Taş ile ilgili Deyim ve Anlamları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Taşlar yerine oturmak
1) her şey yerli yerinde olmak; 2) her makama, işin veya görevin gereklerine uygun kişi yerleşmek.


Tekerine (tekerinin önüne) taş koymak
Tekere çomak sokmak: ‘kırıp geçirmeye niyet etmişti ama ah bu kadın, gene tekerine taş koymuştu.’ -o. Kemal. ‘doğrudur dedik herife, tekerimizin önüne taş koyma dedik, anlatamadık.’ -k. Korcan.


Taşın altına elini koymak
Elini taşın altına koymak.


Taşı toprağı altın olmak
1) arazisi çok değerli olmak; 2) her türlü zenginliğe, olanağa, fırsata sahip olmak.


Taşı sıksa suyunu çıkarır
Birinin vücutça çok güçlü olduğunu belirtmek üzere söylenen söz: ‘aslan gibidir maşallah, taşı sıksa suyunu çıkarır, diyor.’ -a. İlhan.


Taşı ölçeyim
Hlk. kırık, ezik, yara vb. durumlar anlatılırken bir kimsenin vücudu üzerinde yer gösterildiğinde ‘benden uzak olsun’ anlamında söylenen bir söz.


Taşı gediğine koymak
Gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki kimseyi susturmak, zekice davranmak: ‘fırsat çıkmışken kim bilir hangi uzak meseleden tutturup taşı gediğine koymak ve tenkit etmiş olmak için kaplarına sığamıyordu.’ -m. Ş. Esendal.


Taşa tutmak
1) üst üste taş atmak, aralıksız taşlamak: ‘sokaktan her geçişinde çocuklar taşa tutarlardı onu, canını yakmanın bir yolunu bulurlardı.’ -t. Uyar. 2) tek. zımparalamak amacıyla çok hızla dönen bileği taşına hafifçe dokundurmak, pürüzlerini almak, düzgünleştirmek.


Taşa çekmek
Bileği taşında kılağılamak.


Taş yağar kıyamet koparken
Telaşlı ve tehlikeli zamanları anlatan bir söz.


Taş taş üstünde bırakmamak
Baştan başa yıkıp yerle bir etmek: ‘kaçsan da kaç para eder? Sana, köyde taş taş üstünde bırakmayacak diyorum.’ -y. K. Karaosmanoğlu.


Taş sürmek
Satranç, dama, domino vb. oyunlarda taşlardan birini oynatmak.


Taş koymak
Engelleyecek biçimde davranmak: ‘damadım hakkında kötü şeyler düşünmeni, bu işe taş koymanı istemiyorum.’ -o. Kemal.


Taş kırdırmak
Böbrek taşlarını çeşitli yollarla parçalara ayırarak vücuttan atmak.


Taş kesilmek
1) çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilememek: ‘salonun içinde kimse kımıldayamadı. Hepsi olduğu yerde dondu. Taş kesildi.’ -ö. Seyfettin. 2) sesini çıkaramaz olmak: ‘hayvan sanki taş kesilmiş ve kulaklarını dimdik dikmişti.’ -o. C. Kaygılı.


Taş gibi
1) çok sert, çok katı; 2) çok sağlam; 3) hareketsiz: ‘bütün galeyanı, bu taş gibi karşısında oturan, her an fırlayacak adam önünde tavsadı.’ -n. Hikmet. 4) vücudu diri, taze (kadın).


Taş düşürmek
Böbrekte oluşan kum ve taşları vücuttan atmak.


Taş çatlasa
1) bütün olanakların kullanılmış olmasına karşın: ‘bunlardan en iyisini taş çatlasa konakta iki aydan fazla tutamazdı.’ -r. N. Güntekin. 2) ne olursa olsun; 3) en fazla: ‘taş çatlasa otuz yaşlarında görünen genç kadın yanındaki boş yere oturmuştu.’ -o. Aysu.


Taş bebek gibi
Çok güzel fakat genellikle soğuk ve donuk (kadın).


Taş attın da kolun mu yoruldu?
Bir kazancın hiç yorulmadan sağlandığını anlatan bir söz.


Taş atmak
Birine dolaylı olarak iğneleyici, dokunacak bir söz söylemek: ‘ikide birde bana bunun için taş atıyordu.’ -r. N. Güntekin.


Taş atıp kolu yorulmamak
Bir kazancı hiç yorulmadan sağlamak: ‘taş atıp kolunuz yorulmadan üstüne konduğunuz paranın nasıl kazanıldığını bir yazarsak görürsünüz.’ -h. E. Adıvar.


Pabucuna taş kaçmak
Ortaya çıkan durum karşısında tedirgin olmak.


Orman taşlamak
Bir kimsenin düşüncesini dolaylı olarak öğrenmeye çalışmak.


Kafasını taştan taşa çarpmak (vurmak)
Başını taştan taşa çarpmak.


Gözlerini fal taşı gibi açmak
Şaşkınlıkla, hayretle bakmak.


Gerize taş atmak
Edepsiz bir kimseye edepsizliğini göstermeye fırsat vermek.


Fal taşı gibi
İri, büyük: ‘bu elleri güzel, yüzü çirkin delikanlı, ilk defa, gözleri fal taşı gibi açık, ruhundan bir ses koparabildi.’ -n. F. Kısakürek.


Eteğindeki taşı dökmek
Bütün bildiklerini açıklamak.


Elini taşın altına koymak (sokmak)
Bir konuda sorumluluk üstlenmek.


Ekmeğini taştan çıkarmak
1) geçimini sağlamakta çok becerikli olmak; 2) en zor koşullarda bile kazancını sağlamak: ‘bu cins çocukların da ekmeğini taştan çıkarmak için ölürcesine çalıştıklarını görüyorum.’ -s. F. Abasıyanık.


Dama taşı gibi oynatmak
Birini sık sık bir yerden bir yere göndermek veya atamak.


Dalgasına taş atmak
Argo işini bozmak, keyfini kaçırmak.


Dağlara taşlara
Kötü bir durumdan söz edilirken ‘hepimizden ırak olsun’ anlamında kullanılan bir söz.


Çirkefe taş atmak (çirkefi üzerine sıçratmak)
Edepsiz bir kimsenin tepkisine yol açacak bir davranışta bulunmak: ‘çirkefe taş atma, hikmetini mırıldanarak kaçar gibi uzaklaştı.’ -ö. Seyfettin.


Çamura taş atmak
Çirkefe taş atmak.


Bir taşla iki kuş vurmak
Bir davranışla birden çok yararlı sonuca ulaşmak.


Başını taştan taşa vurmak
Çaresiz kalarak çok pişman olmak.


Başına taş düşmek (yağmak)
Felakete uğramak.


Baltayı taşa vurmak
Farkında olmayarak birine dokunacak sözler söylemek, pot kırmak: ‘baltayı taşa mı vurduk, diyor, iyice görmemiş olacağım.’ -m. Ş. Esendal.


Arabanın tekerine taş koymak
Güçlük çıkarmak.


Ağzına taş almak
Söze karışmayıp susmak.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt