Kur’anı Kerim’de Büyü ve Büyücü ile ilgili Ayetler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Konularına göre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Büyü ve Büyücü Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir? Büyü ve Büyücüyü anlatan ayetler nelerdir? Kuranda Büyü ve Büyücü ile ilgili arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir? Kurani Kerimde Büyü ve Büyücü hakkında neler söylüyor?

Bakara Suresi, 102. ayet: Ve onlar, Süleyman’ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkar etmedi; ancak şeytanlar inkar etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe Harut’a ve Marut’a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: “Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkar etme” demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi.

Bakara Suresi, 102. ayet okunuşu : Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ yenfeuhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu fîl âhireti min halâkın, ve le bi’se mâ şerev bihî enfusehum lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).


Maide Suresi, 110. ayet: Allah şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) Benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğulları’na apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkara sapanlar, “Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir” demişlerdi (de) İsrailoğulları’nı senden geri püskürtmüştüm.”

Maide Suresi, 110. ayet okunuşu : İz kâlellâhu yâ îsebne meryemezkur ni’metî aleyke ve alâ vâlidetike iz eyyedtuke bi rûhil kudusi tukellimun nâse fîl mehdi ve kehl(kehlen), ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî, ve iz kefeftu benî isrâîle anke iz ci’tehum bil beyyinâti fe kâlellezîne keferû minhum in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).


En’am Suresi, 7. ayet: Biz kitabı üzerine yazılı bir kağıtta göndersek ve onlar elleriyle dokunsalar bile, inkar edenler, tartışmasız: “Bu apaçık bir büyüden başkası değildir” derler.

En’am Suresi, 7. ayet okunuşu : Ve lev nezzelnâ aleyke kitâben fî kırtâsin fe le mesûhu bi eydîhim le kâlelezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).


Araf Suresi, 109. ayet: Firavun kavminin önde gelenleri dediler ki: “Bu gerçekten bilgin bir büyücüdür”;

Araf Suresi, 109. ayet okunuşu : Kâlel meleu min kavmi fir’avne inne hâzâ le sâhırun alîm(alîmun).


Araf Suresi, 116. ayet: (Musa:) “Siz atın” dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyiverdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular.

Araf Suresi, 116. ayet okunuşu : Kâle elkû fe lemmâ elkav seharû a’yunen nâsi vesterhebûhum ve câû bi sihrin azîm(azîmin).


Yunus Suresi, 2. ayet: İçlerinden bir adama: “İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri Katında ‘gerçek bir makam’ olduğunu müjde ver” diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkar edenler: “Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür” dediler.

Yunus Suresi, 2. ayet okunuşu : E kâne linnâsi aceben en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubîn(mubînun).


Yunus Suresi, 77. ayet: Musa: “Size hak geldiğinde (böyle) mi söylersiniz? Bu bir büyü müdür? Oysa büyücüler, kurtuluşa ermezler” dedi.

Yunus Suresi, 77. ayet okunuşu : Kâle mûsâ e tekûlûne lil hakkı lemmâ câekum, e sıhrun hâzâ, ve lâ yuflihus sâhırûn(sâhırûne).


Yunus Suresi, 79. ayet: Firavun: “Bana bütün bilgin büyücüleri getirin” dedi.

Yunus Suresi, 79. ayet okunuşu : Ve kâle fir’avnu’tûnî bi kulli sâhırin alîm(alîmin).


Yunus Suresi, 81. ayet: Onlar atınca, Musa dedi ki: “Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu geçersiz kılacaktır. Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez.”

Yunus Suresi, 81. ayet okunuşu : Fe lemmâ elkav kâle mûsâ mâ ci’tum bihis sihr(sihru), innallâhe se yubtiluh(yubtiluhu), innallâhe lâ yuslihu amelel mufsidîn(mufsidîne).


Hud Suresi, 7. ayet: O’nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Andolsun onlara: “Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz” dersen, inkar edenler mutlaka: “Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir” derler.

Hud Suresi, 7. ayet okunuşu : Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin ve kâne arşuhu alel mâi li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve le in kulte innekum meb’ûsûne min ba’dil mevti le yekûlennellezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun)


Hicr Suresi, 15. ayet: Mutlaka: “Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz” diyeceklerdir.

Hicr Suresi, 15. ayet okunuşu : Le kâlû innemâ sukkiret ebsârunâ bel nahnu kavmun meshûrûn(meshûrûne)


İsra Suresi, 47. ayet: Biz onların seni dinlediklerinde ne için dinlediklerini, gizli konuşmalarında da o zalimlerin: “Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz” dediklerini çok iyi biliriz.

İsra Suresi, 47. ayet okunuşu : Nahnu a’lemu bimâ yestemiûne bihî iz yestemiûne ileyke ve iz hum necvâ iz yekûluz zâlimûne in tettebiûne illâ raculen meshûrâ(meshûran).


İsra Suresi, 101. ayet: Andolsun, Biz Musa’ya apaçık dokuz ayet (mucize) vermiştik; işte İsrailoğulları’na sor; onlara geldiği zaman Firavun ona: “Gerçekten ben seni büyülenmiş sanıyorum” demişti.

İsra Suresi, 101. ayet okunuşu : Ve lekad âteynâ musa tis’a âyâtin beyyinâtin fes’el benî isrâîle iz câehum fe kâle lehu fir’avnu innî le ezunnuke yâ musa meshûrâ(meshûren).


Taha Suresi, 57. ayet: Dedi ki: “Ey Musa, sen bizi sihrinle yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı gelmiş bulunuyorsun?”

Taha Suresi, 57. ayet okunuşu  : Kâle e ci’tenâ li tuhricenâ min ardınâ bi sihrike yâ mûsâ.


Taha Suresi, 58. ayet: “Madem böyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz; şimdi sen, bir ‘buluşma zamanı ve yeri’ tespit et, bizim de, senin de karşı olamayacağımız açık, geniş bir yer olsun” dedi.

Taha Suresi, 58. ayet okunuşu : Fe le ne’tiyenneke bi sıhrin mislihî fec’al beynenâ ve beyneke mev’ıden lâ nuhlifuhu nahnu ve lâ ente mekânen suvâ(suven).


Taha Suresi, 63. ayet: Dediler ki: “Bunlar herhalde iki sihirbazdır, sizi sihirleriyle yurdunuzdan sürüp-çıkarmak ve örnek olarak tutturduğunuz yolunuzu (dininizi) yok etmek istemektedirler.”

Taha Suresi, 63. ayet okunuşu : Kâlû in hâzâni le sâhirâni yurîdâni en yuhricâkum min ardıkum bi sihrihimâ ve yezhebâ bi tarîkatikumul muslâ.


Taha Suresi, 66. ayet: Dedi ki: “Hayır, siz atın.” Sonra hemen (ne görsün), sihirlerinden dolayı, onların ipleri ve asaları kendisine gerçekten koşuyormuş gibi göründü.

Taha Suresi, 66. ayet okunuşu : Kâle bel elkû, fe izâ hıbâluhum ve ısıyyuhum yuhayyelu ileyhi min sıhrihim ennehâ tes’â.


Taha Suresi, 69. ayet: “Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz.”

Taha Suresi, 69. ayet okunuşu : Ve elkı mâ fî yemînike telkaf mâ sanaû, innemâ sanaû keydu sâhır(sâhırin), ve lâ yuflihus sâhıru haysu etâ.


Taha Suresi, 70. ayet: Bunun üzerine büyücüler, secdeye kapandılar: “Harun’un ve Musa’nın Rabbine iman ettik” dediler.

Taha Suresi, 70. ayet okunuşu  : Fe ulkıyes seharatu succeden kâlû âmennâ bi rabbi hârûne ve mûsâ.


Taha Suresi, 73. ayet: “Gerçekten biz Rabbimiz’e iman ettik; günahlarımızı ve sihir dolayısıyla bizi kendisine karşı zorlayarak-sürüklediğin (suçumuzu) bağışlasın. Allah, daha hayırlıdır ve daha süreklidir.”

Taha Suresi, 73. ayet okunuşu : İnnâ âmennâ bi rabbinâ li yagfire lenâ hatâyânâ ve mâ ekrehtenâ aleyhi mines sihr(sihri), vallâhu hayrun ve ebkâ.


Furkan Suresi, 8. ayet: “Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması veya (ürünlerinden) yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi)?” Zulmedenler dedi ki: “Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.”

Furkan Suresi, 8. ayet okunuşu : Ev yulkâ ileyhi kenzun ev tekûnu lehu cennetunye’kulu minhâ, ve kâlez zâlimûne in tettebiûne illâ raculen meshûrâ(meshûran)


Şuara Suresi, 34. ayet: (Firavun,) Çevresindeki önde gelenlere: “Bu” dedi, “Doğrusu bilgin bir büyücüdür.”

Şuara Suresi, 34. ayet okunuşu : Kâle lil melei havlehû inne hâzâ le sâhırun alîm(alîmun).


Şuara Suresi, 41. ayet: Büyücüler geldiklerinde, Firavun’a: “Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?” dediler.

Şuara Suresi, 41. ayet okunuşu : Fe lemmâ câes seharatu kâlû li fir’avne e inne lenâ le ecran in kunnâ nahnul gâlibîn(gâlibîne).


Şuara Suresi, 46. ayet: Anında büyücüler secdeye kapandılar.

Şuara Suresi, 46. ayet okunuşu : Fe ulkıyes seharatu sâcidîn(sâcidîne).


Şuara Suresi, 49. ayet: (Firavun) Dedi ki: “Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım.”

Şuara Suresi, 49. ayet okunuşu : Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le kebîrukumullezî allemekumus sıhr(sıhra), fe le sevfe ta’lemûn(ta’lemûne), le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâfin ve le usallibennekum ecmaîn(ecmaîne).


Şuara Suresi, 153. ayet: Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”

Şuara Suresi, 153. ayet okunuşu : Kâlû innemâ ente minel musahharîn(musahharîne).


Neml Suresi, 13. ayet: Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: “Bu, apaçık olan bir büyüdür.”

Neml Suresi, 13. ayet okunuşu : Fe lemmâ câethum âyâtunâ mubsıraten kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun).


Kasas Suresi, 36. ayet: Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: “Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik” dediler.

Kasas Suresi, 36. ayet okunuşu : Fe lemmâ câehum mûsâ bi ayâtinâ beyyinâtin kâlû mâ hâzâ illâ sihrun mufteren ve mâ semi’nâ bi hâzâ fî âbâinel evvelîn(evvelîne).


Sebe Suresi, 43. ayet: Onlara, apaçık olan ayetlerimiz okunduğunda: “Bu, sizi babalarınızın taptıkların(ilahlar)dan alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir” dediler. Ve dediler ki: “Bu, düzülüp uydurulmuş bir yalan (iftira)dan başka bir şey de değildir.” İnkar edenler de, kendilerine geldiği zaman hak için: “Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir” dediler.

Sebe Suresi, 43. ayet okunuşu : Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâlû mâ hâzâ illâ raculun yurîdu en yasuddekum ammâ kâne ya’budu âbâukum, ve kâlû mâ hâzâ illâ ifkun mufterâ(mufteran) ve kâlellezîne keferû lil hakkı lemmâ câehum in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).


Saffat Suresi, 15. ayet: “Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir” dediler.

Saffat Suresi, 15. ayet okunuşu : Ve kâlû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).


Mü’min Suresi, 24. ayet: Firavun’a, Haman’a ve Karun’a. Ama onlar: (Bu,) Yalan söyleyen bir büyücüdür” dediler.

Mü’min Suresi, 24. ayet okunuşu : İlâ fir’avne ve hâmâne ve kârûne fe kâlû sâhirun kezzâb(kezzâbun).


Zuhruf Suresi, 30. ayet: Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: “Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız.”

Zuhruf Suresi, 30. ayet okunuşu : Ve lemmâ câe humul hakku kâlû hâzâ sihrun ve innâ bihî kâfirûn(kâfirûne).


Zuhruf Suresi, 49. ayet: Ve onlar dediler ki: “Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız.”

Zuhruf Suresi, 49. ayet okunuşu : Ve kâlû yâ eyyuhes sâhırud’u lenâ rabbeke bimâ ahide ındeke innenâ le muhtedûn(muhtedûne).


Ahkaf Suresi, 7. ayet: Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, o inkar edenler kendilerine gelmiş olan hak için dediler ki: “Bu, apaçık bir büyüdür.”

Ahkaf Suresi, 7. ayet okunuşu : Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâlellezîne keferû lil hakkı lemmâ câehum hâzâ sihrun mubîn(mubînun)


Zariyat Suresi, 39. ayet: Fakat o, ‘bütün kişisel ve askeri gücüyle’ yüz çevirdi ve: “(Bu,) Ya bir büyücü veya bir delidir” dedi.

Zariyat Suresi, 39. ayet okunuşu : Fe tevellâ bi ruknihî ve kâle sâhırun ev mecnûnun.


Zariyat Suresi, 52. ayet: İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: “Büyücü ve cinlenmiş” demişlerdir.

Zariyat Suresi, 52. ayet okunuşu : Kezâlike mâ etellezîne min kablihim min resûlin illâ kâlû sâhırun ev mecnûn(mecnûnun).


Tur Suresi, 15. ayet: “Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz.”

Tur Suresi, 15. ayet okunuşu : E fe sihrun hâzâ em entum lâ tubsirûn(tubsirûne).


Kamer Suresi, 2. ayet: Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve: “(Bu,) Süregelen bir büyüdür” derler.

Kamer Suresi, 2. ayet okunuşu : Ve in yerev âyeten yu’ridû ve yekûlû sihrun mustemirr(mustemirrun)


Saff Suresi, 6. ayet: Hani Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi “Ahmed” olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim” demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: “Bu, açıkça bir büyüdür” dediler.

Saff Suresi, 6. ayet okunuşu : Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun).


Müddesir Suresi, 24. ayet: Böylece: “Bu, yalnızca ‘aktarılarak öğrenilen’ bir büyüdür” dedi.

Müddesir Suresi, 24. ayet okunuşu : Fe kâle in hâzâ illâ sihrun yu’ser(yu’seru)

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna - izle porno