“K” Harfi ile ilgili Deyimler
Kapısını yapmak : Bir şey istemek ya da söylemek için karşısındakine önceden hazırlayıcı sözler söylemek.
Kapıyı (kırıp) odun etmek : Çok sıkışık durumdan kurtulmak için en değerli malını gözden çıkarmak, fakirleşmek.
Kar etmemek : İşe yaramamak, fayda vermemek.
Kara cahil : Hiç bir şey bilmeyen, çok cahil.
Kara çalmak (sürmek) : Birine suç atmak, iftira etmek, haksız yere lekelemek.
Kara gün dostu : Zor günlerinde arkadaşlığını daha da artıran kimse.
Kara haber : Üzücü ölüm veya felaket haberi.
Kara kara düşünmek : Ne yapacağını bilememek, kötümser ve üzgün olarak düşünmek.
Kara liste : Herhangi bir konuda zararlı oldukları saptanan ve cezalandırılmalarına ortak karar verilen kimselerin isimlerinin bulunduğu liste.
Kara sevda : 1. İnsanlardan kaçma, öfke, suç veya felaket duygusu gibi belirtileri olan akıl hastalığı. 2. İmkansız aşk.
Karabatak gibi bir batıp (dalıp) bir çıkmak (bir görünüp bir kaybolmak) : Arada bir görünüp sonra ortadan kaybolmak.
Karadeniz’de gemilerin mi battı? : Çok endişeli, düşünceli, karamsar olduğun her halinden belli, bir sıkıntın mı var, anlamında kullanır.
Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu : Bu iş, şimdilik iyi görünüyor fakat bakalım sonra altından neler çıkacak anlamında kullanılır.
Karambole getirmek : 1. Bir karışıklıktan faydalanarak bir kimseyi aldatmak. 2. Bir işi aşırı bir çabuklukla yaparak göz boyamak.
Karanlığa kurşun (tabanca) sıkmak : Rastgele görüş bildirmek veya davranmak. Plansız, amaçsız hareketlerde bulunarak etrafı heyecanlandıran hareketler yapmak.
Karara bağlamak : 1.Bir davayı sonuçlandırmak. 2. Problemi çözmek.
Karda gezip izini belli etmemek : Kimseye sezdirmeden gizli saklı işler çevirmek.
Karga tulumba etmek : Birkaç kişi bir kişiyi kollarından ve bacaklarından tutup havaya kaldırmak.
Kargacık burgacık : Çarpık, eğri büğrü, okunması çok zor olan yazı.
Karın ağrısı : 1. Çekilmez, sevilmez, can sıkıcı bir şey ya da kimse. 2. İsmi cismi belli olmayan şey.
Karınca duası gibi : Çok küçük, sık, okunması güç ve okunaksız yazı.
Karınca kederince (kararınca) : Az da olsa; gücünün yettiği, elinden geldiği kadar.
Karnı burnunda : Hamileliği çok ilerlemiş, doğum zamanı iyice yaklaşmış olan hamile kadın.
Karnı tok olmak : Söylenilen sözleri dinlemeye ihtiyacı olmamak, söylenenlere inanmamak.
Karşı çıkmak : 1. Birini karşılamaya gitmek. 2. Direnmek, cephe almak, bir görüş üzerine itiraz etmek.
Karun gibi : Çok zengin kimse; malının ve parasının hesabını bilmeyecek kadar zengin olan kimse.
Kasıp kavurmak : 1. Ortalığı çok büyük zarar sokmak. 2. Bir kimsenin zorba ve sert eylemleriyle ortalığı dehşet içinde bırakması, zulmetmesi.
Kaskatı kesilmek : Aşırı coşku, korku, şaşkınlık sebebiyle bir şey söyleyemeyecek, hareket edemeyecek duruma gelmek.
Kaş yapayım derken göz çıkarmak : İşi düzelteyim derken, işi büsbütün bozmak.
Kaşığı ile verip, sapı ile göz çıkarmak : Yaptığı iyiliği hiçe indirecek derecede bir kötülük yapmak.
Kaşıkla verip kepçeyle almak : Az az verilen şeyi fazlasıyla geri istemek.
Kaşının altında gözün var demek : Kusur bulmaya çalışmak.
Kaşla göz arası (arasında) : Çok az bir zaman içinde, çabucak, fark ettirmeksizin, hemen.
Katakulli çevirmek (yapmak) : Dalavere çevirmek, bir şeyde hile yapmak.
Katı (taş) yürekli : Acıması olmayan, insafsız kimse.
Kayıtsız kalmak : İlgilenmemek.
Kaynana zırıltısı (dırıltısı) : 1. Bitmek bilmeyen, çok büyük kavga, gürültü. 2. Yerinde kullanılmayan, sinir bozan sözler.
Kaynatmak :Çene çalmak, sohbet muhabbet etmek; tatlı tatlı uzun süre konuşmak.
Kazkafalı : Aptal, akılsız, anlayışsız kimse.
Kazı koz anlamak : Söylenen bir şeyi çok yanlış anlamak.