Kur’anı Kerim’de Komşu ile ilgili Ayetler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Konularına göre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Komşu kuranda nasıl geçiyor? Komşuyu anlatan ayetler nelerdir? Komşuluk ile ilgili Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir? Kuranda komşuluk ile alakalı arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir? Kurani Kerimde Komşu hakkında neler söylüyor?

Nisa Suresi, 36. ayet okunuşu : Va’budûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bil vâlideyni ihsânen ve bizil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vel câri zil kurbâ vel câril cunubi ves sâhıbi bil cenbi vebnis sebîli ve mâ meleket eymânukum, innallâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûrâ(fehûren).

Nisa Suresi, 36. ayet: Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.

Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ:
Nisa Suresi, 36. ayet tefsiri : Bu âyeti kerime bizlere en mühim onbir vazifemizi, en güzel ahlâkî esasları emir ve tavsiye buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey müslümanlar!, İslâm dininin sizlere teklif ettiği şeylere riayetkar olunuz, (ve) bilhassa: ılf (Allah Teâlâ’ya ibadet ediniz) onu tevhide, Ona itaata, namaz, oruç gibi ibadetlere devam ediniz.

(2) (Ve ona hiçbirşeyi ortak koşmayınız) Cenâb-ı Hak’ka açıktan ve gizli olarak hiçbirşeyi ortak koşmayın ve benzer tanımayın, ondan başkasına yaratıcılık, mâbudluk isnadında bulurumayınız.

(3) (Ve anaya, babaya iyilik ediniz) onların haklarına riâyet, kendilerine yardım ve hürmet eyleyiniz, onlara duada, teşekkürde bulununuz.

(4) (Ve akrabaya) kardeşler, amcalar, dayılar gibi yakınınız olan kimseye de iyilikte bulunun, onlarla güzel konuşup görüşünüz.

(5) (Yetimlere) babalarını kaybetmiş, yardıma muhtaç bulunmuş çocuklara da elden gelen yardımı esirgemeyiniz.

6 (Ve yoksullara) fakirlere, hiç malları olmayanlara, çalışıp kazanmadan mahrum bulunanlara da ihsanda bulununuz onların hallerine merhamet ediniz.

(7) (Ve yakın komşuya) size soy veya civar itibariyle yakın olan komşuya da iyilikte bulununuz, onlar ile vakit vakit görüşmek kabildir. Aralarında muhabbet ve dayanışmanın vücudu pek faideli olduğundan birbirine lâzım gelen yardım ve ihsanda bulunmaları bir içtimaî gayedir.

(8) (Ve uzak komşuya) da iyilik ediniz. Soy veya civar itibariyle uzak bulunsalar da komşuluk ve akrabalık itibariyle de aralarında bir bağ bulunduğundan buna muhalefetten kaçınmalıdır, buna aykırı bir tavır takınmaları, birbirinden kaçınmaları uygun olamaz. Bütün bu komşular, birbirine manen bağlıdırlar, bunlar içlerinden fakir olanlara nakit olarak, bedenen yardım etmelidirler, birbirinin sevincine kederine ortak olmalıdırlar, birbirini tebrikte, tazimde bulunmalıdırlar.

(9) (Ve yanınızdaki arkada;) beraber yolculuk yaptığınız kimseye ve beraber ticarette, sanatta veya tahsilinde bulunduğunuz zata veya eşiniz olan kadına da veya mabet gibi bir mecliste beraber bulunmakta olduğunuz bir din kardeşinize de iyilik ediniz, ona da ihsanda, güzel amellerde bulununuz, bu da bir insanî görevdir.

(10) (Ve yolcu olana) yurdundan aynimi; bulunana, misafir sayılana da yardım ediniz. Bu gibi kimseler, çok kere yardıma muhtaç bulunurlar. Bunlara yardım etmek, insanlık icabıdır. Islâmiyetin müslümanlara vermiş olduğu bir ahlâk terbiyesi sayesindedir ki, İslâm diyarında vaktiyle birçok misafirhaneler tesis edilmiş, birçok yerlerde yolculara yerler gösterilerek maişetler! Temin edilmekte bulunmuştur.

(11) (Ve sağ ellerinizin sahip olduğuna) kölelerinize, cariyelerinize ve diğer sahip olduğunuz hayvanata güzelce muamelede bulununuz, onlara fakatlarının üstündeki işleri gördürmeyiniz, nafakalarını, elbiselerini temin ediniz, kendileriyle güzelce geçininiz, İslâm ahlâkı bunu icabetmektedir. (Şüphe yok ki. Allah Teâlâ, kendini beğenen) akrabalarına, komşularına ve diğer insanlara karşı kibr ve büyüklük taslayan şahsı ve (böbürlenip duranı) başkalarına karşı övünmede, övüngenlikte bulunup duran şahsı (sevmez) onun bu haline razı olmaz. Öyle bir şahıs Allah’ın lütfuna lâyık olamaz. “Kibriyâ-ü azamet hak’ka yarar” ‘Mil olanda bu sıfatlar ne arar”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir