O’na ibadetten çekinir (ve büyüklenir) ne de yorgunluk (ve bıkkınlık) duyarlar.

20.Hiç ara vermeksizin gece gündüz tespih ederler.

21. Yoksa yerden, ölüleri diriltebilecek birtakım ilâhlar mı edindiler?

22.Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.

23. O, yaptığından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar.

24.Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: “Haydi getirin delilinizi! İşte benimle beraber olanların kitabı ve işte benden öncekilerin kitabı (Hiçbirinde birden fazla ilâh olduğuna dair hiçbir delil yok). Şüphesiz çokları hakkı bilmezler de bu sebeple yüz çevirirler.”

25.Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahyetmişizdir.

26.(Böyle iken) “Rahmân, çocuk edindi” dediler. O, böyle şeylerden uzaktır, yücedir. Hayır, (evlat diye niteledikleri) o melekler ikrama erdirilmiş kullardır.

27.Onlar Allah’tan önce söz söylemezler ve hep O’nun emriyle iş görürler.

28.Allah, onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar, O’nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi O’nun korkusuyla titrerler.

29.İçlerinden her kim, “Allah’tan başka ben de şüphesiz bir ilâhım” derse, böylesini cehennemle cezalandırırız. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.

30.İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?

31.Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler, yollar meydana getirdik.

32.Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah’ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler.

33.O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.

34. Biz, senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar?

35. Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.


36.İnkâr edenler seni gördükleri zaman ancak alaya alırlar. “Bu mu ilâhlarınızı diline dolayan?” derler. Hâlbuki kendileri Rahmân’ın kitabını inkâr ediyorlar.

37.İnsan çok aceleci (tez canlı) yaratılmıştır. Size yakında âyetlerimi göstereceğim. Şimdi acele etmeyin.

38. Bir de “Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.

39.İnkâr edenler, yüzlerinden ve sırtlarından ateşi savamayacakları ve hiçbir yardım da görmeyecekleri vakti bir bilseler!

40.Şüphesiz o (tehdit edildikleri azap) onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkınlıktan dondurup bırakacak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek, ne de kendilerine göz açtırılacak.

41.Andolsun, senden önce de birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alaya aldıkları şey kuşatıverdi.

42.(Ey Muhammed!) De ki: “(Size azab edecek olsa) gece ve gündüz Rahmân’ın azabından sizi kim koruyacak?” Öyle iken onlar Rablerinin zikrinden yüz çevirmekteler.

43.Yoksa bizim dışımızda onları koruyacak ilâhları mı var? O ilâh edindikleri nesneler kendilerine bile yardım edemezler. Zaten onlar bizden de yardım görmezler.

44.Evet, biz onları da atalarını da, faydalandırdık. Öyle ki uzun süre yaşadılar. Ama, artık görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü çevresinden eksiltiyoruz? O hâlde, onlar mı galip gelecekler?

45. De ki: “Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum.” Ama sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler.

46.Andolsun, onlara Rabbinin azabından hafif bir esinti dokunsa, muhakkak “Eyvah bize! Gerçekten biz zalim kimselerdik” diyeceklerdir.

47.Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.

48. Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için o Furkân’ı(Tevrat’ı) bir ışık ve öğüt olarak verdik.

49.Onlar, görmedikleri hâlde Rablerinden içten içe korkarlar. Onlar kıyamet gününden de korkarlar.

50.İşte bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz mübarek bir öğüttür. Şimdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz?

51.Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.

52.Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.

53.”Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler.

54.İbrahim, “Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.

55. “Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler.

56.İbrahim, dedi ki: “Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.”

57.Allah’a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.

58.Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.

59.Onlar, “Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir” dediler.

60.(İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler.

61.(Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.

62.(İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ey İbrahim” dediler.

63.Dedi ki: “Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa, onlara sorun bakalım!”

64.Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.

65.Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler.

66.İbrahim, şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?”

67. “Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”

68.(İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin” dediler.

69. “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.

70.Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük.

71.Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık.

72.Ona İshak’ı ve ayrıca da Yakub’u bağışladık ve her birini salih kimseler yaptık.

73.Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi.

74.Biz, Lût’a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fasık (Allah’ın emrinden çıkan kimseler) idiler.

75.Onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o, gerçekten salih kimselerdendi.

76.(Ey Muhammed!) Nûh’u da hatırla. Hani o daha önce dua etmişti de biz onun duasını kabul ederek, kendisini ve ailesini o büyük sıkıntıdan (tufandan) kurtarmıştık.

77.Âyetlerimizi yalanlayanlara karşı ona yardım etmiştik. Şüphesiz onlar kötü bir toplumdu. Bu yüzden biz de onları topyekûn suda boğduk.

78.Dâvûd ile Süleyman’ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmişti. Biz de hükümlerine şahit olmuştuk.

79.Biz hüküm vermeyi Süleyman’a kavratmıştık. Zaten her birine hükümranlık ve ilim vermiştik. Dâvûd ile birlikte, Allah’ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik.

80.Bir de Davud’a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz?

81.Süleyman’ın hizmetine de güçlü esen rüzgârı verdik. Rüzgâr, onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere eser giderdi. Biz, her şeyi hakkıyla bileniz.

82.Bir de şeytanlardan, Süleyman için dalgıçlık eden ve daha bundan başka işler yapanları da onun emrine verdik. Hep onları zapteden bizdik.

83.Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, “Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti.

84.Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.

85.İsmail’i, İdris’i ve Zülkifl’i de hatırla. Bunların hepsi sabredenlerdendi.

86.Onları da rahmetimizin içine soktuk. Şüphesiz onlar salih kimselerdendi.

87.Zünnûn’u da hatırla. Hani öfkelenerek (halkından ayrılıp) gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken karanlıklar içinde, “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum” diye dua etti.

88.Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız.

89.Zekeriya’yı da hatırla. Hani o, Rabbine, “Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti.

90.Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya’yı bağışladık. Eşini de kendisi için, (doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.

91.Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık.

92.Şüphesiz bu (İslâm), tek ümmet (din) olarak sizin ümmetiniz (dininiz)dir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.

93.(İnsanlar) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Hepsi de ancak bize dönecekler.

94.Şu hâlde, kim mü’min olarak bir salih amel işlerse, çalışması asla inkâr edilmez. Şüphesiz biz onu yazmaktayız.

95.Helâk ettiğimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkânsızdır.

96.Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler.

97.Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz” derler.

98.Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.

99.Eğer onlar ilâh olsalardı oraya varmazlardı. Hâlbuki hepsi orada ebedî kalacaklardır.

100.Onların orada derin bir iç çekişleri vardır! Onlar orada hiçbir şey işitmezler.

101.Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükâfat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.

102.Onlar cehennemin hışıltısını bile duymazlar. Canlarının istediği nimetler içinde ebedî olarak kalırlar.
103.En büyük korku bile onları tasalandırmaz ve melekler onları, “İşte bu, size vaad edilen (mutlu) gününüzdür” diyerek karşılarlar.

104.Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşün. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize aldığımız bir vaad olarak- onu yine yapacağız. Biz bunu muhakkak yapacağız.

105.Andolsun, Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebûr’da da, “Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır” diye yazmıştık.

106.Şüphesiz bunda Allah’a kulluk eden bir toplum için yeterli bir mesaj vardır.

107.(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

108.De ki: “Bana ancak, ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık müslüman oluyor musunuz?”

109.Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”

110. “Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.”

111. “Bilmem! Belki bu (mühlet) sizin için bir imtihan ve bir vakte kadar yararlanmadır.”

112. (Peygamber), “Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşı yardımı istenecek olan Rahmân’dır” dedi.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna