Herkese şapır şupur da bize gelince ya Rabbi şükür mü? : Başkalarına bol bol verdiğini bizden neden esirğiyorsun ? anlamında bir söz.
Hesaba almak (katmak) : Dikkate almak, göz önünde bulundurmak.
Hesaba çekmek : Bir kimseden, bir grup veya topluluktan, yaptığı işler hakkında açıklama ya da savunma beklemek.
Hesaba (kitaba) gelmez : Pek çok, sayılamayacak kadar çok.
Hesaba kitaba vurmak : Bir olayı, bir durumu etraflıca düşünmek, değerlendirmek.
Hesabı kesmek : Artık alış veriş etmemek, ilgiyi kesmek.
Hesabına (işine) gelmemek : Uygun ve elverişli olmamak.
Hesabını görmek : 1. Cezalandırmak. 2. Ortadan kaldırmak, öldürmek. 3.İlişiğini kesmek.
Hesap etmek : 1. Enine boyuna düşünmek, bütün ayrıntıları, olasılıkları göz önünde bulundurmak. 2. Bir işin geliriyle giderini karşılaştırarak bir sonuca varmak.
Hesap sormak : 1. Birini yaptıklarından dolayı sorguya çekmek. 2. Bir konuda açıklama ve savunma istemek.
Heyheyleri gelmek (üstünde olmak, tutmak) : Çok sinirlenip bağırmak.
Hık demiş anasının (babasının) burnundan düşmüş : Kişinin anne ya da babasına benzediğini anlatır.
Hır çıkarmak : Kavga, gürültü çıkarmak.
Hırsını alamamak : Öfkesine engel olamamak.
Hışırı çıkmak : Hırpalanmış eşya, bedence çok yorulmuş insan.
Hızır gibi yetişmek : Zor durumda olan birinin yardımına koşup sıkıntısını gidermek.
Hikmetinden sual olunmaz : Nedeni sorulamaz, elbette bizim bilmediğimiz bir nedeni vardır.
Hilkat garibesi : Ucube, doğuştan çok çirkin, tuhaf şey.
Hinoğluhin : Çok kurnaz, açıkgöz.
Hindi gibi kabarmak : Böbürlenmek, büyüklük taslamak.
Hint kumaşı : Değerli mal, nadir ele geçen.
Hizaya gelmek : 1. Düz çizgi durumunda sıra olmak. 2. Yanlış davranışlarda bulunurken doğru yolu bulmak.
Hodri meydan : Meydan okumak için söylenen söz.
Hop kalkıp hop oturmak : 1. Öfkesinden yerinde duramaz olmak. 2. Çok heyecanlı olmak.
Hor bakmak (görmek, tutmak) : Aşağılamak, küçümsemek, değersiz saymak.
Hoş görmek (karşılamak) : Anlayışla karşılamak, hatasını sorun yapmamak.
Hoş tutmak : Kalbinin kırılmamasına dikkat etmek. Birine şefkatli ve iyi davranmak.
Hoşaf gibi olmak : Çok yorulduğu için güçsüz duruma düşmek.
Hoşbeş etmek : Sohbet etmek, karşılıklı konuşmak.
Höt demek : 1. Ansızın gelerek korkutmak. 2. Gözdağı vermek.
Hurdası çıkmak : 1. Eşya için bozulmak, çok eskimek. 2. İnsan için çok yorulmuş olmak.
Huy çekmek : Birisine ahlak ve kişilik özellikleri ile benzemek.
Huy edinmek : Eskiden yapmadığı bir şeyi daha sonra alışkanlık haline getirmek.
Huyu huyuna suyu suyuna uygun : İki kişinin her yönden birbirine uygunluğunu anlatmak için kullanılır.
Huyuna suyuna gitmek : Onu kırmayacak, incitmeyecek şekilde, isteklerine uygun davranmak.
Huyunu suyunu bilmek : Birinin karakterini, alışkanlıklarını bilip ona göre davranmak.
Huzur vermek : Rahat bırakmak, dinlendirmek.
Huzuru kaçmak : Rahatsız olmak, tedirgin olmak.
Hükmü parasına geçmek : Para ile dilediğini yapabilecek duruma gelmek.
Hüküm giymek (yemek) : İşlediği bir suçtan dolayı ceza almak.
Hüküm sürmek (hükümran olmak) : 1. Görev başında olmak. 2. Bir şeyin güçlü varlığı devam etmek.
Hüküm vermek : 1. İyi düşünüp bir konuda karar vermek. 2. Yargıç için; suçluya ceza vermek.
Hükümet kapısı : Devlet dairesi.
Hüner göstermek : 1. Bir işteki ustalığını göstermek. 2. Herkesin yapamayacağı bir işi yapmak.
Hüsn-ü kuruntu : Olması olamayacak bir şeyi olacakmış gibi hayal etmek, kendini buna inandırmak.