Koyun kaval dinler gibi dinlemek : Hiçbir şey anlamadan dinlemek.
Kozunu oynamak : Elindeki en üstün ve son imkanı kullanmak.
Kozunu paylaşmak : Aralarındaki anlaşmazlığı gücüne dayanarak çözmek, sona erdirmek.
Kök salmak : Bir yere iyice yerleşmek, yayılmak.
Kök söktürmek : Bir kimseye, yaptığı işte büyük zorluk çıkarmak.
Köküne kibrit suyu dökmek (kökünü kurutmak) : Bir daha ortaya çıkamayacak biçimde yok etmek.
Köpeksiz köy buldu da değneksiz (çomaksız) geziyor : Kendisine engel olacak, karşı çıkacak kimse olmadığı için davrananlara söylenir.
Köprüleri atmak : Girişilen bir işten vazgeçme olanağı olmayan bir durum yaratmak; ya da arasında oluşmuş bulunan bağları koparmak, ilişkileri kesmek.
Köprülerin altından çok su (sular) akmış (geçmiş) olmak : Zamanla şartlar değişti, eski durum kalmadı anlamında kullanılır.
Kör dövüşü : Birlikte, aynı şeyleri gerçekleştirecek olan kişilerin düzensiz, birbirine uymayan çabaları.
Kördüğüm : Çözülmesi hemen hemen imkansız olan sorun.
Kör kadı : Doğru bildiğini herkesin yüzüne karşı söylemekten çekinmeyen, sözünü sakınmayan kişi.
Körkandil : Çok içmiş, önünü göremeyecek kadar sarhoş.
Kör kör parmağım gözünde (gözüne) : Çok belli, göze batacak kadar ortada.
Körkütük : Ayakta duramayacak, kendini bilemeyecek kadar sarhoş veya aşık.
Kör şeytan : Kötü kader, talihsizlik.
Körler mahallesinde ayna satmak (tutmak) : Bir şeyi, malı, ona hiç ihtiyaç duymayacak olan çevreye götürmek.
Körü körüne : Davranışının nasıl sonuçlanacağını düşünmeden.
Kös dinlemiştir, davula kulak vermez : Çok görmüş geçirmiş, ufak tefek şeyleri önemsemez, aldırmaz.
Kösteği kırmak : 1. Çocuğun yürümeye başlaması. 2. Bağlı bulunduğu yerle ilişiğini kesmek.
Köşebaşını tutmak : Etkili olabilecek en önemli mevkide bulunmak veya böyle bir mevkiyi ele geçirmek.
Köşe kapmaca oynamak : Birbirlerini arayıp durmak, buluşamamak.
Köşesine (köşeye) çekilmek : 1. Hiçbir şeye karışmamak. 2. Yalnızlığı seçmek, uzaklaşmak.
Köşeyi dönmek : 1. Hiçbir çaba harcamadan kısa sürede zengin olmak. 2. Kısa yoldan ve büyük bir emek harcamadan, sosyal ve ekonomik güç edinmek.
Kötek atmak (çekmek) : Dayak atmak, dövmek.
Kötü gözle bakmak : 1. Bir kimse için iyi olmayan düşünceler beslemek, bunu belli edercesine bakmak. 2. Cinsel duygu ile bakmak.
Kötü yola düşmek : Kural,ahlak, töre ve kanun dışı iş yapmak, kötü kadın olmak, toplum hayatına aykırı bir şekilde yaşamak.
Kötüye kullanmak : 1. Yetkisini yasalara aykırı yolda kullanmak. 2. Birinin iyi davranışından istenilmeyen yolda kullanmak.
Kraldan çok kralcı olmak : Birinin savunduğu bir davayı, olayı, ilgili kişiden daha çok savunmak.
Kucak açmak : Birini korumak, ona sığınacak yer vermek.
Kukla gibi oynatmak : 1. Birine her istediğini yaptırmak. 2. Birini kapris ve isteklerine göre oyalamak, aldatmak.
Kul köle (kurban) olmak : Birine tam bir doğruluk ve özveri ile bağlanarak, bütün isteklerini yerine getirmek.
Kulağa çalınmak : Bir meseleyi şöyle böyle duymuş olmak, uzaktan işitmek, haber almak.
Kulağı delik : Her şeyden çok çabuk haberi olan.
Kulağı kesik : Herhangi bir konuda deneyim kazanmış, görmüş geçirmiş kimse.