İbrahim Suresi Türkçe Okunuşu Arapça Yazılışı ve Meali

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kur’ân-ı kerîmin on dördüncü sûresi. Nûh sûresinden sonra, Enbiyâ sûresinden önce nâzil olmuştur. İbrâhim sûresinin 28 ve 29. âyetleri Medîne’de, diğerleri Mekke’de nâzil oldu (indi). Elli iki âyet-i kerîmedir. Otuz beşten kırk bire kadar olan âyetler İbrâhim aleyhisselâmın duâsını ihtivâ ettiği için İbrâhim sûresi denilmiştir. Sûrede; Allahü teâ lâya, peygamberlerine ve âhiret hayâtına îmân konuları ve İbrâhim aleyhisselâmın duâsı bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Taberî)

Kısaca Konusu : Sûre Allah’ın varlığı ve birliği, vahiy, peygamberler, öldükten sonra dirilme ve sorgulanma gibi temel inanç konularını ana hatlarıyla içermektedir. Bu çerçevede getirilen deliller, insanların aydınlatılması için indirilmiş olan vahiy, insanları Allah yolundan alıkoyanların kınanması, peygamberlerin görevleri, Hz. Mûsâ’nın peygamberliği ve kıssasından bazı kesitler, peygamberlere karşı olumsuz tavır takınanların başlarına gelen sıkıntılar, Allah’a güvenme ve itaat etmenin önemi, âhiret halleri, inkârcıların dünyadaki amellerinin değeri, âhirette şeytanın suçlulara karşı tavrı, orada müminlere verilen mükâfat, inkârcılara verilen ceza, Hz. İbrâhim’in duası, son olarak Kur’an’ın insanlığa gönderilmiş bir mesaj oluşu gibi konulara da temas edilmiştir.

Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan İbrahim süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz

Fazileti : İbrâhim sûresini baştan sona kadar okuyana, sayısız çok sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Envâr-ut-Tenzîl)

İBRAHİM SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. Elif lam ra kitabun enzelnahu ileyke li tuhricen nase minez zulumati ilen nuri bi izni rabbihim ila sîratîl azîzil hamîd

2. Allahillezî lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve veylul lil kafirîne min azabin şedîd

3. Ellezîne yestehîbbunel hayated dunya alel ahîrati ve yesuddune an sebîlillahi ve yebğuneha îveca’ ulaike fî dalalim beîyd

4. Ve ma erselna mir rasulin illa bi lisani kavmihî li yubeyyine lehum fe yudîllullahu mey yeşau ve yehdî mey yeşa’ ve huvel azîzul hakîm

5. Ve le kad erselna musa bi ayatina en ahric kavmeke minez zulumati ilen nuri ve zekkirhum bi eyyamillah inne fî zalike le ayatil li kulli sabbarin şekur

6. Ve iz kale musa li kavmihizkuru nî’metellahi aleykum iz encakum min ali fir’avne yesumunekum suel azabi ve yuzebbihune ebnaekum ve yestahyune nisaekum ve fî zalikum belaum mir rabbikum azîym

7. Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azabî leşedîd

8. Ve kale musa in tekfuru entum ve men fil erdî cemîan fe innellahe le ğaniyyun hamîd

9. E lem ye’tikum nebeullezîne min kablikum kavmi nuhîv ve adiv ve semude vellezîne mim ba’dihim la ya’lemuhum ilellah caethum rusuluhum bil beyyinati fe raddu eydiyehum fî efvahihim ve kalu inna kefarna bima ursiltum bihî ve inna le fî şekkim mimma ted’unena ileyhi murîb

10. Kalet rusuluhum e fillahi şekkun fatîris semavati vel ard yed’ukum li yağfira lekum min zunubikum ve yuehhîrakum ila ecelim musemma kalu in entum illa beşerum misluna turîdune en tesudduna amma kane ya’budu abauna fe’tuna bi sultanim mubîn

11. Kalet lehum rusuluhum in nahnu illa beşerum mislukum ve lakinnellahe yemunnu ala mey yeşau min îbadih ve ma kane lena en ne’tiyekum bi sultanin illa bi iznillah ve alellahi fel yetevekkelil mu’minun

12. Ve ma lena ella netevekkele alellahi ve kad hedana subulena ve lenasbiranne ala ma azeytumuna ve alellahi fel yetevekkelil muteveklkilun

13. Ve kalellezîne keferu li rusulihim le nuhricennekum min erdîna ev leteudunne fî milletina fe evha ileyhim rabbuhum le nuhlikennez zalimîn

14. Ve le nuskinennekumul erda mim ba’dihim zalike li men hafe mekamî ve hafe veîyd

15. Vesteftehu ve habe kullu cebbarin anîd

16. Miv veraihî cehennemu ve yuska mim main sadîd

17. Yetecerrauhu ve la yekadu yusîğuhu ve ye’tîhil mevtu min kulli mekaniv ve ma huve bi meyyit ve miv veraihî azabun ğalîyz

18. Meselullezîne keferu bi rabbihim a’maluhum keramadinişteddet bihir rîhu fî yevmin asîf le yakdirune mimma kesebu ala şey’ zalike huved dalalul beîyd

19. E lem tera ennellahe halekas semavati vel erda bil hakk iy yeşe’ yuzhibkum ve ye’ti bi halkîn cedîd

20. Ve ma zalike alellahi bi azîz

21. Ve berazu lillahi cemîan fe kaled duafau lillezînestekberu inna kunna lekum tebean fe hel entum muğnune anna min azabillahi min şey’ kalu lev hedanellahu le hedeynakum sevaun aleyna ecezî’na em saberna ma lena mim mehîys

22. Ve kaleş şeytanu lemma kudîyel emru innellahe veadekum va’del hakkî ve veadtukum fe ahleftukum ve ma kane liye aleykum min sultanin illa en deavtukum festecebtum lî fe la telumunî ve lumu enfusekum ma ene bi musrihîkum ve ma entum ib musrihîyy innî kefertu bima eşraktumuni min kabl innez zalimîne lehum azabun elîm

23. Ve udhîlellezîne amenu ve amilus salihati cennatin tecrî min tahtihel enharu halidîne fîha bi izni rabbihim tehîyyetuhum fîha selam

24. E lem tera keyfe darabellahu meselen kelimeten ttttayyibeten ke şeceratin tayyibetin asluha sabituv ve fer’uha fis sema’

25. Tu’tî ukuleha kulle hîynim bi izni rabbiha ve yadribullahul emsale lin nasi leallehum yetezekkerun

26. Ve meselu kelimetin habîsetin ke şeceratin habîsetinictusset min fevkîl erdî ma leha min karar

27. Yusebbitullahullezîne amenu bil kavlis sabiti fil hayatid dunya ve fil ahîrah ve yudîlullahuz zalimîne ve yef’alullahu ma yeşa’

28. E lem tera ilellezîne beddelu nî’metellahi kufrav ve ehallu kavmehum daral bevar

29. Cehennem yaslevneha ve bi’sel karar

30. Ve cealu lillahi endadel li yudîllu an sebîlih kul temetteu fe inne mesîyrakum ilen nar

31. Kul li îbadiyellezîne amenu yukîymus salate ve yunfiku mimma razaknahum sirrav ve alaniyetem min kabli ey ye’tiye yevmul la bey’un fîhi ve la hîlal

32. Allahullezî halekas semavati vel erda ve enzele mines semai maen fe ahrace bihî mines semerati rizkal lekum ve sehhara lekumul fulke li tecriye fil bahri bi emrih ve sehhara lekumul enha

33. Ve sehha lekumuş şemse vel kamera daibeyn ve sehhara lekumul leyle ven nehar

34. Ve atakum min kulli ma seeltumuh ve in teudu nî’metellahi la tuhsuha innel insane le zalumun keffar

35. Ve iz kale ibrahîmu rabbic’al hazel belede aminev vecnubnî ve beniyye en na’budel asnam

36. Rabbi innehunne adlelne kesîram minen nas fe men tebianî fe innehu minnî ve men asanî fe inneke ğafurur rahîym

37. Rabbena innî eskentu min zurriyyetî bi vadin ğayri zî zer’în înde beytikel muharrami rabbena li yukîymus salate fec’al ef’idetem minen nasi tehvî ileyhim verzukhum mines semerati leallehum yeşkurun

38. Rabbena inneke ta’lemu ma nuhfî ve ma nî’lin ve ma yahfa alellahi min şey’in fil erdî ve la fis sema’

39. Elhamdu lillahillezî vehebe lî alel kiberi ismaîyle ve ishak inne rabbî le semîud dua’

40. Rabbic’alnî mukîymes salati ve imn zurriyyetî rabbena ve tekabbel dua’

41. Rabbenağfir lî ve li valideyye ve lil mu’minîne yevme yekumul hîsab

42. Ve la tahsebennellahe ğafilen amma ya’meluz zalimun innema yuehhîruhum li yevmin teşhasu fîhil ebsar

43. Muhtîîyne mukniîy ruusihim la yerteddu ileyhim tarfuhum ve ef’idetuhum heva’

44. Ve enzirin nase yevme ye’tîhimul azabu fe yekulullezîne zalemu rabbena ahhîrna ila ecelin karîbin nucib da’veteke ve nettebiîr rusul e ve lem tekunu aksemtum min kablu ma lekum min zeval

45. Ve sekentum fî mesakinillezîne zalemu enfusehum ve tebeyyene lekum keyfe fealna bihim ve darabna lekumul emsal

46. Ve kad mekeru mekrahum ve îndellahi mekruhum ve in kane mekruhum li tezule minhul cibal

47. Fe la tahsebennellahe muhlife va’dihî rusuleh innellahe azîzun zuntikam

48. Yevme tubeddelul erdu ğayral erdî ve semavatu ve berazu lillahil vahîdil kahhar

49. Ve teral mucrimîne yevmeizim mukarranîne fil asfad

50. Serabiluhum min katîraniv ve tağşa vucuhehumun nar

51. Li yecziyellahu kulle nefsim ma kesebet innellahe serîul hîsab

52. Haza belağul lin nasi ve li yunzeru bihî ve liya’lemu ennema huve ilahuv vahîduv ve liyezzekkera ulul elbab

İBRAHİM SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm.

1,2.Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisine ait olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Şiddetli azaptan dolayı vay kâfirlerin hâline.

3. Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.

4. Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

5. Andolsun, Mûsâ’yı da, “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın (geçmiş milletleri cezalandırdığı) günlerini hatırlat” diye âyetlerimizle gönderdik. Şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

6.Hani Mûsâ kavmine, “Allah’ın size olan nimetini anın. Hani O sizi, Firavun ailesinden kurtarmıştı. Onlar sizi işkencenin en ağırına uğratıyorlar, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. İşte bunda size Rabbinizden büyük bir imtihan vardır” demişti.

7. Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.”

8.Mûsâ, şöyle dedi: “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyık olandır.”

9.Sizden önceki Nûh, Âd, ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin –ki onları Allah’tan başkası bilmez- haberi size gelmedi mi? Onlara peygamberleri mucizeler getirdiler de onlar (öfkeden parmaklarını ısırmak için) ellerini ağızlarına götürüp, “Biz sizinle gönderileni inkâr ediyoruz. Bizi çağırdığınız şeyden de derin bir şüphe içindeyiz” dediler.

10.Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? (Hâlbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için sizi (imana) çağırıyor. Onlar, “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” dediler.

11.Peygamberleri, onlara dedi ki: “Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat Allah, kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder. Allah’ın izni olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.”

12.“Allah, bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, biz ne diye O’na tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.”

13.İnkâr edenler, peygamberlerine; “Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz.”

14.“Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir.”

15.Peygamberler, Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı.

16. Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir.

17.Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.

18.Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu, derin sapıklıktır.

19.Allah’ın, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.

20.Bu, Allah’a hiç de güç gelmez.

21.İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler büyüklük taslayanlara diyecek ki: “Şüphesiz bizler size uymuştuk; şimdi siz az bir şey olsun, Allah’ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?” Onlar da, “Eğer Allah bizi doğru yola eriştirseydi, biz de sizi doğru yola eriştirirdik. Şimdi sızlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş yoktur” derler.

22.İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.”

23. İnanan ve salih ameller işleyenler, Rablerinin izniyle, ebedî kalacakları ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Oradaki esenlik dilekleri “selâm”dır.

24.Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir.

25.Bu ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.

26.Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.

27.Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır zalimleri ise saptırır. Ve Allah dilediğini yapar.

28,29.Allah’ın nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helâk yurduna, yaslanacakları cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? O, ne kötü duraktır!

30. Allah’ın yolundan saptırmak için O’na ortaklar koştular. De ki: “Bir süre daha faydalanın. Çünkü varışınız ateşedir.”

31.İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.

32. Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır.

33.O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir.

34.O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.

35. Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.”

36.“Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa, o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin.”

37. “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”

38.“Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.”

39. “Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”

40.“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”

41. “Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.”

42. Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.

43. O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur.

44. (Ey Muhammed!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, “Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim” diyecekler. Onlara şöyle denilecek: “Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?”

45.“Kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara ne yaptığımız ise size belli olmuştu. Size misaller de vermiştik.”

46.Onlar gerçekten tuzaklarını kurmuşlardı. Tuzakları yüzünden dağlar yerinden oynayacak olsa bile, tuzakları Allah katındadır (Allah, onu bilir).

47. Sakın Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.

48.O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hâkim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.

49. O gün, suçluları zincirlere vurulmuş olarak görürsün.

50. Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini de ateş bürüyecektir.

51. Allah, herkese kazandığının karşılığını vermek için böyle yapar. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

52.Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna