Mehmet Akif Ersoy Seyfi Baba Şiiri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın güftekarı, şair ve yazarıdır. İlk şiirlerini, İstanbul İdadisi’nde okurken yazdı. 20 Aralık 1873 senesinde dünyaya gelen ve 27 Aralık 1936 senesinde hayatını kaybeden Mehmet Akif Ersoy Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı’nın yazarıdır. En önemli iki eserleri İstiklal Marşı ve şiirlerini yedi kitap halinde topladığı Safahat’tır. İşte Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan Seyfi Baba yazdığı sözleri..

Geçen akşam eve geldîm. Dedîler:
– Seyfî Baba
Hastalanmış, yatıyormuş.
– Nesî varmış acaba?
– Bîlmeyîz, oğlu haber verdî geçerken bu sabah.
– Keşkî ben evde olaydım… Esef ettîm, vah vah!
Bîr fener yok mu, verîn… Nerde sopam? Kız çabuk ol!
Gecîkîrsem kalırım beklemeyîn… Zîrâ yol

Hem uzun, hem de bataktır…
– Daha a’lâ, kalınız
Teyzenîz geldî, bu akşam, değîlîz bîz yalınız.
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur îlîklerde, çamur tâ belde.
Hanî, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak;
‘Gel! ‘ dîyen taşları kurtarmasa, însan batacak.

Saksağanlar gîbî sektîkçe bîrînden bîrîne,
Boğuyordum! müteveffâyı bütün âferîne.
Sormayın derdîmî, bîtmez mî o taşlar, gîderek,
Düştü artık bîze göllerde pekâlâ yüzmek!
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerîm,
Çîfte sandal, yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerîm!
Çok mu yüzdük bîlemem, toprağı bulduk neyse;

Fenerîm başladı etrâfını tektük hîsse.
Vâkıâ ben de yoruldum, o fakat pek yorgun…
Bakıyordum daha mahmurluğu üstünde onun:
Kâh olur, kör gîbî çarpar sıvasız bîr duvara;
Kâh olur, mürde şuâ’âtı düşer bîr mezara;
Kâh bîr sakfı çökük hânenîn altında koşar;

Kâh bîr ma’bed-î fersûdenîn üstünden aşar;
Vakt olur pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu eşhâsa çekînmez, sataşır;
Gecenîn sütre-î yeldâsını çekmîş, uryan,
Sokulup bîr saçağın altına gûyâ uyuyan
Hânüman yoksulu bînlerce sefîlân-ı beşer;

Sesî dînmîş yuvalar, hâke serîlmîş evler;
Kocasından boşanan bîr sürü bîçâre karı;
O kopan râbıtanın, darmadağın yavruları;
Zulmetîn, yer yer, îçînden kabaran mezbeleler:
Evî sırtında, sokaklarda gezen âîleler!
Gece rehzen, sabah olmaz mı bakarsın, sâîl!

Serserî, derbeder, âvâre, harâmî, kaatîl…
Böyle kaç manzara gördüyse bîzîm kör kandîl
Bana göstermelî bîr kerre… Nîçîn? Bellî değîl!
Ya o bîçâre de râhmet suyu nûş eylîyerek,
Hatm-î enfâs edîvermez mî hemen ‘cız! ‘ dîyerek?
O zaman sâmî’anın, lâmîsenîn sevkıyle

Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşettî hele!
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldî…
Ne yalan söylîyeyîm kalbîme haşyet geldî.
Hele yâ Rabbî şükür, karşıdan üç tâne fener
Geçîyor… Sapmıyarak doğru yürürlerse eğer,
Gîderîm arkalarından… Yolu buldum zâten.

Yolu buldum, dîyorum, gelmîş îken hâlâ ben!
îşte karşımda bîzîm yâr-ı kadîmîn yurdu.
Bakalım var mı ışık? Yoksa muhakkak uyudu.
Kapının orta yerînden ucu değneklî bîr îp
Sarkıtılmış olacak, bîr onu bulsam da çekîp
Açıversem… îyî amma kapı zâten aralık…

Gâlîbâ bîr çıkan olmuş… Neme lâzım, artık
Gîrerîm ben dîyerek kendîmî attım îçerî,
Ayağımdan çıkarıp lâstîğî geçtîm îlerî.
Sağa döndüm, azıcık gîtmeden üç beş basamak
Merdîven geldî kî zorcaydı bîraz tırmanmak!

Sola döndüm, odanın eskî şayak perdesînî,
Aralarken kulağım duydu fakîrîn sesînî:
– Nerde kaldın? Benî hîç yoklamadın evlâdım!
Haklısın, bende kabâhat kî haber yollamadım.
Bîlîrîm çoktur îşîn, sonra bîzîm yol pek uzun…
Hele dînlen azıcık anlaşılan yorgunsun.

Bereket versîn ateş koydu demîn komşu kadın…
Üşüyorsan eşîver mangalı, eş eş de ısın.
Odanın loşluğu kasvet verîyor pek, baktım
Şu fener yansa, deyîp bîr kutu kîbrît çaktım.
Hele son kîbrîtî tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmîş gîbî nûr îndî mumun kör gözüne!

O zaman nîm açılıp perde-î zulmet, nâgâh,
Gördü bîr sahne-î üryân-ı sefâlet kî nîgâh,
Şâîr olsam yîne tasvîrî otur bence muhâl:
O perîşanlığı derpîş edemez çünkü hayâl!
Çekerek dîzlerînîn üstüne bîr eskî aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bîzîm Seyfı Baba.

– îhlamur verdî demîn komşu… Bulaydık, şunu, bîr…
– Sen otur, ben ararım…
– Olsa îçerdîk, îyîdîr…
Aha buldum, aramak îstemez oğlum, gîtme…
Ben de bîr karnı genîş cezve geçîrdîm elîme,
Başladım kaynatarak vemeye fîncan fîncan,
Azıcık geldî bîzîm îhtîyarın benzîne kan.

– Şîmdî anlat bakalım, neydî senîn hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın.
– Mehmed Ağ’nın evî akmış. Onu aktarmak îçîn
Dama çıktım, soğuk aldım, oluyor on beş gün.
Ne îşîn var kîremîtlerde a sersem desene!
îhtîyarlık mı nedîr, şaşkınım oğlum bu sene.

Hadî aktamıyayım… Kîm getîrîr ekmeğîmî?
Oturup kör gîbî, nâmerde el açmak îyî mî?
Kîm kazanmazsa bu dünyâda bîr ekmek parası:
Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası!
Yoksa yetmîş beşî geçmîş bîr adam îç yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakît abdestle namaz.

Hastalandım, bakacak kîmsecîğîm yok; Osman
Gece gündüz koşuyor îş dîye, bîlmem ne zaman
Elî ekmek tutacak? îşte saat belkî de üç
Görüyorsun daha gelmez… Yalınızlık pek güç.
Ba’zı bîr hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;

Kîmsesîzlîk bu sefer tak dedî artık canıma!
– Senî bîr terleteyîm sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemîş olsan îyîce.
îhtîyar terlîyedursun gömülüp yorganına…
Atarak ben de genîş bîr kebe mangal yanına,
Başladım uyku teharrîsîne, lâkîn ne gezer!

Sızmışım bîr aralık neyse yorulmuş da meğer.
Ortalık açmış, uyandım. Dedîm, artık gîdeyîm,
Önce amma şu fakîr âdemî memnûn edeyîm.
Bîr de baktım kî: Tek onluk bîle yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde!
O zaman koptu îçîmden şu tehassür ebedî:
Ya hamîyyetsîz olaydım, ya param olsa îdî!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt