Muhammed Bin Mesleme Sahabe Hayatı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eshâb-ı kiramın cesaretli ve meşhur bir sahabidir. Muhammed İbni Mesleme radıyallahu anh şecâat ve cesâretiyle meşhur yiğit bir sahâbî. Muhammed bin Mesleme, Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katıldı. İslâmiyet’i çok iyi öğrenen ve bilen Muhammed bin Mesleme, şecaatiyle de meşhûr olup, Eshâb-ı kiramın ileri gelenlerindendir. Hicretten otuz beş yıl önce Yesrib’de doğdu. Babası Mesleme Evs, annesi Huleyde Hazrec kabilesine mensuptur. O Medîne’li müslümanlardandır. Genç muallim Mus’ab ibni Umeyr (r.a.) vasıtasıyla İslâm’la şereflendi. Tebük Gazvesi dışında bütün gazvelere katıldı. Uhud Gazvesi’nde müslümanlar zor durumda kaldığı sırada vücudunu Hz. Peygamber’e kalkan yaparak oğullarıyla birlikte onu korudu.Muhammed İbni Mesleme (r.a.) Muâviye (r.a.) döneminde yetmiş yedi yaşlarında iken Medine-i Münevvere’de vefat etti. Baki Kabristanlığına defnedildi. Cenâb-ı Hak’tan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.

MUHAMMED B. MESLEME
(Ensar gençlerinin en fedakârı)
Mus’ab b. Umeyr, Allah’ın dinine davet etmek, ilk ve ikinci Akabe beyatlerinin yapıldığı gecelerde müslüman olanlara İslam’ın emirlerini öğretmek için Medine’ye geldiğinde otuz yaşındaydı. Evs kabilesine mensup Abduleşhel oğullarının müttefiki (anlaşmalısı) olan Mu-hammed b. Mesleme yeni dini duyar duymaz ona girdi. Nazil olan Kur’an ayetlerini ezberlemeye ve Mus’ab vasıtasıyla, İslam dininde nasıl ibadet edileceğini öğrenmeğe başladı. Nihayet, ruhu Allah’ın nuruyla aydınlandı. Bir Allah’a ibadet etmenin zevki, varlığının her zerresine ve organlarının her birine işledi. Kendisiyle beraber olmayı ganimet saymak yanında oturmayı başarmak, Islamın esaslarını doğrudan doğruya Peygamber’den bellediği gibi, vahyi de yavaş yavaş ezberlemek için onun Medine’ye geleceği günü sabırsızlıkla bekleyerek orada kaldı…

Rasûlullah (s.a.v.) Medine’ye hicret eder etmez Muhammed b. Mesleme, Rasûlullah’tan ayrılmamaya ve onun toplantısında bulunmayı en çok arzu eden Ensar gençlerindendi. O, Rasûlullah’ın temiz dudaklarının arasından çıkan her kelimeyi pek edepli bir şekilde dinlemek üzere Rasülullah’ın huzurunda otururdu. Böylece, birçok hadis-i şerifi ezberledi. Kur’anı, Cebrail’in semadan Rasülullah’ın kalbine indirdiği anda hemen taptaze olarak dinledi.
Daha sonra Allah, davetin silahlı cihat alanına aktarılmasını istedi. Bedir, savaş alanında müslümanların ilk imtihan edilişiydi.

Muhammed b. Mesleme, gençler ve yaşlılarla birlikte savaşa katılmıştı. Nihayet Allah, Kureyş’in zorbalarına ve Mekke’nin müşriklerine karşı, Rasûlullah ve bütün ashabına üstün bir zafer vermişti. Islâm düşmanları, Bedir’de uğradıkları pis yenilgiden sonra başlarını zelil bir şekilde eğdiler.Allah’ın müslümanlara verdiği zaferle ilgili haberler, Medine evlerinde her birine sevinç ve neşe veriyordu. Hezimetle ilgili haberler de Mekke’deki müşrik evlerine; üzüntü keder ve hasret, dolduruyordu. Medine’deki yahudi evlerine de yeni dinin gücünden dolayı korku ve endişe getiriyordu. Kendisi Tayyi kabilesine mensup annesi de Beni Nadir’den olan yahudi Ka’b b. el-Eşref, kalemini çirkin ve ahlaksız şeylerde kullanan ağzı bozuk bir şairdi. O, Hz. Peygamber’e ve ashabına düşmanlığını gizlemiyordu. Rasülullah’ın ve müslümanların zafer haberini duyar duymaz, içindeki kin ve düşmanlık ateşi alevlendi. Be-dir’de öldürülen müşriklerin büyükleri üzerine yanık ağıtlar söyleyerek ağladı ve ağlattı. Mekkelileri, Hz. Peygamber aleyhine ayaklandırmaya çalıştı. Söylediği ağıtlar, Mekke’de erkek ve kız çocuklar tarafından ezberlenip okunmağa başladı.

Rasülullah’ın (s.a.v.) bu yahudiye canı sıkılıp:
– “Allah’ım! Beni, Eşrefin oğlundan dilediğin şekilde kurtar” dedi.

Rasûlullah şunu da söyledi:
– “Beni, Ka’b b. el-Eşref’in dilinden kim kurtarır? Çünkü o, beni rahatsız etmiştir.”

Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme ortaya çıkıp:
– Ya Rasûlellah! Onu, ben, senin için öldürür ve seni onun dilinden kurtarırım, dedi.

Rasûlellah (s.a.v.):
– “Buna gücün yetiyorsa, yap” dedi.
Muhammed b. Mesleme ne kadar cesur olunursa o kadar cesur, sağlam yapılı ve güçlü kuvvetli birisiydi. Ancak evine gittikten sonra, üç gün dışarı çıkmadı. Bir şey yemedi, içmedi. Çünkü o Ka’b b. el-Eşref’i öldürememekten korkuyordu. Rasûlulah bunu öğrenince,

Muhammed b. Mesleme’ye sordu.
– “Niye, yemeyi içmeyi bıraktın?”

Muhammed:
– Ya Rasûlellah! Sana birşey söyledim. Onu yerine getirip getiremiyeceğimi bilmiyorum, dedi.

Peygamber (s.a.v.) ona:
– “Sen ancak, elinden geleni yapmakla yükümlüsün” dedi. Sonra onun, bu fedakarlığa girişmeden önce Sa’d b. Muaz’la görüşmesini istedi.Muhammed b. Mesleme, Sa’d Ibn Muaz’a gitti ve onun görüşünü aldı.

Sa’d Ibn Muaz ona:
– Geceleyin Ka’b’a git, yanına güvendiğin bazı gençleri de al. Ondan size biraz ödünç hurma vermesini isteyin. Çünkü siz fakirlikten perişan bir haldesiniz. Sizden şüphelenmediğini anladığınızda onu kaleden uzak bir yere götürmeyi sağlayın ve kılıçlarınızla onun işini bitirin, dedi.

Muhammed b. Mesleme Ka’b’ın değer verdiği Ebu Naile Silkan b. Selame adlı birisi ve başka şahıslarla bir araya geldi. Hicretin ü-çüncü yılının başında Rabiulevvel ayının ondördünde mehtaplı bir gecede fedailer Ka’b’ın kalesine vardılar.
Ebu Naile seslendi. Yeni evli olan Ka’b, sesi duyunca yerinden fırlayıp kalktı.

Ka’b’ın karısı ayağına sarılıp:
– Sen, savaşçı bir adamsın Savaşçılar gecenin bu saatinde kaleden aşağı inmezler, dedi.

Ka’b:
– Duyduğum sesten kan damlıyor, dedi.

Fedailer:
– Kaleden inip yanımıza gel. Sendekini biz alalım. Bizdekini de sen al, dediler.

Ka’b inmeğe davranınca karısı:
– Bari onların sayısınca kendi adamlarından indir de, senin yanında bulunsunlar dedi.

Ka’b:
– Bunlar beni uyur bulsalar, uyandırmağa kıyamazlar, dedi.

Karısı:
– Sen aşağı inme. Onlarla sarayın damından konuş, dedi.

Ka’b:
– Yiğide yaraşan, çarpışmaya, mızraklanmaya davet edilse bile icabet etmektir, diyerek aşağı indi. Onlarla bir süre konuştu.
Onlar:
– Eşrefin oğlu! Acuz vadisine doğru gezip dolaşsak bu gecemizin geri kalanını orada konuşmakla geçirsek olmaz mı? dediler.

Ka’b:- Dolaşmak istiyorsanız, dolaşalım, dedi.
Dolaşmaya çıktılar. Bir süre gezip dolaştıktan sonra, Ebu Naile elini Ka’b’ın başındaki örgülü saça sokup kokladı ve:
– Ben, bu geceki gibi hiçbir güzel koku görmedim, dedi.

Ka’b:
– Ne sandın? Arab’ın en asil ve en güzel kokulu kadınları benim yanımda bulunuyor, dedi

Fedailer:
– Bu, kimin yaptığı kokudur? diye sordular.

Ka’b:
– Falanın annesi olan karımın yaptığı kokudur, dedi.
Yine bir süre daha gezip dolaştılar.
Ebu Naile, elini Ka’bın başındaki örgülü saça tekrar sokup kokladı. Biraz daha dolaştılar. Ka’b’a iyice güven ve huzur gelmişti.
Ebu Naile elini Ka’bın örgülü saçına tekrar sokup kokladı ve örgülü saçlarını sımsıkı tuttu.

Arkadaşlarına:
– Vurun Allah düşmanına, dedi.
Vurdular, kılıçları birbirine karıştı, birşey yapamadılar, Ka’b’ı kılıçlarıyla öldüremediklerini görünce Muhammed b. Mesleme, kılıcında bağlı bulunan hançerini hatırlayıp eline aldı. Ka’bın karnını göbeğinden kasığına kadar hançerle yırttı.

Böylece Ka’b, yere yıkıldı.
Bu arada yanlışlıkla yaraladıkları arkadaşlarını sırtlarında taşıyarak, Medineye döndüler.
Fedailer, Bakiulgarkad’a geldiklerinde tekbir getirdiler.
Rasûlullah (s.a.v.) o gece kalkıp namaza durmuştu. Fedailerin tekbirlerini duyunca, kendisi de tekbir getirdi ve Ka’b’ı öldürdüklerini anladı.

Fedailer; Rasûlullah’ı (s.a.v.) mescidin kapısında buldular. Rasû-lullah (s.a.v.):
– “Muradınıza erdiniz” dedi.
Onlar da:
– Sen de erdin, Ya Rasûlellah! dediler.

Rasûlullah (s.a.v.) onun ölümünden dolayı Allah’a hamdetti.Ka’b’ın öldürülmesi yahudileri ve onlarla işbirliği yapan müşrikleri korku ve endişeye şevketti.
Sabahleyin bazı yahudiler, Rasûlullah’ın yanına geldiler ve:
– Sebepsiz yere adamımız öldürüldü, dediler.

Rasûlullah (s.a.v.):
– “O, kendi görüşündeki başka kimseler gibi yerinde ve kabında dursaydı, öldürülmezdi.
Fakat o, bizi, devamlı rahatsız eder, şiirle yerer dururdu. Sizden her kim böyle yaparsa onun cezası kılıçtır” deyince korkup sustular.

Muhammed b. Mesleme, bütün savaşlarda Rasûlullah’ın yanında yer almıştır. Saldırı üstüne saldırı yapar, durmak dinlenmek bilmez ve ölümden korkmazdı. Cihada aşık bir kimseydi. Hiçbir savaştan geri kalmamıştır. Dinden dönenlerle yapılan savaşlara, cennetin, kılıçların gölgeleri altında ve Allah’ın hoşnutluğunun mücahitllerle birlikte olduğuna inanan bir kahraman olarak katıldı. Yetmiş yedi yaşını doldurduktan sonra öldü. Vücudu yaralarla doluydu. Her yara, onun Allah ve Rasûlü’ne olan sevgisine şahitlik ediyordu. Dünyaya, geride temiz ve güzel bir hatıra bıraktıktan sonra veda etmişti.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna