K Harfi ile Başlayan Deyimler ve Anlamları
Kambersiz düğün olmaz (olur mu?) : Asıl ilgisi olan kişi bulunmadan bu işin tadı çıkmaz.
Kambur kambur üstüne : Sıkıntılar üst üste geliyor, zorluklar birbirini izliyor.
Kan ağlamak : Hastalık, ölüm, afet gibi bir nedenden çok acı çekmek.
Kan akıtmak : Kurban kesmek.
Kan alacak damarı bilmek : Nereden veya kimden çıkar sağlanacağını bilmek.
Kan başa (başına, beynine) çıkmak (fırlamak, sıçramak) : Çok sinirlenip öfkelenmek.
Kan çekmek : 1. Akraba için yakınlık duymak. 2. Yüzü ve huyu akrabalarına benzemek.
Kan çıkmak : Kan dökülmek, cinayet işlenmek.
Kan davası : Geçmişte aralarında kan dökülmüş olması ya da başka bir nedenle kökleşmiş bir düşmanlık bulunan iki ailenin karşılıklı kan gütmesi ve kan dökerek öç almak istemesi.
Kan dökmek : Ölüme yol açmak, cana kıymak.
Kan gövdeyi götürmek : Çok kan dökülmüş olmak.
Kan kusmak : Çok fazla eziyet ve zorluk çekmek.
Kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek : Çok eziyet çektiği halde bunu belli etmemek, çektiği sıkıntıları kimseye sezdirmemek.
Kan revan içinde : Her yanı kana bulanmış olmak.
Kan ter içinde kalmak : Çok yorgun, terli ve perişan durumda olmak.
Kan tutmak : 1. Kan görünce bayılmak. 2. (Adam öldüren kişi için) Korku, heyecan gibi sebeplerden dolayı dizinin bağı çözülüp kaçamamak.
Kan tükürmek : Çok sıkıntı çekmiş olmak.
Kanadı altına almak : Birini himayesi altına almak, korumak.
Kanadı kırılmak : Çaresiz kalmak.
Kanat germek : Himayesi altına almak, korumak.
Kanca atmak (takmak) : 1. Birinin kötülüğüne çalışmak. 2. Yapışıp bir türlü ayrılmamak. 3. İlişkiyi kurmayı başarmış olmak.
Kanı donmak : Korku ve heyecan yüzünden çok şaşırmak, hareketsiz kalmak.
Kanı kanla yıkamak : Öldüreni öldürerek öç almak.
Kanı kaynamak : 1. Birini görür görmez birden sevgi duymak, ondan hoşlanmak. 2. Neşeli, coşkulu ve kıpırdak olmak.
Kanına dokunmak : Namusuna, onuruna dokunacak bir durum dolayısıyla çok öfkelenmek, sinirlenmek.
Kanına ekmek doğramak : Birinin felaketine çok sevinmek.
Kanına girmek : 1. Birini öldürmek ya da öldürtmek. 2. Bir şeyi boşa harcamak, ziyan etmek.
Kanına susamak (kastetmek) : 1. Öldürme hırsı duymak. 2. Kendi ölümüne, öldürülmesine sebep olacak aşırı hareketlerde bulunmak.
Kanını emmek : İnsafsızca sömürmek.
Kanlı bıçaklı olmak : Birbirini her an öldürebilecek kadar düşmanlık beslemek.
Kantara (teraziye) çekmek (vurmak) : 1. Bir kişiyi denemek, sınamak. 2. Düşünüp tartmak, söylenenleri zihinde tartmak. 3. Bir şeyi tartmak, ağırlığını anlamak.
Kantarın topunu (topuzunu) kaçırmak : Aşırı davranışlarda bulunmak, ölçüyü kaçırmak, azmak.
Kapalı konuşmak : Düşüncelerini açıkça belli etmemek, imalı konuşmak.
Kapalı kutu : 1. İçinde ne olduğu bilinmeyen. 2. Duygu ve düşüncelerini belli etmeyen, gizliliğini koruyan.
Kapana düşürmek (kıstırmak, sıkıştırmak) : 1. Birini zor durumda bırakmak. 2. Birini tuzağa düşürmek.
Kapanın elinde kalmak : 1. Bir şeyden, ancak çabuk davrananlar yararlanmak. 2. (Bir şey için) Çok aranır olmak.
Kapı açmak : Bir işe başlayarak başkalarına önayak olmak. 2. Pazarlığa yüksek bir fiyatla başlamak, fiyat vermek. 3. Bir şeyin sözünü etmek, o konu hakkında konuşmak.
Kapı dışarı etmek : Bir yerden kovmak.
Kapıdan kovulsa (savulsa, kovsan) bacadan girer (düşer) : Çok yüzsüzdür, ortamda istenmediği halde gitmez, sırnaşık davranışlarda bulunur.
Kapının ipini çekmek (Şu kadar kapının, doksan kapının ipini çekmek) : Çok gezmek, evden ayrılıp eve uğramamak.
Kapısını aşındırmak : Birinin yanına ya da evine çok sık gitmek.