A HARFİ İLE BAŞLAYAN DEYİMLER
Açık kalpli : Dürüst ve samimi olan, gizlisi saklısı olmayan, düşündüklerini olduğu gibi söyleyebilen kişi.
Açık kapı bırakmak : Bir konuda son ve kesin sözü söylemeyerek, gerektiğinde konuya dönebilmek için ılımlı davranmak. Şans tanımak. İlişkiyi tam kesmemek.
Açık kart vermek : Belli bir konuda kişiye tam yetki vermek.
Açık konuşmak : Gerçeği çekinmeden, dürüstçe söylemek.
Açık sözlü : İçten, sözünü esirgemeyen,olduğu gibi konuşan.
Açık vermek : 1. Gelir ile gider arasındaki dengeyi sağlayamayıp borçlu duruma düşmek. 2.Karşısındakinin faydalanabileceği hatalar yapmak.
Açılıp saçılmak : Alışılmışın dışında açık giyinmeye başlamak(kadın).
Açlığı başına vurmak : Çok acıktığı için akıllıca hareket edememek, saçmalamak.
Açlıktan gözü kararmak : Açlıktan ne yaptığının farkında olmamak. Çok acıkmak.
Açlıktan nefesi kokmak : Yoksulluk, sefalet içinde olmak.
Açmaza düşmek : İçinden çıkılamayacak bir duruma gelmek. Zor bir sorunla karşılaşmak.
Ad koymak (takmak): Birine kendi adı dışında , kendi özelliklerine uygun ad vermek. şeyin karşılığını veya fiyatını kararlaştırmak.
Adak adamak : Bir dileğinin yerine gelmesi için veya dileği yerine geldikten sonra bunun için hayvan kesmek, yoksullara yardım etmek gibi niyetlerde bulunmak.
Adam etmek : Bir kişiyi topluma yararlı, iş güç sahibi etmek.
Adam evladı : Özü sözü bir, terbiyeli, iyi eğitilmiş saygın çocuk.
Adam içine çıkamamak : Yaptığı bir hatadan dolayı insanların arasına karışmaktan kaçınmak.
Adam olmak : 1. Kendini yetiştirip iş, mevki sahibi olmak. 2. İşe yaramayan bir şeyi onarıp, kullanılabilir hale getirmek.
Adamdan saymak (adam yerine koymak) : Bir kimseyi değeri olmadığı halde değer vermek.
Adet yerini bulsun diye : Bir şeyin yapılması gerektiği için değil, herkes öyle yaptığı için. yapıldığını anlatmak için kullanılır.
Adı çıkmak : Kötü bir şöhret kazanmak.
Adı kalmak : Bir kimse veya bir nesne öldükten veya yok olduktan sonra da anılmak.
Adı kötüye çıkmak : Kötü şöhrete sahip olmak. Bir kimsenin yaptığı kötü veya yanlış işlerle anılması.
Adını anmamak : Bir kimseyi, bir şeyi hiç anmamak. Onun hakkında hiç konuşmamak.
Adını koymak : Bir şeyin karşılığını veya fiyatını kararlaştırmak.
Afakanlar (hafakanlar) basmak : Boğulacak duruma gelmek, çok sıkılmak.
Affını istemek : Bir işi yapamayacağını nazik bir şekilde söylemek.
Afişe etmek : Belli bir şeyi açığa vurmak, bir kimsenin bilinmeyen, bilinmesini istemediği bir yönünü açıklamak.
Afyonunu patlatmak : Birinin canını sıkacak, sinirlendirecek hareketlerde bulunmak.
Agop’un kazı gibi yutmak : Büyük lokmalar halinde hızlıca yemek.
Ağına düşmek : Tuzağa düşmek, aldatılmak.
Ağır basmak : 1. Bir işte etkili olmak, istediğini yaptırmak,gücü üstün gelmek. 2. Daha ağır gelmek.
Ağırbaşlı : Tutum ve davranışları ölçülü, topluluk içinde davranmasını bilen, olgun kişi.
Ağırına (gücüne) gitmek : Gururuna dokunmak. gücüne gitmek.
Ağırlığını koymak : Gücünü, yetkisini kullanmak.
Ağırlık basmak : Kişinin üzerine bir uyuşukluk hali gelmesi. Kişinin bedeninin gevşeyip uykusunun gelmesi.
Ağıt düzmek : Bir ölünün ardından duygularını şiirle veya ezgi ile anlatmak.
Ağız (dil) alışkanlığı : Bir sözü yerli yersiz, devamlı olarak söylemek.
Ağız(ağzını) aramak : Bir kimseden bir konuda belli etmeden bir şeyler öğrenmeye çalışmak.secdem.ne
Ağız (söz) birliği etmek : Bir konuda aynı şeyleri söylemek veya yapmak için aralarında anlaşmak.
Ağız burun birbirine karışmak : Kavga, sarhoşluk yüzünden yüzü yara bere içinde olmak yada yüzde öfke, yorgunluk izleri görülmek.
Ağız dolusu : 1. Ağzın alabileceği kadar: 2. Birçok, birbiri ardına olan
Ağız tadı : 1. Topluluk içinde huzur, dirlik düzen olması. 2. Yiyecek içeceklerden zevk almak.