Danişmendliler Kimlerdir Hangi Boydandır

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

On birinci asırda, Sivas merkez olmak üzere, Kayseri, Tokat, Niksar, Amasya, Çankırı, Kastamonu ve. Malatya dolaylarında, Danişmend Gâzî tarafından kurulan beylik.

Danişmendliler beyliğinin kurucusu Gümüştekin Danişmend Ahmed Gâzî bin Ali, âlim ve faziletli bir zât idi. Bir rivayete göre Kutalmışoğlu Süleyman Şâh’ın dayısı idi. İlimle meşgulken, Selçuklu Türklerinin hizmetine girip, Allahü teâlânın dînini yaymak, zâlimler elinde inleyen insanları kurtarmak niyetiyle Anadolu’da cihâda çıktı.

Nereye yöneldi ise, oraları fethetti. Bir rivayette 1080 (H. 473) yılında Kars’ı aldı. Malazgird zaferi sonrasında yapılan Anadolu fethine katıldı. Melikşâh’ın Anadolu’nun fethiyle vazifelendirdiği Tutak ve Artuk beyler, Orta Anadolu’yu fethettiler. Artuk Bey, şiî-Fâtımîler elindeki bölgelerin fethiyle vazifelendirilince, yerine Danişmend Ahmed Gâzî geçti.

Danişmend Ahmed Gâzî, Sivas’ı fethederek burayı merkez yaptı. Anadolu’da yerleşen Oğuzların Bozok boyuna bağlı on iki kadar kolun desteği ile Danişmendli beyliğini kurdu. Birinci Kılıç Arslan’la beraber Anadolu’yu haçlılara karşı müdâfaa etti.

Birinci Haçlı seferi sonunda, Anadolu’yu müdâfaa eden devlet ve beyliklerin epeyce sarsılmasını fırsat bilen Bizans imparatoru Alexis, Birinci Kılıç Arslan’ın elinde bulunan İznik ve Marmara sahillerini işgal ederken, Trabzon dükası Th. Gabras da, Danişmendlilere karşı taarruza geçti.

Kılıç Arslan, haçlı kuvvetlerinin Anadoluya geçmesinden sonra, Bizanslılara karşı müdâfaa ve taarruza başladı. Bu sırada Gümüştekin Danişmend Ahmed Gâzî de, Rumlara karşı harekete geçti. Bayburt’u işgal eden Trabzon Rumları üzerine bir ordu gönderdi. Bu ordu, 1098 (H. 492) senesinde Çoruh nehri kıyısında karargâh kurdu. Üzerlerine gelen Th. Gabras’ın güçlerini bozguna uğratıp, kendisini de öldürdüler. Gümüştekin Danişmend Gazi, Karadeniz sahilindeki Rumları tamamen sindirdi. Bayburt’u tekrar aldı ve Malatya üzerine yürüdü.

Diğer taraftan, Birinci Kılıç Arslan Bizans’la, diğer Selçuklu güçleri de haçlılarla uğraşıyorlardı. Suriye’ye yerleşen haçlılar ise, Fırat boyunca ilerliyorlardı. Bu bakımdan acele hareket etmek gerekiyordu. Nitekim 1099 (H. 493) senesinde Franklar önemli bir kuvvetle Sumaysat üzerine yürüyerek Urfa, Antakya ve Malatya arasında kendileri için tehlike teşkil eden Balduk Bey’i kuşattılar.

Fakat şiddetli bir mukavemetle karşılaşıp kayıplar vererek geri çekildiler. Balduk, ikinci ve daha kuvvetli bir muhasaraya dayanamayacaklarını anlayıp şehri on bin dinar karşılığında Franklara vermek zorunda kaldı. Haçlıların bu ilerlemeleri ve Gabriel ile münâsebete girişmeleri sebebiyle Gümüştekin Danişmend, 1098 (H. 453) senesinde büyük bir ordu ile Sivas’tan Malatya üzerine yürüdü ve şehri kuşattı. Kuvvetle tahkim edilen şehrin fethi kolay olmuyordu.

Bu sebeble Gümüştekin, dışarı ile olan bütün bağlantı yollarını keserek şehri teslime zorladı. Böylece yaz mevsimlerinde muhasara edip, kışın Sivas’a dönüyordu. Bu hâl üç sene sürdü. Uzun müddet dayanamayacağını anlayan Gabriel, Antakya prensi Bohemond’dan yardım istedi. Karşılığında ise, Malatya’yı ve güzelliği ile meşhûr kızı. Morfia’yı vermeyi teklif etti.

Bunu fırsat bilen Bohemond, pek çok haçlı reislerini ve bir kısım Ermeni prenslerini toplayıp Malatya’ya doğru hareket etti. Haçlıların topraklarına gelişlerini önce memnuniyetle karşılayan Ermeniler, zulümlerini görünce endişeye düştüler ve durumu Danişmend Ahmed Gâzî’ye haber verdiler.

Bunu haber alan Gümüştekin Danişmend Ahmed Gâzî, ordusunu Malatya yakınlarında pusuya yerleştirip düşmanı bekledi. Durumdan habersiz olan haçlılar, emniyet içinde ilerliyordu. Malatya bölgesine vardıklarında, Gafine mevki’inde isti râhate çekildiler. Bu sırada Gümüştekin Danişmend’den de bâzı vâdler alan Gabriel, haçlıları davet ettiğine pişman olmuştu.

Malatya yakınlarına gelen haçlıları hemen şehre sokmayıp bir müddet oyaladı. Bundan istifâde eden Danişmendli askerleri, haçlılar üzerine anî bir baskın yapıp, ok yağmuruna tuttular. Neye uğradıklarını bilemeyen haçlıların pek çoğunu kılıçtan geçirdiler. Haçlı ordusundan pek azı kurtulup Urfa tarafına kaçabildi. Pek çoğu da esir alındı. Esirler arasında Frank reislerinden Bohemond ve Richard gibi ileri gelen komutanlar da vardı. Bunlar Sivas’a oradan da Niksar’a sevkedilerek hapsedildiler.

Danişmendlilerin haçlılara karşı kazandıkları bu muhteşem zafer, müslümanları çok sevindirdi. Bohemond gibi bir kontun müslüman Türkler tarafından esir edilmesi, onları derin bir üzüntüye soktu, islâm dünyâsında ise sevinçle karşılandı. Ayrıca Danişmendlilerin şöhretini arttırdı. Gümüştekin Danişmend, 1100 (H. 494) senesinde kazandığı bu zaferden sonra, Sivas’a döndü. Bu arada Gabriel, Urfa kontu Baudouin’i, kızını vermek ve şehri teslim etmek üzere Malatya’ya davet etti. Fakat Danişmend Ahmed Gâzî, başlatılan yeni haçlı seferi sebebiyle müdâhale edemedi.

Danişmendliler tarafından haçlıların ağır bir mağlûbiyete uğratılıp, kontlarının Niksar’a hapsedilmesini hazmedemiyen ve Kudüs’ün haçlıların eline geçmesi üzerine heyecanlanan Avrupalılar, yeni bir haçlı seferine hazırlandılar. İlk önce yüz bin kişilik bir haçlı ordusu ile 1101 (H. 495) senesi baharında harekete geçtiler. Selçuklu sultânı Kılıç Arslan, az fakat disiplinli ve kahraman ordusuyla buyüz bin kişilik haçlı ordusunu kılıçtan geçirdi. Rivayete göre haçlılardan üç yüz kişi kurtulabildi. Tamamen imha edilen bu haçlı ordusunun peşinden, Bizans kuvvetleri hâriç üç yüz bin kişilik bir haçlı ordusu daha harekete geçti. Kılıç Arslan durumu Türk beylerine mektupla bildirdi ve onları yardıma çağırdı. Danişmendliler, Kılıç Arslan’a yardım için büyük bir gayret gösterip, doğudaki Türk beylerini de yardıma çağırdılar.

Uğradıkları yerleri harâb edip yağmalayan haçlılar, sür’atle ilerlerken, Türk kuvvetleri pusu kurup yer yer baskınlar yaparak yıpratmalarına devam ettiler. Bu baskınlar karşısında gruplara ayrılan haçlı ordusunda yiyecek sıkıntısı baş gösterdi. İlerlerken öncüleri pusudaki müslüman Türk kuvvetleri tarafından öldürüldü. Kızdırmağı geçip Amasya’ya doğru ilerleyen haçlılar, şehri muhasara altına aldılar. Kılıç Arslan ve Danişmend Ahmed Gâzî, orduları ile haçlıların karşısına çıkıp kahramanca savaştılar. Disiplinsiz, aç ve rezil bir vaziyette dolaşan haçlı sürülerine, anî baskınlar yaparak ağır kayıplar verdirdiler. Kaçanları da meşhûr kahraman Belek Bey’in askerleri kılıçtan geçirdi. Pek azı kurtulabildi.

Haçlılara karşı fevkalâde bir mücâdele veren ve büyük başarılar sağlayan Danişmendlilerin beyi Gümüştekin Ahmed Gâzî, Malatya’ya hâkim bulunan Ermeni lideri Gabriel’e de haber gönderip şehri teslim etmesini bildirdi. Gabriel ise Urfa kontu Baudouein’e güvenerek bu teklifi reddetti. Gümüştekin Ahmed Gâzî, Gabriel’e; “Dikkat et Urfa kontuna fazla güvenme! Çünkü o da Antakya prensi Bohemond gibi elimde olacaktır!” diye haber yolladı.

Malatya çok önceden müslümanlarca fethedilmiş, Anadolu seferlerinde üs olarak tekrar hıristiyanların eline geçince kadın-erkek, çocuk-ihtiyar bütün müslümanlar şehîd edilmişti. Müslümanların imha edilmesiyle, boşalan şehre Bizanslılar, 943 senesinde Ermeni ve Süryânîler! yerleştirmişlerdi. Selçuklu Türkleri Malatya’ya; 1058 (H. 450), 1064 (H. 457), ve 1066 senelerindeki ilk fetihleri sırasında bir kaç defa hâkim olmuşlardı.

Türklerin bu akınlarına ve Ermeni çetelerinin saldırılarına karşı Bizans İmparatorları, Barsuma manastırı rahipleri ve Malatya asilzadeleri birleşerek ve Antakya’dan mimarlar getirtmek suretiyle şehre surlar ve burçlar yaptırmışlardı. Şehrin Süryânî ve Ermeni halkı oraya Bizanslılar tarafından yerleştirilmiş olmalarına rağmen, Bizanslılara düşman idiler.

Ermeni Gabriel, Malatya’ya yerleştikten sonra çok zulmedip, halkın nefretini kazandı. Buradaki halk daha önceden müslüman Terklerden gördükleri adalete hayran kalmışlardı. Bilhassa Süryânîler, Türkleri Franklara tercih ediyorlardı. Ermeni Gabriel’in Rum Ortodoksluğunu kabul etmesi, halkın ona karşı olan nefretini daha da arttırdı. Diğer taraftan Süryânî ve Ermenilerin, Bizans’a karşı Türkler’i desteklemeleri yüzünden, Bizans imparatoru Alexis, İstanbul’da onlara âid olan kiliseleri yıkıp, papazlarını da kovdu. Ermeni Gabriel ile Rumlar, Malatya’yı Türklere teslim etme niyetinde olmadıklarından, yanlarındaki Süryânî papazlarının bir kısmını öldürdüler. 1095 senesinde vuku bulan bu katliâm, Malatya’da büyük bir telâş ve kargaşaya sebeb oldu.

Gümüştekin Ahmed Gâzî, Sivas’tan Malatya üzerine yürüdüğü sırada, Malatya bu hâdiselerle oldukça karışık bir durumdaydı. Danişmendliler şehri kuşattığı sırada şehirde büyük bir kıtlık başlamıştı. Gabriel ve Rumlar, Süryânî ve Ermenilere kendi aleyhlerinde oldukları şüphesiyle zulmetmeye başladılar. Mallarına el koyup bir kısmını da öldürmeye başladılar. Danişmendlilerin muhasarası altında olan ve mevcud hâdiseler ile zor duruma düşen Süryânî halkı, Malatya metropol! Bar Sabuni’yi, Gabriel’e göndererek barış yapmayı teklif etti. Bu teşebbüsü de kendialeyhinde bir tertip zanneden Malatya hâkimi Gabriel, metropol Bar Sabuni’yi ve Süryânîlerin ileri gelenlerinden pek çoğunu öldürdü. Sonunda askerler, Gabriel’e isyan ederek şehrin kapılarını Danişmendli ordusuna açtılar. Gümüştekin Ahmed Gâzî ordusuyla Malatya’ya girdi. Halkın emniyette olduğunu ve endişe etmeden evlerine ve işlerine dönmelerini emretti. Danişmendli beyinin bu asil ve adaletli davranışı karşısında, Malatya halkı çok memnun ve hayran oldular. Yalnız tek sıkıntıları kıtlıktı. Gümüştekin Ahmed Gâzî, kendi ülkesinden buğday ile zirâat için, öküz ve diğer ihtiyaçları getirterek halka dağıttı, önceleri zulm altında inleyen Malatya halkı, Danişmendlilerin Malatya’yı fethi ile rahata ermiş, zindandakiler de kurtulmuştu. Müslüman Türklerin şefkati ve merhametiyle halk huzura kavuştu. Malatya hâkimi Ermeni Gabriel ise, zulm ettiği hıristiyanların hücûmuna uğradı, yakalanarak ailesi ile birlikte öldürüldü. Neticede Malatya bir Türk yurdu hâline geldi. Danişmend Ahmed Gâzî, Bohemond’u iki yüz altmış bin dînâr karşılığında serbest bıraktı. Haçlıların elinde bulunan müslüman emirleri kurtardı. Kılıç Arslan’la arası açıldı. Fitne büyüyünce, Maraş civarında birbirleriyle savaşacak kadar ileri gittiler. Yapılan savaşta mağlûb olan Danişmend Ahmed Gâzî, 1105 (H. 499) yılında vefât etti. Beyliğin başına oğlu Emîr Gâzî geçti ve 1105 den 1134 (H. 529) senesine kadar hüküm sürdü. Danişmend Gâzî’nin vefatından istifâde eden Birinci Kılıç Arştan, Malatya’yı ele geçirdi. Emîr Gâzî, Rükneddîn Mes’ûd’un kızıyla evlenip damadı oldu. (Bir rivayette kayınpederi oldu.) Emîr Gâzî zamanında Danişmend ülkesi, Fırat ve Sakarya’ya kadar uzandı. Kısa zamanda Kastamonu’yu alıp, Bizans’ın eline geçen topraklarını kurtardı. Başarılarından dolayı Büyük Selçuklu Devleti sultânı, Sultan Sencer’in ve Abbasî halîfesinin takdirlerini kazandı. Abbasî halîfesi onun melikliğini bir fermanla tasdik edip, ayrıca dört siyah sancak, bir kös ve çeşitli hediyeler gönderdi. Bunları getiren elçiler yanına ulaştıkları sırada, Emîr Gâzî ağır hasta idi.

Emîr Gâzî’nin vefatından sonra 1134 yılında yerine oğlu Mehmed emir oldu ve 1146 (H. 541) senesine kadar saltanat sürdü. Melik Mehmed, fetih hareketlerinden geri kalmadı ve Finike’ye kadar uzandı. Bizanslıları yendi, Sivas’ı başşehir yaptı. Vefat edince Kayseri’de bir medreseye defn edildi ve yerine büyük oğlu Zünnûn geçti. Ancak kardeşi Sivas emîri Yağıbasan, emirliğini tanımadı ve kendi melikliğini îlân etti. Duruma hâkim olan Yağıbasan, 1146 (H. 541)’den 1164 (H. 560) senesine kadar hüküm sürdü. İstanbul’a sefere çıktı, fakat başarılı olamadı. Yağıbasan zamanı, beyliğin Selçuklularla münâsebetlerinin en bozuk olduğu bir dönemdir. Yağıbasan”, dışta Selçuklular ile, içte de kardeşleriyle çarpıştı. Ağabeyi Zünnûn Kayseri’yi, Yağıbasan da Malatya’yı ele geçirmişti. Selçuklularla münâsebetlerini bozan ve Saltuklularla da iyi geçinemeyen Yağıbasan, 1164 senesinde Kayseri’de vefat etti. Oldukça karışık bir dönem yaşayan Danişmendliler, yine de kültür faaliyetini devam ettirdiler. Sivas ve Niksar’da medreseler kurdular. Yaptıkları medreseler, târihe ilk kubbeli medreseler olarak geçti.

Danişmendli hükümdarı Yağıbasan’dan sonra bunun kardeşi İsmail, gençliğinin ilk yıllarında bir müddet emirlik yaptı. Bundan sonra Zünnûn tekrar melik oldu. 1175 (H. 750) senesinde Danişmendliler beyliği sona erdi. Toprakları ikinci Kılıç Arslan tarafından Selçuklu topraklarına katıldı. Danişmendlilerden bir kol, Malatya’da bir müddet daha hüküm sürdü ise de bunlar da, 1178 (H. 573) senesinde Selçuklu Sultânı İkinci Kılıç Arslan tarafından Selçuklu ülkesine katıldı. Böylece Danişmendli Beyliği târihe karışmış oldu. Beyliğin âkibeti böyle olmakla birlikte onlardan bir çok emir Anadolu Selçuklularına itaat edip, emir olarak hizmet ettiler. Hattâ on dördüncü asırda, Balıkesir civarında kurulan Karesi Beyliği, Danişmendli sülâlesinden gelen beyler tarafından kuruldu. Anadolu’da bir asra yakın hüküm süren Danişmendler, büyük şehirlerde camiler, medreseler ve pek çok hayır eserleri yaptırmışlardır. Bu eserlerin, zamanla tamirler sebebiyle hususiyeti değişmiştir. Yaptıkları eserler, plân itibariyle on üçüncü yüz yıl Anadolu mimarisi için dikkat çekicidir.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna