FAHRÜN NİSA MESCİDİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mescid; Uluırmak civarında kendi adını verdiği mahallededir, ibadete açık olan mabedin mimarî bir kıymeti yoktur. Üstü çinko örtülü âdi bir yapıdır.

Sağma penceresi yoktur. Sol tarafına üç, kıble tarafına iki pencere açılır.

önündeki parmaklıkla çevrilmiş bahçenin sonunda mezar taşları görülür,

Mâbedin kapısının üstündeki levhada (Maşaallahü Kân. Tarihi inşası 1342 t. Ferid) yazılıdır.

Mâbedin 37 yıl evvel I. Ferid isminde bir hayırsever tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Mezar taşlarını eskiden bir çatı örtüyormuş. Mâbed küçültülerek yeniden yapılırken türbe tamamen yıkılmış, mezar taşları açıkta kalmıştır. Mâbedin hiç bir yerinde eski devirlere ait yapanı, yaptıranı, yapıldığı tarihi gösteren bir kitabe yoktur. Mezar taşları som mermerdendir.

Mâbedi yaptıran Fahr-ün-nİsa’nın türbede ahşap sandukalı bir mezarı varmış. O büsbütün yok olmuş. Şimdi burada 7 mezar taşı kalmıştır. Selçuk tarzındaki 1,74 santim uzunluğundaki bir taşın üzerinin her cephesinde üçer satır halinde kitabe vardır. İSTANBUL başvakâlet arşivinde 1159 — 1162 tarihli AHKÂM DEFTERİ’nde ANDUGÎ nahiyesinde HÎSARBALLIK köyünde bir Efendire hatun zaviyesinin bulunduğunu öğreniyoruz. Dilimizde bazı kelimelerin sonuna ( Re = 0j ) ilâve edilmek suretile müennes yapılmaktadır.

DİVAN-î LÜGAT-ÎT TÜRK’e göre (EFİNMEK) türkçede (İnsana münis gelmek), (hoş gelmek) mânâsınadır. (EFENDİRE) de insana munis gelen, hoş gelen kadın anlamınadır.

Erkek Hükümdar mânasına gelen (HAN) ve (BEY) kelimelerinin sonlarına bir (M) harfi eklenmek suretile DİŞİ HAN, DİŞİ BEY mânasına (HANUM) ve (BEĞÜM) yapılır.

(Hanre) de (EFENDİRE) gibi Türkler arasında yayılmış bir kadm ve kız ismidir. Caca Bey’in 671 tarihli vakfiyyesinde bir vakıf yer sınırlandırılırken ( = Efend ) isminde bir Türk erkek adı geçer (Kırşehir Emiri Caoa oğlu Nur-ed-din 1272 tarihli Arabca—Moğolca vakfiyyesi.) S.303

Orhan Gazi’nin İSTANBUL inkılâp müzesinde bulunan 727 H. 232 M. tarihli orijinal vakfiyesinde bir (Efendire bint-i Akbaşlı) vardır. Daha bir çok arşiv vesikalarında bu ada tesadüf edilmektedir (2).

Rumca (KİRA) hanım anlamınadır. Osmanlı yurdunun bir çok yerlerinde Türkler ve Müslümanlar Rum vatandaşları ile beraber yaşadıkları için Rum-arın bazı adlarını almış olmaları çok muhtemeldir. Bu takdirde bu adın (KİRA) gibi okunması da mümkün olabilir. Amma biz KÜRA ve KÜRAÇE Türkçe bir ad olduğunu bu kitabımızın bir başka bölümünde izah etmiştik.

Burada 828 zilhicccsinin başlarında öldüğü anlaşılan Hacı Ahmed’in Kızı Desbini Hatun’la aynı tarihte ölen Mezid Bey’in Kızı Mısır Hatım’un mezar taşları da vardır. Burada 778 ve 804 tarihlerini taşıyan iki mezar ayak taşı daha gördük. Baş taşları kayıp olduğundan kimlere ait olduğu bilinemiyor. Bu taşlar Karamanoğlu devri mezar taşlarının bütün hususiyetlerini yaşattıkları için tarihî kıymetleri vardır. Doktor J. H. Löyved 1907 tarihinde burada 770 tarihli Karamanoğlu devrine ait kıymetli bir mezar taşı bulunduğunu söylüyor. Şimdi bu taş yok olmuştur.

Mescidin solunda aynı ismi taşıyan bir çeşme vardır. Üstündeki talik yazılı kitabe şudur. (Besmele ile nuş eden şifa bulur. Tarihi ihyası 2—Temmuz—1927)

Eski kayıtlardan burasının bir zâviye olarak yapıldığını öğreniyoruz.*

KONYA Vakıflar Müdürlüğündeki bir kayıtta bu mabedin Fenise Hatun

tarafından yaptırıldığı anlaşılıyor. (Fahr-Ün-nisa) da bu kadının ünvanı olacaktır.

KONYA; Osmanlı imparatorluğu sınırları içine alındıktan sonra Fâtih’in yaptırdığı ilk umumî yazımda FAHR-ÜN-NÎSA ZAVİYESİ faal bir halde idi. Veysî isminde bir zat zâviyenin şeyhi idi. SEYDİŞEHRİ’nin KAYAPI-NAR köyü yanındaki FAHR-ÜN-NÎSA ÇİFTLİĞİ, KONYA’da KADI KIZI BAĞI’nın yerinin altıda biri, FİLEBAT’ta bir tarla ve FLAROS’da bir bağ bu zâviyenin evkafı arasında idi. 906 H. 1500 M. yılında yapılan ikinci Osmanlı yazımında da zâviyede Teberrük isminde birisi şeyh bulunuyordu. KEVELE TAKKELİ dağ civarında, EKİZCE ve KARAYER’de FİLEBAT’da ve KOVANAĞI‘nda bu zâviyeye ait vakıf tarlalar vardı.

KONYA valileri olan Sultan Cem ve Sultan Abdullah bu zaviyenin 100 dönüm tutan tarlalarına ve dört parça bağlarına meccanen su verilmesi ve bunlardan öşür alınmaması hakkında emirnameler vermişlerdir.

Tahrir heyeti bu emirlerin suretlerini (Köhne defter) de de görmüşler ve bunların hükümlerini ibka etmişlerdi.

III. Murad zamanında yapılan bir tahrirde zâviyenin kapandığı ve evkafının (Bînam ve Bînişan) olduğu görülmüştür.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort -
deneme bonusu
- deneme bonusu veren siteler - Goley90 Giriş - youtube beğeni satın al - buy youtube likes - istanbul escorts - beşiktaş escort - beylikdüzü escort - postegro - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - istanbul escort - Baywin Giriş - bonusu veren siteler - sahabet güncel adres - onwin kayıt - Aviator oyna - izle porno