SEYFİYE — KARASUNGUR TÜRBESİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türbe; Çifte merdiven mahallesindedir. Kız öğretmen mektebinin karşısındaki sokaktan Şems-i Tebrizîye giden yolun solundaki ilk çıkmazın içindedir. Medresesinden hiç eser kalmadığı için şimdi türbesini tetkik edelim. Sekiz yüzlü ve mahrutt kubbeli türbe Selçuk tarzının en müstesna bir tipidir. Yüzleri kubbe eteğine kadar temamen kırmızımtırak taşla, köşeler kubbe ve kubbe1eteği de tuğla ile yapılmıştır. Taş yüzlerden üçünün üstüne derz şeklinde işlenenjhendesî şekiller, binaya /evkal’âde ve çekici bir durum temin etmiştir. Her yüzünde birer pençere vardır. Pençereler KONYA KALESİ’nin burçlarında kullanılan bodur mermer sütunların ortaları mus-tatil bir şekilde delinmek suretiyle hazırlanmıştır.

Yüzlerde sekizer iskele deliği göze çarpar. Bunların muhtemel tamirlerde kullanılmak için mi yoksa başka bir maksatla mı yapıldığı anlaşılamıyor. Türbenin ka-pısı batıya ve çıkmaz sokağa açılır. Kapısının üstünde de bir tek pençeresi vardır. Kümbedi sağından Polis Seyid Alinin, solundan Hacı Osmanın Şerife ablanın evleri ve bahçalan sarar. Şerife ablanın bahçası tarafındaki yüzün alt tarafı feci bir şekilde tahrip edilerek dolap haline konulmuştur. Türbenin alt kubbesi içinden sıvanmıştır. Şimdi burası ahır olarak kullanılmaktadır. Altındaki cenazelik Bodrum kettan türbeye açılan deliği komşular kör kuyu sanarak senelerdenberi çöplüklerini dökmekte devam ediyorlar. İçinde yatan zâtın kemikleri ve belki de mumyası senelerdenberi çöpler altında kalmıştır. Bu şaheser âbidenin bir an evvel kurtarılması temenni edilir. Türbenin ahrutî yüzlerinde yer yer çöküntüler ve delikler hasıl olmuştur. Alem yatağına leylekler yuva yapmıştır. SEYFÎYE MEDRESESÎ; Türbenin kuzey tarafında ve bitişiğinde idi. Kapısı saray sokağına açılırdı. Arsası son zamanlarda satılmıştır. Harçlı kemerleri halâ durmaktadır.

Burada medresenin Hatip köyünden geliri olduğu da kaydedilmiş isede sonradan (Mensuh) işâreti çekilmiştir, öyle anlaşılıyor ki medrese Fâtih zamanında yıkılmış bulunuyordu.

«Bundan akdem medrese-i mezkûrenin binası münhedim olucak Hazret-i Mevlâna Celâl-ed-din Kaddesallahü sırrahül’aziz medresesine ilhak olunmuş imiş. Hâliyen medrese-i mezbure tamir olunıcak ilhak-ı mezkûr fesholup gine medrese-i Seyfîye mukarrer olup Hükm-ü hümayun sadaka olunmuş.

Burada Hatip köyü ile Hatipli oğlu çiftliğinin öşrü ve At pazarındaki dükkânların yerleri de medresenin geliri olarak gösterilmiştir.

Bu kayıdlardan öğreniyoruz ki medrese belki de Selçuklular zamanmda yıkılmış ve evkafı MEVLÂNA MEDRESESt’ne ilhak edilmiştir. II. Bayezid zamanında medrese tamir edildiği için eski evkafı da kendisine tahsis olunmuştur. III. Murad zamanmda medrese faaliyette bulunuyordu. Medresenin ne vakit yok edildiği kati olarak anlaşılamıyor. Medresenin inşa tarihi gibi mimarını da bilemiyoruz. Ayakta kalan türbenin de hem mimarı hemde inşa tarihi tesbit edilememiştir. Medresenin bânisi Emir Seyf-ed-din Karasungur’un Ölüm tarihini gösteren hiç bir kitabe bulamadık. îhtimalki ölüm tarihi Türbenin içindeki çinili sandukası üzerinde idi. Şimdi bu sandukadan da eser kalmamıştır. Seyf-ed-din Karasungur; Karatayı’nm ve Kemal-ed-din Turumtaş’m biraderidir. Karatayı 651 H. 1235 M. Tarihli vakfiyesinde hayatta iken kendisinin bütün hayır eserlerine mütevelli olacağı, vefatından sonra bu tevliyetin kardeşi Seyfed-din Karasungur’a bundan sonra da biraderlerle Kemal-ed-din Turumtaş ve Seyfeddin Karasungur’un erkek evlâdına ve ve evlâdının evlâdına verileceği tasrih edilmektedir.

Vakfiyeye göre Seyf-ed-din Karasungur 651 H. 1235 M. Tarihinde Emir-i îsfehsalar idi. Emîr îsfehsarlık gerek büyük Selçuklularda ve gerekse Anadolu Selçuklularında bu günkü başkumandanlık vazifesine tekabül eden mühim bir memuriyet idi.

Seyf-ed-din Karasungur’la Mevlâna’nın arasında samîmi bir münasebet vardı. IV. Kılıç-arslan’ın kızı Selçukî hatun’u Argon Han’a gelin götüren heyet KAYSERİ’den geçerken Seyf-ed-din Karasungur; Hatır oğlu ile beraber SURÎYE hududunda ELBİSTAN taraflarında bulunuyordu. Pinar başında adaşı camedar Seyf-ed-din Ebubekir ve Türk Eroğlu Rumeri ile beraber Melik Zâhir Beybars’ın bir müfrezesine esir düşmüştü.

Seyf-ed-din Karasungur’un 675 H. 1276 M. yılında sağ olduğu anlaşılmaktadır. Esaretden ne vakit döndüğü ve nerede öldüğü kat’î olarak tesbit edilememektedir.

LALA RUZBE MEDRESESİ harap oldukdan sonra bir aralık gelirinin SEYFÎYE MEDRESESİ’ne tahsis edildiği arşiv kayıdlarından öğrenilmek-dedir. Seyfiye medresesi GÜHERTAŞ MEDRESESÎ’nin arkasında idi.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir